Doğaçlama futbol
Fenerbahçe, bildiğiniz gibi. Attığı gollerin hiçbirinde hazırlanış, estetik veya bir organizasyon yok. Rakip büyük hatalar yaparsa, kazanılan toplardan golü bulacaklar; ilk yarı Burhan'ın hücuma çıkarken kaptırdığı topta olduğu gibi. İkinci gol duran toptan, inanılmaz bir defans hatası. Fenerbahçe'nin yediği ilk gol yine defansının bariz hatasından. Araya atılan tek topta beş kişi birden oyundan düştüler ve Mustafa elini kolunu sallaya sallaya golünü attı.
Dönüp maça baktığınızda, Antalya'nın F.Bahçe'ye göre sahaya daha iyi yayıldığını görürsünz. Bir oyun planları vardı, onu uygulamaya çalıştılar. F.Bahçe'ye dönüyorsunuz, hiçbir oyun planı yok. Doğaçlama oynuyorlar. İki takımın parasal değerlerine baktığınızda, Antalyaspor kadrosunun toplam para değeri, belki de F.Bahçe'nin bir futbolcusuna bedel. Ama iki tarafın oyununa baktığınızda, bu durum sahaya yansımıyor.
Gerçekleri sevmiyorlar
F.Bahçe seyircisinin basına kızmasını anlayamadım. O basın, bu F.Bahçe takımını bile aylarca desteklemedi mi? Hatta bazı maçlarda arkadan itmedi mi? Gerçekler acıdır. Bunları insanların suratına vurursanız tepki gösterirler. Eğer F.Bahçe taraftarı takımının bu oyunundan memnunsa o zaman söylenecek birşey yok. Antalyaspor'a karşı sahanda 3-2 galipsin, maç bitsin diye ıslık çalıyorsun.
Denizli, Antalya karşısına çıkardığı kadroyla, takım içindeki rekabeti başlatmaya herhalde niyetlenmiş. Denizli'nin, ısrarla şans verdiği Ümit Özat'la Ogün'ü 18 kişilik kadroya bile almaması enteresan. Onlar, yürürken bile bu takımda banko oynadılar. Demek ki bundan sonra 18 kişilik kadroya bile tekrar tekrar girmeleri için inanılmaz çalışmaları gerekir. Bu futbolcular 18'e bile giremeyeceklerse o zaman Denizli bu kadar maç neden onlarda ısrar etti, bu da ayrı bir soru.
Ali Aydın maçta bazı hatalar yaptı, ama hiç olmazsa verdiği kararlarda netlik vardı. Ve önemli olan, düdüğünü korkmadan üfürdü. Daha da önemlisi, ne görüyorsa onu çaldı. Tribündeki insan da onun dürüst maç idare ettiğini düşünüyor.