|
|
|
|
Şu Lucescu'ya bayılıyorum
Yıllar önce Romanya'da milli maçtaydık. Romen Milli Takımı'nın başında Lucescu vardı. O milli maç öncesi kendisiyle yaptığım röportajın fotoğrafı, geçen gün elime geçti. O zaman Lucescu tığ gibi; saçlar beyazlamamış. Yakışıklı bir genç. Hatırlıyorum, Romanya'da imparator gibiydi; tapıyorlardı ona. Çok iyi antrenör olacağını, büyük işler yapacağını söylüyorlardı.
İşte o adam, bugün G.Saray'da harikalar yaratıyor. Mali kriz içindeki bir kulüp. Takımdan 9 kişi satılmış. Her dakika bir mali kriz, bir problem. Sakatlar kenarda. Bu Galatasaray, Roma'da bir dünya devi gibi futbol oynuyor; uzaktan tesadüfi bir şutla gol yiyip maçı kaybediyor. Ve de Lucescu ilk defa bir İtalyan takımına yeniliyor. Ama hem G.Saray'ı hem Lucescu'yu ayakta alkışlıyorum.
Sergen'i yeniden yarattı
Takımın sahaya yayılışı, tüm oyun boyunca tam saha presi, alan daraltması mükemmel. Rakibe asla pozisyon vermiyor. Asıl mükemmel özelliği; takımı mağlup, oyun 2-0 olsa hiçbir şey fark etmeyecek. İşi riske ediyor. Defanstan adam çıkarıp, forvete Serkan'ı alıyor. İşte büyük antrenör budur. Fatih Terim'in de en büyük özelliği buradadır.
Bunların hepsi bir organizasyon. Hem teknik, hem taktik olarak, hem saha içi hem saha dışı... Lucescu'nun büyüklüğü Türkiye'nin sınırlarını çoktaaan aşmış. İtalya'dan buralara gelmiş ve bana göre anormal başarılı. Oynayan, oynamayan futbolcuların hepsi hazır. Kim girse, kim çıksa sistem belli, hiçbir şey fark etmiyor. Özellikle ilk yarıda rakibi yoruyor. 2. yarıda darbeyi vurup maçı kazanıyor. Bütün bunları o kadar güzel, o kadar zamanında yapıyor ki, geldiğinden beri hayran hayran onu izliyorum. Bu yeni gelmiş, şu gençmiş, o yaşlıymış, yok ben sezon başından beri bunu hazırlamamışım, böyle şeyler ne futbolun kuralında var, ne de Lucescu'nun kitabında. Elinde ne mal varsa aynen kullanıyor.
İşte Sergen! Çocuğa söylenmedik kalmadı. Ama o, G.Saray'da herkes kadar koşuyor, herkes kadar oynuyor ve o tekniğini konuşturuyor. Bir sürü yabancı hoca bu Sergen'i anlayamamıştı.
Kolombiya'dan bir kaleci Mondragon. Adam sakat. Ama sakat sakat oynuyor. Öylesine motive olmuş ki, sanki bir Türk gibi... Helâl olsun! Takdir etmemek mümkün değil.
Mondragon Türk gibi
Türkiye Ligi, Şampiyonlar Ligi, şimdi Türkiye Kupası, milli maçlar, hiçbiri G.Saray'lı oyuncuyu etkilemiyor. Sportif yönden Faruk Süren'in heykelini dikmek lazım. Hem Fatih Terim'i hem Lucescu'yu G.Saray'a kazandırdığı için. Mali yönden kulübü batırmış; o ayrı bir konu. G.Saray'da hiçbir başkan idmanlara gidip antrenörlerle oralarda konuşmayı tercih etmiyor. Ne kadar mali kriz olursa olsun aradaki mesafeyi korumaya çalışıyorlar. Seçtikleri antrenör de, oyuncu da, Fatih Terim'den beri hep doğru.
Bazı antrenörleri büyük yapan özellikler vardır. Fatih Terim ve Lucescu, riski tam zamanında alan, yaptıkları değişikliklerde hep isabet kaydeden ve oyunu kenardan mükemmel okuyan insanlar. Lucescu takımdaki her oyuncunun suyunu çıkartıyor. Mondragon'un sakatlığı için yaptığı açıklamanın güzelliğine bakın: "Mondragon'a sordum. 'Oynarım' dedi. Doktora sordum. 'Oynar' dedi ve oynattım." Herhalde İstanbul Üniversitesi Rektörü'ne telefon edip soracak değildi. Umarım, Türkiye Futbol Federasyonu yeri ve zamanı geldiğinde gerek danışman, gerek başka şekilde faydalanmasını bilebilir Lucescu'dan.
Bu arada Fatih Terim'in Milano'da çekilen yeni reklamını da inanılmaz beğendim. Bazı şeyler değil, her şey Fatih Terim'e yakışıyor.
|
|
|
|