kapat
17.10.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.ekdilamerica.com
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
SELAHATTİN DUMAN(sduman@sabah.com.tr )

Bahçeye söğüt, deliye öğüt yakışmaz..

O vakitler televizyon yok.. Sinema bugünkü gibi "muhtar" değil.. Bir filmde öpüşme sahnesi olduğu duyulmasın.. Çevre köylerden bile jeep kiralayıp gelen meraklıları olurdu.. Eeeee! Deli Azmi cinselliği nasıl öğrenecek?

Bizim millet kadar röntgenciliğe meraklı ikinci bir millet yoktur..

Kendi özel hayatı geleneksel olarak kapalıdır.. Ama başkasının özel hayatına "izleyici olarak" girebilmek için elinden geleni ardına koymaz..

Bu bir nevi "Deli Azmi" sendromudur..

(Bu saatten sonra psikolojik bozuklukların tıbbi adını öğrenip literatür paralayacak değilim.. Kendim ad buluyorum, daha kolay oluyor..)

***
Deli Azmi benim ergenlik çağlarında tanıdığım çok özel biriydi.. Biz ergenlik sürecine girdiğimizde o askerlik çağına iki parmak kalmış bir delikanlıydı.. Buna rağmen aynı sınıftaydık..

O zamanın maarif sistemi öyleydi.. Nüfus bugünkü gibi azmadığından elde kalanın suyunu çıkarır, en yeteneksizleri bile okutacağım okutacağım diye sonuna kadar zorlardı..

Azmi de o sistemin demirbaşı olarak tam yedi sene orta ikide okudu..

En kıdemli öğrenci..
Yedi sene orta ikide nasıl okunur, diye soracak olursanız onun da izahı var.. Bir sene çaktın mı aynı sınıfta ikinci sene okuyorsun.. İkinci sene de kalırsan belge alıyorsun..

Belge alma durumundan kurtulmanın yolu da "kaydını geri çekmek".. Okulun ilk yarısında kaydını çekersen bir sonraki yıl yeniden kayıt yaptırıp aynı sınıfa devam edebiliyorsun..

Deli Azmi'nin Yurttaşlık Bilgisi veya Coğrafya'ya yetmeyen aklı buna yetmiş.. Her yıl kayıt çekerek, yenileyerek aynı sınıfta arka arkaya yedi yıl okuma başarısını göstermiş..

O kadar ki bilime meraklı!!

Zaten herşeye meraklıydı.. Özellikle de karşı cinse..

Televizyon yok.. Sinema bugünkü gibi "muhtar" değil.. Bir filmde öpüşme sahnesi olduğu duyulmasın.. Çevre köylerden bile jeep kiralayıp gelen meraklıları olurdu..

Eeeee! Deli Azmi cinselliği nasıl öğrenecek? Tabii ki kendi yöntemleri ve deneme yanılma yoluyla..

Köpeklerin insanlara kolaylık gösterdiğini duydu.. Şehirde "Bademlik dağına" kaldırmadığı sokak köpeği bırakmadı.. Sokakta zorlukla yürüyen, perişan, zebun bir köpek gören her aklı başında, seçme ve seçilme hakkına sahip kişi; o köpeğin bir gün önce Deli Azmi ile başbaşa kaldığını anlardı..

***
O zamanlar güçlü bir "Hayvanları Koruma ve Kollama" harekatı yok ki her şehirden birkaç Panter Emel çıksın da köpek kısmının namusuna göz kulak olsun..

Eşekle flört de çok yaygındı mesela..

Özellikle kırsal kesim gençliği ilk duygusallığı bir eşekle yaşama konusunda gayret gösterirdi.. Bütün şehir de bunu bilirdi..

Gerçi kendini bilen iyi aile eşekleri önüne gelenle çıkmazdı ama çıkıldığı zaman da kimseye aykırı gelmezdi..

Aykırı gelen başka türlü detaylardı.. Ben bir kahvehanede iki köylünün bu konuda tartıştığını görmüştüm, kulaklarıma inanamamıştım.. Köylülerden biri diğerini bir eşekle başbaşa görmüş..

Hem kahvedekilere anlatıyor hem de arkadaşının; eşeği kulaklarından tutup, dudaktan öpmeye çalışmasını eleştiriyor..

Eleştirilen ise sırıtarak susmaktaydı.. Belli ki sinema filmlerinden birinde görüp heveslenmiş ancak kendini savunamıyor.. Akıl etse; "Eşek öpücükten ne anlar?" diye sataşanlara;

- "Ben insanlığımı yapayım da o ister anlasın ister anlamasın.." cevabını verecek..

Fazla merak..
Deli Azmi'nin karşı cinsin her türüne karşı önlenemez merakı onu sıkı bir röntgenci yapmıştı.. Hangi evin önünde bir ağaç varsa gecenin birinde mutlaka çıkıp dalına tünerdi..

Karakol dayağı da kar etmeyince tedbirli aile reisleri, özellikle de yetişkin kız babaları başka yollara gitti.. Belediyeden bahçevan çağırtıp, evlerinin etrafında bulunan ağaçları sıkı sıkı budattılar..

Ki Deli Azmi tüneyecek dal bulamasın.. Bu yolu kesilen Deli Azmi başka yollara meyletti ve işi caddelerde yere yatmaya kadar vardırdı..

Giyim kuşam mağazalarının vitrinlerinde duran ve elbise teşhir etmeye yarayan cansız mankenler vardır ya! İşte o bizim şehire ilk kez gelmiş.. Tuhafiyecilerden biri İstanbul mağazalarından görüp, bu cansız mankenlerden bir tane edinmiş.. Trene yükleyip getirdikten sonra Uzun Çarşı'daki dükkanının vitrinine yerleştirmiş..

Elindeki en güzel fistanı da giydirmiş..

Cansız manken kız o camekanın arkasından öylece şehrin en kalabalık sokağına bakar, tatlı tatlı gülümserdi.. Camekanın önünde de şehrin ne kadar bekarı varsa birikirdi..

Cansız mankeni şehrin en güzel bekarı "Kocakız Fahrünisa" ile kıyaslarlardı.. Fahrünisa'nın kasnak kısmı (Şimdi buna kalça deniliyor) değirmen taşı kadar heybetli olmasına rağmen birinciliği cansız mankene verirlerdi..

Cansız manken onlara o kadar güzel gelirdi..

Hani mağaza sahibi başlık parası koyup, vitrine ilanını yapıştırsa, soyu sopu belli olmayan o mankene şehrin iyi ailelerinden en az yedi sekiz talip çıkacak..

***
Sonunda Deli Azmi beklendiği gibi cansız mankene aşık oldu..

Geceleri çarşı boşaldıktan, el ayak çekildikten sonra dükkanın önünden gelir, saatlerce ayrılmazdı..

Bir gece yarısı eve dönerken Deli Azmi'yi yere sırtüstü yatmış, vücudunu mümkün olduğu kadar vitrine yaklaştırmış olarak buldum.. Cansız mankenin eteğinin altı ne durumda, onu görmeye çalışıyordu..

- "N'örüyon Deli Azmi?" diye sorduğumda "Get lan işine.." diye beni terslerken bile gözlerini vitrinden ayırmadı..

O büyük aşka karşılık alamadığını biliyorum.. Mağazanın sahibi mankeni vitrinde soyup giydirecek kadar pervasız olmadığından Deli Azmi'nin önlenemez merakı tatmin olmadı..

Zaten birkaç ay sonra da askere aldılar.. Deli Azmi'yi bir daha da görmedim..

Lakin "Deli Azmi Sendromu" her vesileyle karşıma çıktı..

Bunların şahikası da "Biri Bizi Gözetliyor" programıdır ki o ayrıca bir yazı konusudur..

www.superbahis.com


www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır