kapat
17.10.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.ekdilamerica.com
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
YAVUZ DONAT

Ağa ile arabacı

Perşembenin geleceği "geçen çarşambadan" belliydi. Geçen çarşamba, TBMM Başkanı Ömer İzgi ile birlikteydik.

Anayasa, elindeydi.

Tedirgindi.

Birkaç kez "Sayın Cumhurbaşkanı bu işi referanduma götürmeye kalkmamalı" dedi.

Sorduk:

- Ya götürürse.

İzgi:

- Yanlış olur... Referandum demek... On trilyon demek.

YA GİDERSE?
Soruyu tekrarladık:

- Ya götürürse?

İzgi "bu konuda da hazırlığı olduğunu... Meclis'in yeni bir yasal düzenlemeye girişeceğini... Referandum kapısının kapatılacağını" uzun uzun anlattı.

Geçen çarşamba "bir şey" dikkatimizi çekmişti.

İzgi, "Maaş işinin referanduma götürülmesi" konusunda bazı kişilerin "Anayasa'yı yanlış yorumladığını" düşünüyordu.

Açıkçası...

Onun yorumu "referanduma götürülemez" şeklindeydi.

Bize bu konuda "hukuki dokümanlar" gösteriyordu.

Sorduk:

- Yani, Anayasa'nın yorumu ile ilgili olarak, Cumhurbaşkanı ile görüş ayrılıklarınız mı var?

İzgi:

- Öyle demeyelim de... Şöyle diyelim... Bazı hukukçular ile benim aramda yorum farklılığı mevcut.

GERİ ADIM
Demokrasilerde çare tükenmez.

Şimdi "bu iş" çözülecek.

Ve "referandumsuz" çözülecek.

Nasıl mı?

Meclis, geçen hafta, "yarım geri adım" atmıştı.

Vitesi bir kez daha "geri takacak."

"Tam geri adım" atacak.

Tabii herkesin aklına "ağa ile arabacı" hikâyesi gelecek.

Bilenlerin bilmeyenlere anlatması ricasıyla.

BEDEL
Milletvekili maaşları "her dönemde" tartışma konusu oldu.

Parlamenterin "neler yapıp, neler yapamayacağı" her ülkede tartışıldı.

"Bunlar hâlâ konuşulan... Tartışılan... Kamuoyunu yakından ilgilendiren" konular.

Yandaki "pek çok örnekte" görüldüğü gibi.

"Çözüm yolu" ise...

Uzlaşmak.

İnatlaşmamak.

Halk ile siyaset... Siyaset ile diğer kurumlar inatlaştıkça...

Sürtüştükçe...

"Bedelini" bütün ülke ödüyor.

HOŞ OLMADI
Ülkemiz cumhuriyet döneminin en ağır krizini yaşarken... Teröre karşı savaş, bütün dünya ile birlikte, bizi de sarsarken...

"Bu iş" hoş olmadı.

Milletvekili tabii ki "iyi para" alacak.

Ama bununla ilgili düzenleme "yangından mal kaçırır gibi" yapılmamalıydı.

"Sadece bu konuda" değil.

Siyasetçiler "siyasetin ve kendilerinin itibarı ile ilgili her konuda" çok daha dikkatli olmalı.

YENİ TÜRKİYE
İnanıyoruz ki bütün bunlardan ve...

Yaşanan olumsuzluklardan sonra "yeni bir Türkiye" doğacak.

Her şeyin "daha düzgün gittiği..."

"Taşların yerli yerine oturduğu..."

Sistemin, "saygın temsilciler tarafından" kazasız belasız işletildiği modern Türkiye.

VE BİZDEN BİR ÖRNEK

Adam Schwatzer
Adam Schwatzer, Federal İmar Bakanı idi. Bir gün "kiracısına" mektup yazdı:

- Ev bana lazım... Çıkarsanız memnun olurum.

Mektup "basına sızdı."

Ve Alman kamuoyu, "başarılı İmar Bakanı'na" ateş püskürdü:

- Kiracınıza mektup yazarken, "Bakanlığın antetli kağıdını" kullanmaya ne hakkınız var?

Theo Waigel
Dört yıl kadar önceydi. Alman Maliye Bakanı Theo Waigel, üç arkadaşı ile, havaalanında "VIP salonuna" gitti.

Görevli:

- Giremezsiniz.

- Beni tanımadınız mı?

- Tanıdım... Maliye Bakanımızsınız.

- Öyleyse?

- VIP'ye yalnız siz girebilirsiniz... İnisiyatif kullanıp, bir arkadaşınızı daha salona alabilirim... Ama... Üç arkadaşınızla... İmkânsız.

Maliye Bakanı kızdı, döndü, gitti.

VIP görevlisinin de "kılına bile dokunan olmadı."

Rolf Kruse
Hamburg Eyalet Parlamentosu Başkan Vekili Rolf Kruse, "içkili olarak araç kullanırken" polise yakalandı.

Polis:

- 1.8 derece alkollüsünüz.

Rolf Kruse:

- Beni tanıdınız mı?

- Tabii efendim... Siz bu eyaletin en saygın insanlarından birisiniz.

- O halde?

- Özür dilerim ama... Suçlusunuz.

Sonuç:

Milletvekilinin ehliyetine "bir yıl el konuldu." Yedi bin beş yüz mark da ceza yazıldı.

Susanne Rahard-Vahldieck
Alman Hıristiyan Demokrat Parti Milletvekili Bayan Susanne Rahard-Vahldieck, bir kokteyl dönüşü, bir araca çarptı.

Hasar önemsizdi ama...

Bayan Milletvekili "1.7 oranında alkollü" çıkmıştı.

"Olay" mahkemeye intikal etti.

Aynı zamanda "ünlü bir avukat" olan Susanne Rahard-Vahldieck mahkemede dedi ki:

- Özür diliyorum... Bunu bir müvekkilim yapsaydı, boynunu koparırdım. Karar:

- Üç bin mark ceza.

Rita Süsmuth
Bayan Rita Süsmuth, Alman Parlamento Başkanı olarak, "devlet işi için" İsviçre'ye gitmişti.

"Devletin uçağıyla."

Devlet işi bitince... Bulunduğu kente 60 kilometre uzakta oturan kızını ziyaret etti. Bu sırada "parasını cebinden ödediği bir araç kullandı." Kızını ziyaret ettikten sonra... Yine devletin uçağıyla Almanya'ya döndü. Ve döner, dönmez "Vergi Mükellefleri Derneği", tarafından kendisine "şu soru" soruldu?

- Devlet işi biter, bitmez neden dönmedin?.. Devletin uçağını boş yere neden beklettin?.. Kızını görmek istiyorsan... Almanya'ya döndükten sonra, kendi paranla uçak bileti alır, giderdin.

Bu olay bayan Süsmuth'un "gücünü ve süksesini" çok sarstı.

Lothar Spart
Lothar Spart, Sosyal Demokratların güçlü ismiydi.

Baden Württemberg Eyalet Başbakanı iken...

"Çocukluk arkadaşının yatı ile" Akdeniz'de tatile çıkınca...

Halk "Başbakan'ın bu davranışı yanlış" dedi.

Lothar Spart "hatasını" kabul etti. Başbakanlıktan ayrıldı.

Bir "inşaat şirketinde" çalışmaya başladı.!

Mehmet Vehbi Efendi
Hep Batı'dan "siyasete... Parlamentoya saygınlık kazandıran" örnekler verecek değiliz ya.

Bizde de "benzer örnek" az değil.

"Atatürk'ün meclisinden" bir örnek.

Şeriye ve Evkaf Bakanı, Konya Milletvekili Mehmet Vehbi Efendi "ilmiye ödeneklerini dağıtırken, seçim çevresine öncelik vermekle... Ve... Kayınbiraderini memuriyette kollamakla" itham edildi.

Hakkında "Gensoru" verildi.

Ve Bakan, meclis kararı ile "düşürüldü."

Möllemann

Möllemann, Ekonomi Bakanı iken, bir firmaya, "kayınbiraderi için tavsiye mektubu" yazmıştı.

Almanya bir anda ayağa kalktı.

"Tepkinin nedeni" şuydu:

- Özel bir konu için, Ekonomi Bakanlığı antetli kağıt ve zarfı nasıl kullanırsın?

İlginç ve sempatik
Eyalet milletvekilleri "2700 Mark" maaş alıyordu.

Maaşlarını "4900 Mark'a çıkarmak istediler."

Hamburg Parlamentosu'nda bu konu müzakere edilirken...

Dinleyici locasında oturan yaşlı bir kadın, çantasını ters çevirdi.

Ve içindeki paraları, Milletvekillerinin kafasına "boca etti."

"Siz paradan başka bir şey düşünmez misiniz" diye bağırarak.

Polis, ifadesini alıp, yaşlı kadını serbest bıraktı. Olay "ilginç ve sempatik bir eylem" olarak, medyada yer aldı.a

John Major
John Major, Başbakan olunca... Bazı özel eşyalarını, bir kamyonla, kendi evinden, Başbakanlık Konutuna taşımıştı.

İngiliz medyası sordu:

- Kamyon parasını siz mi verdiniz, devlete mi ödettiniz.

Başbakan "böyle saçma soru olur mu" diye kızmadı.

"Nakliye firmasının makbuzunu" çıkarıp, gösterdi:

- Tabii ki cebimden ödedim.

Walmann
Walmann, Frankfurt'un "gelmiş, geçmiş en başarılı Belediye Başkanı" diye bilinir.

Sonra, Hessen Eyalet Başkanı oldu.

Başbakanlığı sırasında "şöyle bir soruyla" karşılaştı:

- Sayın Başbakan... Siz Belediye Başkanı iken, evinizin bahçesinde, Belediye'nin bahçıvanları çalışmış... Doğru mu?

- Doğru... Ama... Ben, Belediye Başkanlığı lojmanında kalabilirdim... Kalmadım... Lojmanın bahçıvanını ise... Kendi evimde çalıştırdım... Bu suç mu?

Alman kamuoyu dedi ki "evet suç."

Walmann "bahçıvan masraflarını" cebinden ödedi.

Ve "Başbakanlıktan istifa etti."

www.superbahis.com


www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır