kapat
21.10.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.ekdilamerica.com
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
OKAY GÖNENSİN(ogonensin@sabah.com.tr )

Kendini bilmek

İnsanın kendini bilmesi, her kültürde insanı insan yapan unsurların en önemlilerinden biri olarak ele alınır. Doğu bilgeliğinin hikâyelerinde insanın kendi bilmesi, bilmeyene de "kim olduğunun öğretilmesi" çok önemli yer tutar.

***
Bir Arap alimi ile öğrencisi gece yürüyüşe çıkarlar. Öğrenci hocasının yanında yürürken bir an "ne güzel bir sessizlik" diye mırıldanır. Alim öğrencisinin kolundan tutar, durdurur: "Bir daha sakın 'sessizlik' deme, 'Ben hiçbir şey duymuyorum' de." Sonra yürümeye devam eder.

***
Mevlana Mesnevi'de, çölde tek başına yürüyen çirkin bir adamın hikâyesini aktarır.

Adam yorgun bitkin ilerlerken kumların arasında bir şeyin parladığını farkeder. Eğilir, parlayan nesneyi alır. Bu bir ayna parçasıdır. Adam o ana kadar hayatında hiç ayna görmemiştir. Aynaya bakar ve bağırır: "Tanrım ne korkunç bir şey! Herhalde bu yüzden bunu çöle atmışlar!" Aynayı tekrar kuma fırlatır ve oradan koşarak uzaklaşır.

***
Bir sufi dervişi otururken bir adam koşarak gelir, dehşet içinde bağırmaya başlar:

"Çabuk yardıma gelin, yandaki maymunlardan biri atladı, masadaki bıçağı alıp kaçtı! Çabuk yardım edin, hemen yakalayalım!"

"Sakin ol" der derviş adama, "o sadece bir maymun, insan değil ki.."

***
Bir Zen öğrencisi kendisini açlıkla eğitmeye karar verir. Usta Zen bu öğrenciyi, üç gündür hiçbir şey yemediğini öğrenince yanına çağırtır ve bu orucun nedenini sorar. Öğrenci övünerek cevap verir: "Kendime karşı mücadele etmeye çalışıyorum."

Usta başını sallar: "Çok zor bir şey yapıyorsun. Böyle zor bir mücadeleyi bir de aç karnına yapmak, daha da zor olmalı.."

***
Fakir görünümlü yaşlı bir Arap, yabancı bir köye girer, ağır ağır ilerleyerek birisinin kendisiyle ilgilenmesini bekler. Hiç kimse kafasını çevirip ona bakmaz. Sonunda biri yanına yaklaşır ve yukardan bir bakışla sorar: "Ne yapıyorsun burada? Görüyorsun ki hiç kimse seni tanımıyor..."

Yabancı, anlayışlı gözlerle köylüye bakar ve cevabını verir: "Ne önemi var? Ben kendimi tanıyorum, bu da bana yeter... Bunun tersi olsaydı, yani onlar beni tanısaydı ve ben kendimi tanımasaydım çok korkunç olurdu..."

***
Adamın biri sağda solda dolaşıyor, peygamber mertebesine yükseldiğini, bazı mucizeler yapabilecek güce sahip olduğunu anlatıp duruyormuş. Sonunda çevresindekilerden biri sıkılmış: "Gel bakalım, evimin kapısının anahtarını kaybettim, aç şunu da görelim!"

Sahte peygamber hiç bozmamış, "Sana çilingir olduğumu kim söyledi" demiş ve hızla uzaklaşmış...

***
Konu "kendini bilmek" olunca Şirazlı Sadi'nin klasik olmuş bir hikâyesini tekrarlamak gerekiyor:

Meraklı bir insan, geceleri parıl parıl parlayan, gündüzleri ise görünmez olan solucana sormuş: "Ey solucan, sen neden sadece geceleri parlıyorsun?"

Solucan, kendinden emin, duraksamadan cevap vermiş: "Ben gündüzleri de geceleri gibi gezer dururum. Ama gündüzleri tepede güneş var ve o varken ben hiçbir şeyim. O yüzden sen de benim parıltımı göremezsin..."

www.superbahis.com


www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır