  
Kriz Mektupları!
"Kriz sizin oradan nasıl görünüyor" deyince yazan çok oldu. Birçok mektupta ilk satırdan kendini belli eden vatandaşın tepkisi, öyle boyutlarda ki...
Bu köşede aynen yayınlamak imkânsız olduğundan, bir kısmı bende saklı kalacak.
Şu kadarını söyleyeyim, insanlar tepkilerini dile getirirken kavgada söylenmeyecek lafları ardı ardına sıralıyor, Ankara'yla vatandaş arasında en kibar ifadeyle, "yüksek gerilim" var.
"İçinde Ankara'ya küfür olmayan mesajlar"dan seçmeleri sunuyorum...
"Sayın Murat abi...
Ben Türkiye'de Türk aile yapısı ile yetişmiş bir gencim. Kabataş Erkek Lisesi ve ardından Türkiye'de iki üniversite bitirdim. Jeoloji mühendisliği ve inşaat teknikerliği. Devlet binalarında öğrenim gördüm. Devletten öğrenim bursu aldım. Ve okullarımı en iyi derecelerle bitirdim. Deprem krizi, Kasım krizi, Şubat krizi derken Türkiye'deki kaos yüzünden bir türlü kendi mesleğimi yapma imkânını bana vermediler büyüklerim. Ve Amerika'ya gitmeye karar verdim. Amerika'da ne yapabilirim dedim. Bu arada Green-card sahibiyim. Amerika'da iki kolum bağlı durdum. Çünkü bir yanda beni bekleyen nişanlım vardı. Bir yanda beni bekleyen, arkamdan gözyaşı döken yaşlı bir baba. Diğer yandan gözleri kamaştıran güzelliğiyle fırsatlar ülkesi Amerika...Ve beni bu yaşa kadar okutmuş, bana burs sağlamış, gerektiğinde bana defter kalem yardımı yapmış ve sonunda iflas etmiş bir Devlet Baba.. Ve ben inanmayacaksın belki Murat abi... Bütün fırsatları teptim ve ülkeme geri döndüm.
Sayın Murat abi gezmediğim ve kalmadığım ülke yok. Ama insan ne kadar çok ülke dolaşsa, yine de vatan özlemi, toprak özlemi çekiyor.
Murat abi şimdi önümde üç yol var. Ya Amerika'ya gideceğim. Oraya yerleşeceğim. Bu durumda ailem ne olacak.
Ya Türkiye'de kalıp asgari ücrete talim edeceğim. Ya da kötü yollara başvurup yasa dışı işler yapacağım.
Sayın Murat abi yalnış anlama senden yardım istemiyorum. Yalnız beni ve benim gibi gençlerin sıkıntılarını anlatmak istedim size. Yalnız Türkiye'de o kadar kolay para kazanma yolları var ki. Bizi bu duruma getirenler utansın. Ama şunu bilelim ki cennet gibi bir ülkede yaşıyoruz.
Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.
Halit Erdem"
"Murat Bey,
Herkesin ortak olabileceği bir tepki taşıyorum. Ben verdiğim verginin bu devlet, bu memurlar, bu bürokratlar ve bu siyasiler tarafından göz göre göre çarçur edilmesine daha fazla sessiz kalmak istemiyorum. İlle kelle almak mı lazım? Yani Kızılay Meydanı'na kuralım giyotinleri, darağaçlarını; gelen kırmızı plakalıyı asalım, giden siyah plakalıyı keselim. Başka türlü nush ile uslanmayanı,
daha nasıl edelim tekdir? 'Ben size vergi vermek istemiyorum' veya nasıl formüle ederseniz edin. Bence fitil bu olmalı. Toplumsal tepkinin en etkilisi böyle olur. Palyatif gibi göründüğünü biliyorum ve öyle de, ama bu adamların daha karmaşık birşey anlamadığı ve anlayamayacağı da çok aşikâr... Ankara'daki etkin siyasi nüfusun kökünü kazımadan biz bu topraklara kök salamayız.
Saygılarımla,
Not: Yayımladığınız veya alıntı yaptığınız takdirde sadece soyadımı yazarsanız sevinirim. Levent Bey'in aslında bütün finans profesyonellerinin alfabe niyetine bildikleri şeyleri açıklayınca başına gelen tatsızlıkların benim de başıma gelmesini istemem. Hele şu sıralarda, asla.... Ama tepkisiz de kalamam.
...... Usanmaz"
"Sayın Birsel,
Sizin de söylediğiniz gibi bu mesajın yayınlanması gibi bir beklentim yok ama Hyde Park`a haftada bir yazı yazan biri olarak size de az önce attığım mail'in bir kopyasını yollamak istedim, belki rakamlar bir işinize yarar.
Güzel ülkem, Türkiye`m...
Bu güzel ülkede milletvekillerinin maaşlarıyla uğraşmak zorunda bırakılıyoruz hâlâ... Ülkemde asgari ücret 76$ iken milletvekili maaşı 4441$! Arada 58 (rakamla ve yazıyla fark etmiyor, tam elli sekiz) kat fark var. Biraz araştıran kişinin bulabileceği gibi Avrupa'da, bu farkın en yüksek olduğu İngiltere`de bile fark 11 kat (ki orda asgari ucret 600 $'dan fazla) ayrıca Danimarka`da asgari ücret 1.300 doların üstünde ve Avrupa'nın en düşük asgari ücrete sahip ülkesi İspanya`da bile bu rakam 400$'dan fazla...
Şimdi olaya bir diğer açıdan bakalım ve milletvekillerinin neler söylediğini düşünelim; 1- Çiçek ve açılışlara çok para harcamak zorundayız, çünkü biz halkın vekiliyiz... 2- Memleketimizden misafirlerimiz, halkımız, tabanımız geliyor, onları ağırlıyoruz, bu da bize büyük bir yükümlülük getiriyor...
Geçerli sebep olarak alınacak bir madde göremiyorum ben açıkçası... Yani memleketten gelen oy kitlesi için mi acaba bu halk, bu meclis, bu millet onlara oy veriyor, maaş veriyor bunu anlamak mümkün değil...
Diğer yandan, Cumhurbaşkanımız Sayın Ahmet Necdet Sezer`in ne tarz bir politika izlediği ise ayrı bir muamma. Yani bu kriz döneminde sırf hükümete bir gol atmak için referanduma gidilmesi ne kadar akıl kârı bir olaydır? (Yeri gelmişken belirtmekte yarar görüyorum, yabancı dil hatta özellikle İngilizce bilmeyen bir insanın Cumhurbaşkanlığı makamında yer alması konusunda bazı tereddütler vardır; örnek: ABD Başkanı'yla bu kriz ortamında, tercüman aracılığıyla konuşmak gibi...)
Son olarak ufak bir not: Emekli milletvekili maaşları 2.400.000.000 TL`dir. (Ne kadar çok sıfır var değil mi? Zaten yukarıda dolar bazında yazdığım ücretleri de sıfır problemi yüzünden o şekilde belirtmek zorunda kaldım.) Kıyak emeklilikte de maaş değişmiyor galiba...
(Kıyak Emeklilik: Şu anda milletvekilliğinden emekli olmuş şahıslar 'yani 25 yıl milletvekilliği yapanlar' yukarıdaki maaşı alıyorlar. Kıyak emeklilik, bir dönem milletvekilliği yapıp bundan emekli maaşı alma istemine denir. Ayrıca 25 yıl çalışıp bir yerden emekli olup milletvekili seçilirseniz vekilliğiniz bittiğinde 2 milyar TL'ye yakın bir maaş alırsınız...)
Saygılarımla..."
|
Magazin
