Terörü adalet yener..
Aşırı dinciliği stratejik ve ekonomik çıkar amaçları için kullanan Batı sistemi 11 Eylül'de yıkıcı bir bedel ödedi.
Afganistan'a yönelik askeri operasyon, bu tehlikeli kumardan Batı'yı uzaklaştıran bir geleceğin başlangıcı olacak mı?
Şüpheli ama imkânsız değil..
Sömürgeci niyetlere hizmet eden politikaların etnik ve dinsel toplumlarda yarattığı aşağılanma ve horgörülme, işte sonunda Batı'nın çok güvendiği teknolojik, ekonomik ve askeri gücüne isyan etti.
Terör hiç bir bahane ile kabul edilemez. Ama Liberation gazetesinde yazan Esther Benbassa'nın dediği gibi 11 Eylül'e kadar gücünün rahatlığı içinde uyuyan Batı'nın sembollerini yıkan şey, bir inancın vahşi patlaması değilse "ezilenin bir şekilde geri dönüşü"dür. Ve...
"Bu inanca karşı çıkılabilir, ondan nefret edilebilir. Ama o orada!"
Türkiye'ye başrol
Terörle mücadelede başarı için işte bu nedenle bir yandan ölüme ve yıkıma tapan terörizmin başını ezerken bir yandan da beslendiği bataklığı kurutmak gerekiyor.
Bunun yolu da, ezilen toplumlara onurlu bir yaşamın alternatifini sunmaktır.
Acil çözüm bekleyen iki kangren Afganistan ve Orta Doğu'dur.
Filistin devletini geciktiren adaletsizlik terörizme hizmet ediyor.
Türkiye Orta Doğu barışı sürecinde daha aktif olmalıdır. Aynı sorumluluk Afganistan için de geçerlidir.
İngiltere Dışişleri Bakanı Straw'ın Ankara'yı ziyareti sırasında sızan haberler ve Batı basınında buna dayalı öngörüler, Türkiye'nin asker göndermek de dahil etkin bir rol üstleneceğini ortaya koyuyor.
Türkiye karar alıcılar arasında bulunmadığı bir güce katılmak istemediğini bildirmiştir. Bu talebin kabul gördüğü anlaşılıyor.
Risk ve fırsat..
Eğer Türkiye, Afganistan'da yeni düzenin kuruluşuna kadar devam edecek sürecin planlayıcı ve eylemci sorumluluğuna ortak olursa bu, içinde tehlikeler de barındıran tarihi bir fırsat yaratacaktır.
Usame bin Ladin'e yönelik operasyon ve Taliban rejiminin tasfiyesi hedefi mutlaka başarıya ulaşmak zorundadır. Aksi halde Türkiye terörün birinci derece hedeflerinden biri durumuna gelecektir.
Hem terörden çok çekmiş, hem İslâm'ı terör töhmetinden kurtaran bir Müslüman halk olarak bu savaşta etkin rol üstlenmek Türkiye'nin borcudur.
Türkiye'nin varlığı sadece bu savaşı kazanmanın değil, masum Afgan halkının haklarını korumanın da güvencesi olabilir.
Yeter ki Türkiye, sömürgeci zihniyetle malül Batılı müttefiklerini, zaferin şartı olan adaletten sapmama konusunda ikna edebilsin.
Bu kolay değil. Kozlarımızı iyi kullanırsak imkânsız da değil..
Magazin
