kapat
21.10.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.ekdilamerica.com
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
YAVUZ DONAT

Kıbrıs-Ankara hattı

Prof. Dr. Tansu Çiller Kıbrıs-Ercan Havaalanı'nda uçaktan inerken... Aşağıda bekleyen kameralar çalışmaya başlayınca...

Uçağın merdivenlerinde bir "hareketlilik" oldu.

Kimi "çömeliverdi."

Kimi "yüzünü kapattı."

Kimi "uçağa geri dönmeye çalıştı."

"Ne var... Ne oluyor" derken...

Yolculardan biri gülerek kulağımıza eğildi:

- Bunlar, eşlerinden habersiz Kıbrıs'a gelenler... Kaçak et kesecek... Ya da kumar oynayacak olanlar... Kameraları görünce... Paniklediler.

"Kaçak et kesmek" çapkınlık yapmanın "argocası."

***
"Hikâyeyi" Cumhurbaşkanı Denktaş'tan dinledik.

"Bir tarihte" prenses Margaret, Kıbrıs'a gelmiş.

İngilizler, önceden bildirmişler ki, "Prenses, Türk kahvesi isteyebilir."

Yemekten sonra prenses "Türk kahvesi" rica etmiş.

"İlk kez içiyorum" diyerek, içerken...

Birden Denktaş'a dönmüş:

- Kahve bitti... Şimdi çamur gelmeye başladı... Ne yapacağım?

Denktaş anlatmış ki "o, çamur değildir... Kahvenin telvesidir."

Prenses:

- Peki, bir işe yarar mı?

- Elbette... Şimdi fincanı ters çevirip, kapatın... Ortaya falınız çıkacak.

Prenses heyecanlanmış.

Rauf Denktaş "hayatında ilk ve son kez" fala bakmaya başlamış:

- Muhteşem hanımefendi... Sizi çok seven ve İngiltere'ye dönüşünüzü dört gözle bekleyen bir erkek var.

Prensesin suratı asılmış.

Yemek "soğuk bir şekilde" bitmiş.

"Nedenini" Denktaş'tan dinleyelim:

- Meğer prensesin, kocası ile arası açıkmış... Nitekim iki ay sonra boşandılar... Biz baltayı taşa vurmuşuz.

***

Kıbrıs dönüşü, İstanbul, Sarıyer'de, deniz kenarında "şöyle bir tabela" gördük:

- İyilik de yapsan, denize atma.

"Çevrecilik adına" ilginç bir slogan.

***
İstanbul'dan Ankara'ya geçtik.

Esenboğa'da uçaktan inileceği sırada...

Ön koltuklardaki yolcular, "daha arkadaki birine" yol verdiler.

Birinci yolcu:

- Efendim, siz önden buyrun... Dünya şampiyonumuzsunuz.

İkinci yolcu:

- Siz olimpiyatta altın madalya kazandınız... Önden yürümelisiniz.

Üçüncü yolcu:

- Siz yabancı ellerde bayrağımızı dalgalandırdınız... Hepimizin önünde olmalısınız.

Herkesin "itibar ettiği" kişi, eski dünya ve olimpiyat şampiyonu güreşçimiz Ahmet Ayık'tı.

Baktık, "gözleri nemlenmişti."

***
Havaalanı'ndan gazeteye giderken, Tunalı Hilmi Caddesi'nde "20 Numaralı Ganyan Bayii"nin kapısında bir tabela gördük:

"Çöplerinizi yere atmayınız... Atanın altılı ganyanı beşte kalsın."

***
Gazetede, merkezi Essen'de bulunan Türkiye Araştırmaları Merkezi Başkanı Prof. Faruk Şen'le buluştuk.

- Faruk Hoca, Avrupa basınında bizimle ilgili iyi şeyler çıkıyor mu?

- Hiç sorma... Bak şu Fransız gazetesine... Bir Nataşa demiş ki... Türkiye'de ekonomi tıkanıyor... Bu gidişle Türkiye'de bize ekmek yok... Bir süre sonra güzel Türk kadınları Rusya'ya gidip, Nataşa olmaya başlar.

Hoca'yı dinleyince, bütün neşemiz kaçıverdi.

www.superbahis.com


www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır