Bizim "gelen kutusu"na kriz mektupları yağıyor. Herkes krizin kendi hayatını nasıl vurduğunu anlatmaya çalışıyor. Hepsini buraya almak imkânsız. Küfür olmayan mesajlardan seçtiklerimi vermeyi sürdürüyorum.
Sayın Birsel, Öncelikle iyi günler.
Bugünkü yazınızda 'kriz sizin bulunduğunuz yerden nasıl görünüyor' diye sormuşsunuz. Bir seneden uzun süredir Finlandiya'da yaşıyorum. İşyerimdeki bilgisayarımda ICQ (internet üzerinden karşılıklı yazışmaya yarayan bir program MB) sürekli açık. Hiç abartmıyorum, son aylarda hemen her gün, hiç tanımadığım en az iki-üç kişi Türkiye'den bana mesaj atıp 'Ben bu ülkeden çekip gitmek istiyorum, yardımcı olabilir misiniz', 'Bana orada iş bulabilir misiniz' türünden mesaj atıyor. Aşçısından avukatına, şoföründen ekonomistine kadar. Mesajlar artık rahatsız edici boyutlara ulaştığı için ICQ'da ülke bilgimi değiştirmek zorunda kaldım. Kriz buradan işte böyle görünüyor. Saygılar, iyi çalışmalar. Aydın Göçer
Sayın Birsel, Bu krizden, bu ülkede etkilenmeyen bir kesim var. Bu etkilenmeyen kesim ne zaman etkilenir hale gelir, biz de bu krizden kurtuluruz. Adamlarda maaş alamama sorunu yok, görevine son verilme korkusu hiç yok, özel şoförlerin sayısında değil azalma, artış var. Yakıt tasarrufu yanından bile geçmez. Eeeee benim memurum her dönemde işini bilir. Krizde bile her türlü ek gelirler fazlası ile sağlanır. Son bir yılda kamudan maaş alanlarda bir sıkıntı var mı Allahaşkına. Müdürü de, kapıcısı da, işcisi de, memuru da. Bu beceriksizler (yani tüm kamu) bu krizden bizler gibi etkilenmedikçe, bu ülkede krizler hiç bitmez. Ergun Çağlar
Sayın Murat Birsel, Bugüne kadar devletten ailece hiçbir şey talep etmedik.
Her zaman kendi ayaklarımızın üzerinde durduk.
Hatta herkes somurturken biz verici olduk, bağışlar yaptık, çocukları okuttuk.
Üstelik Otistik bir oğlumuz var.
Ancak son krizde onu terapiden çıkarmak zorunda kaldık: Şimdi ne olacak?
Ya geri dönüş yaparsa???
Bunun hesabını kim verecek?
Devletten 1 lira bile istemeden iş yürüten bizim gibileri de zor duruma sokmanın alemi var mı?
Eşimin işleri düz çizgi.
Tedavi nasıl ilerleyecek?
Tedavi şart!!!
Olmazsa olmaz!!!
Bedava eğitim veren yok.
Bazen hem kar hem yağmur aynı anda yağıyor, değil mi? İyi günler. Gülçin Vardarcı
Sayın Murat Birsel Beyefendi, Ben Fatih Urgancıoğlu. Kocaeli Gölcük ilçesinin hemen yanıbaşında bulunan Değirmendere beldesinin 26 yıllık eczacısıyım.1976 yılında hizmet vermeye başladığım beldemden ve eczanemden bazı yaşananları size aktarmak istiyorum. Belki Köfteci Ali kadar enteresan değiller ama en az o kadar içler acısı manzaralar yaşanıyor. Elbette herkes bir kriz tuttturmuş gidiyor ama kriz hangi boyutlarda, kimleri, nasıl ilgilendiriyor pek farkında değiller sanırım.
Bir zamanlar veresiye teklif etmenin en ayıp olduğu yerlerin başında gelen eczaneler artık pazarlıkların en sıkı yaşandığı ticaret yerleri konumuna gelmişlerdir. Sağlık ve ilaç konusuna bilinçsizce yaklaşan devletimiz hâlâ daha ilaç bedellerini ödemekte ısrarını sürdürmektedir. Bunu hem becerememekte ve hem de dediğim gibi, ısrarını sürdürmektedir. Belinde cep telefonu, altında lüks arabası ile insanlar sadece ihtiyaçlarını değil, konu komşularının ilaç paralarını, ayda 50 - 60 milyon prim ödedikleri devlete yüklemektedirler. Bağ-Kur istediği kadar debelensin, bu politikası ile herhalde daha da dibe vuracaktır. İlaç için para verip almayı Türk halkı unutmuş durumdadır. En büyük alıcı devlet ve satıcı da 5 - 6 büyük ilaç firmasıdır. Ortada biz eczacılar da bu trafiğin taşıyıcıları konumundayız. İlaç fiyatlarının hangi boyutlarda olduğu artık halkı ilgilendirmemektedir zira hiç kimse ilaç için bedel ödememektedir. Devletten hak sahibi olan zaten hakkını kullanmakta, olmayanlar da mutlaka kullanabileceği bir arkadaş bulabilmektedir. Düzelebilir mi? Kesinlikle hayır. Peki niye yazdım size? Bu uygulamanın bence halk adına hiçbir kötü yanı yok. Keşke devlet her konuda halkına bu kadar yakın olabilse. Ama işin asıl yönü bu değil. Halk yararlanıyor görüntüsü altında demin de dediğim gibi, 5 - 6 büyük ilaç firmasının büyük kârı bulunmaktadır. Zira kullanılan ilaçların doğru dürüst denetimi kesinlikle yapılmadığı gibi, bazı firmaların serbest piyasa adına aynı ilaca uyguladıkları fahiş fiyatlar sözkonusu. Bu büyük firmalar cüzi harcamalarla hediyeler dağıttıkları doktorlardan kendi ilaçlarının yazılmasını sağlayıp dolayısıyla devleti de büyük zararlara uğratmaktadırlar. Aynı doktor sosyal güvencesi olmayan hastaya yazdığı reçetede ne kadar dikkatli olursa olsun devletin ödeyeceği reçetelerde de sadece ilaç firmalarının menfaaatleri doğrultusunda ilaç yazmaktadır. Bunları her gün içim parçalanarak yaşıyorum. İşte, belki de düzeltilebilecek küçük bir yanlış ve de kazanılabilecek büyük paralar. Bu da benim acizane düşüncelerim.
Bu yazıyı size sadece bilginiz olması adına yazıyorum. Şunu söyleyebilirim ki ve de ispat da ederim, şu anda devlet ilaç firmaları tarafından (ki bunların da pek çoğu dış kaynaklıdır) hortumlanmaktadır. Ve maalesef bunlara da biz şerefli Türk eczacıları alet olmaktayız.
Saygılarımla, Ecz. Fatih Urgancıoğlu