  
Devalüasyon ve faktör gelirleri
Eylül başında, Temmuz ve Ağustos aylarında enflasyon ile devalüasyon arasındaki ilişkinin zayaıfladığını yazmıştık. Bu durumun geçici mi yoksa kalıcı mı olduğunu ise bilmediğimizi söyledik. Türkiye'deki genel kanı devalüasyonla enflasyon arasında bire bir ilişki olduğu şeklindedir. Özetle, devalüasyonun bir gecikme ile de olsa mal ve hizmet üreticileri tarafından fiyatlarına yansıtılacağı düşünülür.
Bu görüş nereden çıkmıştır? İlişkinin geçmişte gerçekten öyle olmasından kaynaklanmaktadır. Uzun yılların deneyimini ifade etmektedir. Bazen altı aya kadar varan gecikmelere raslansa bile kurdaki hareketler mutlaka fiyatlara aynen yansımıştır.
Türkiye'nin geçmiş gerçeği böyle. Peki, iktisat teorisi bu konuda ne diyor? Teoriye göre devalüasyondan enflasyona giden doğrudan ve kaçınılmaz bir ilişki mevcut değildir.
Yani, teorik olarak kur ve devalüasyon ayrı trendlerde seyredebilir. Sonucu diğer koşullar belirler. Bunlar içinde iki unsur özellikle önem taşır. Biri para politikasıdır. Diğeri ise emek piyasasının esnekliğidir.
BİR ÖRNEK
Bir örnekle açıklayalım. Türkiye gibi, ithalatın milli gelire oranı yüzde 25 olan bir ekonomiyi alalım. Toplam katma değer 100 olsun. Bunun 25'i ithal girdi ve mallardan, geri kalan 75'i ise yerli üretim faktörlerinin gelirlerinden oluşacaktır. Emek, sermaye, müteşebbis ve doğal kaynak sahibi toprak sahibi asli üretim faktörleridir. Bunların üretim sürecinden aldıkları paya faktör geliri denir. Ücret, faiz, kâr ve rant asli faktör geliri kategorileridir.
Şimdi bu ülkede yüzde 100 nominal devalüasyon olduğunu varsayalım. İthal girdilerin maliyeti 25'den 50'ye çıkmıştır. Bu durumda fiyatlar ne olabilir? Geri kalan 75'e ne olduğunu bilmeden hiç bir şey söyleyemeyiz.
Önce uç bir varsayım yapalım. Devalüasyon sonrasında, faktör fiyatları nominal olarak yüzde 33 düşsün. Başka bir deyişle, herkes gelirinin üçte bir azalmasını kabul etsin.
Yeni durumda ithal girdi 50 yerli faktörler 50 üretim maliyeti gene 100 olacaktır. Yüzde 100 devalüasyona rağmen fiyatlar hiç artmamıştır. Ekonomide enflasyon sıfırdır.
Faktör gelirleri ne oldu? Reel olarak yüzde 33 düştü. Döviz cinsinden ise yüzde 66 azaldı. Yüksek devalüasyona rağmen enflasyonun sabit kalmasını faktör gelirlerindeki gerileme sağlamaktadır.
Öbür uçta nominal faktör gelirlerinin de devalüasyon kadar artması vardır. 75 iken 150 olur. İthal girdiyi ekleyince toplam 200'e çıkar. Gelirler hem reel olarak hem de döviz cinsinden aynı kalmıştır. Buna karşılık fiyatlar iki katına çıkmıştır.
Son olarak nominal faktör gelirlerini sabit tutalım. 50 ithal girdiler artı 75 yerli faktör geliri, toplam 125 eder. Bu durumda yüzde 100 devalüasyona tekabül eden enflasyon yüzde 25'dir. Ancak, faktör gelirleri reel olarak yüzde 25, dövizle yüzde 50 düşmüştür.
KRİZİN İŞLEVİ
Durumu şöyle özetleyebiliriz. Devalüasyonun ne ölçüde enflasyona yansıyacağı reel faktör gelirlerinin seyrine bağlıdır. Herkes reel gelirini sabit tutarsa, nominal geliri devalüasyon kadar yükselecek ve enflasyon devalüasyona eşitlenecektir.
Böylece esas soruya geldik. Nominal faktör gelirlerindeki değişimi ne belirleyecektir? Sanırım cevabı hepimiz biliyoruz. Piyasa koşulları, yani ürettikleri mal ya da hizmete alıcı olup olmaması belirler.
Geçmişte, devalüasyon sonrasında hükümetler ekonomiyi hızla canlandırmayı enflasyonla mücadeleye tercih ettiler. Kısa sürede bütün faktörler reel gelirlerini eski düzeye çıkarttı. Dolayısı ile devalüasyon olduğu gibi fiyatlara yansıdı.
Bu krizden çıkışta gene aynı süreç yaşanacak mı? Yoksa faktör gelirleri döviz cinsinden kalıcı şekilde gerileyecek mi? Enflasyonun bundan sonraki trendi bu soruya verilecek cevabın içinde gizlidir.
|