kapat
17.10.2001
Haber Ýndeksi
Yazarlar
Günün Ýçinden
Politika
Ekonomi

www.ekdilamerica.com
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarý Sayfalar
Ýstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arþiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )

Yýlmaz Erdoðan'dan yanýt var..

Yýlmaz Erdoðan, Antalya Film Festivali ile ilgili yazdýklarýmýza yanýt yolladý.. Benimle ilgili satýrlarýný da aynen yayýnlamak isterdim ama, üstad kalemi eline alýnca hýzýný kesememiþ. Sayfalar dolusu yazmýþ. Yýlmaz'a göre Hýncal özeti.. Ben deðerli fikirleri deðersiz hale getiren, yanlýþ düþünceleri haykýran bir ahmaðým.

Þimdi mektubunun bana özel durumlarý dýþýndaki bölümlerinin tamamý ile söz Yýlmaz Erdoðan'da..

***
Bu sabah da Hýncal Uluç'u kendi köþesinde sapla samaný birbirine karýþtýrýrken ve hiçbirinin ismini kullanmadan bir çok insana, küfür ederken gördüm. Geri zekalýlar, görgüsüz, saygýsýz, þýmarýk, kýsýr görüþlü, küçük hesaplý, ahmak vs.. diye baðýrýyordu. Ben bu laflarý deðilse de yazýnýn "festivali aþaðýlayan, þov yapmaya gelip de ödül almadýðýný öðrenince kenti terkeden..." bölümünü üstüme alýndým.

Ben Vizontele filmimizin festivaldeki gösterimine katýlacaðýma deðerli dostum ve belki de bu festivalin en iyi niyetli kiþisi ve dolayýsýyla da en maðduru sayýn Belediye Baþkaný Bekir Kumbul'a söz verdim ve alýþkanlýk olduðu üzre de sözümü tuttum. Bu sözü verirken de Antalya Film Festivaline yýllardýr egemen olan ve sinemamýzý ýsrarla ve inatla seyirciden uzaklaþtýran zihniyeti eleþtirdim.Yani benim fikirlerim, alýnan ya da verilen ödül sayýsýna göre deðiþmez. Kaldý ki üç tane de ödül aldýðýmýza göre tavrýmýn ödüllerle hiçbir iliþkisi olmadýðý açýktýr. Hatta filmin gösteriminden sonra yapýlan söyleþide "nasýl bir ödül bekliyorsunuz?" sorusuna verdiðim cevap aynen þöyledir. "Vizontele filmi seyircisiyle buluþmuþ ve yapacaðýný yapmýþ. Ama bu festival bizimdir. Ve Altýn Portakal bizim nerdeyse tek festivalimizdir. Ödül verirlerse verirler, vermezlerse de kime verdilerse onu alkýþlar sonra da evimize gideriz." (Bu vesileyle bir kez daha ödül alan herkesi tekrar kutluyorum)..

Peki o zaman neden o salonda deðildin ve alkýþlamadýn sorusu sorulabilir.

Ýþte bu sorunun cevabý önemli.

Öncelikle bu festivale egemen olan, yani jürisinden, oteldeki açýk büfe kuyruðuna kadar her yeri kapsayan ortak hava beni son derece tedirgin etti ve üzdü. Orada bir ülkenin, bir halkýn sorumluluðunu taþýyan, herkese ve her filme eþit mesafede durmasý gereken bir anlayýþýn olmamasý endiþe verici hatta gerici bir tutumdur. Onlar ayný bara takýlan insanlarýn tuhaf dayanýþmasýný bir kamu oluþumunda hayata geçiremezler. Buna haklarý yoktur. Onlar için bir filmin kendisi deðil filmi yapanýn kim olduðu, ne kadar meþhur olup olmadýðý, hangi barlara takýlýp takýlmadýðý önemlidir. Onlarla kurduðu ya da kurmadýðý bire bir iliþkinin ne olduðu gibi, hiçbir biçimde entelektüel ya da bilimsel olmayan ama "þarklý" olabilen þeylerin öne çýktýðý karadüzen bir alaturkalýðý eleþtirmek de buna karþý uygun bulduðum tavrý takýnmak da hakkýmdýr. Daha doðrusu boynumun borcudur.

Tekrarlýyorum: Antalya Film Festivaline egemen olan ve kendi ehliyetini kendisi vermiþ, tuhaf ve alaturka bir seçkinciliðe dayanan, uzun zamandýr yaþadýðý seyircisizlik derdinin hýncýný seyircisi olan filmlerden çýkarmaya kalkan anlayýþ tehlikelidir.

Çok seyirci gelmesi bir filmi baþ yapýt yapmadýðý gibi suçlu ve deðersiz de yapmaz.

Doðasý ve tarihinden kaynaklanan nedenlerden zaten Popüler olan bir festivali Popüler Filmlere karþý bir hale getirmeye de kimsenin hakký yoktur.

O kýrmýzý halýnýn kenarýndaki insanlarý hayal kýrýklýðýna uðratan iþte bu anlayýþtýr. Hatta bu yýl o kadar abartmýþlar ki daha önce verilen Halk Jürisi ödülü de bu yýl kaldýrýlmýþtýr. Bir ülke sinemasýyla ülke insanýnýn arasýndaki baðlantýyý nasýl kesmeye çalýþtýklarýný görmüyor musunuz? Bu festivali oluþturan kiþiler (meselenin içindeki kamu görevlileri bir yana) meþhur insanlardan hoþlanmýyorlar. Bakýn onlarý beðenmiyorlar demiyorum Hoþlanmýyorlar.

Hýncal Bey, Bu adamlar benim filmimi falan deðil, beni sevmiyorlar. Ve onlarýn dünyasýnda bulunmamý istemiyorlar. Bu yüzden sonuçlar açýklandýðýnda hep birlikte "Baðýmsýz Sinemanýn Zaferi" diye çýðlýk atýyorlar.

Bir baðýmsýz sinemadan söz edildiðine göre bir de Baðýmlý Sinema var demek ki! Kimdir bu baðýmlý sinema? Herhalde bizi kastediyorlar.. Hemen, derhal bunu açýklamalýdýrlar. Hayatým boyunca kimseye baðýmlý olmadým. Filmimin tüm maliyetini kuruþu kuruþuna cebimden ödedim. Vizontelenin aldýðý sponsor ücreti tümüyle televizyon satýþýnýn önceden yapýlmasýdýr. Bu filme harcanan para da filmin kazandýðý para da tümüyle alýn terinden oluþmaktadýr. Ýþte asýl Beþiktaþ Kültür Merkezi gibi bir kuruma baðýmlý demek ahmaklýktýr! Çünkü onlar en azýndan Euro Ýmage'dan para almak için bin tane takla atarken biz dimdik ayaklarýmýzýn üstünde duruyoruz. Bu durumda hangimiz baðýmlý oluyoruz?

Sizin "topunun caný cehenneme" deme hakkýnýz varsa, bu sektöre hiç kimsenin yatýrmadýðý parayý yatýrmýþ bir baðýmsýz sanatçý olarak benim hayda hayda vardýr.

Bu festival, bir kifayetsiz muhterisler festivali olmaktan çýkarýlmalýdýr.

Mutlaka uluslararasý bir nitelik kazanmalýdýr.

Seyirci gelsin diye didinip, gelmeyince de sanki seyircisizlik marifetmiþ gibi davranan kiþiler ve bu anlayýþ uzaklaþtýrýlmalýdýr.

Sanata ve her alana öyle ya da böyle zarar veren ve sürekli negatif enerji üretip yetenekli insanlara çelme takmaktan baþka derdi olmayan kiþilerle uðraþacak pozitif enerjimiz vardýr. Üstelik bunu benim halkýmýn parasýný ve olanaklarýný kullanarak beþ yýldýzlý otellerde açýk büfe yapanlarla mücadele etmek de benim boynumun borcudur.

Evet bu anlayýþ egemen olduðu sürece o festivale katýlmayacaðým. O kýrmýzý halýnýn kenarýnda duran insanlarla ben zaten her zaman ve her yerde birlikteyim. Onlar ve kendim için dünya standardýnda filimler yapmaya çalýþmaya devam edeceðim. Bu arada benim popülaritemden nefret edenlerin, kýskançlýktan ne yapacaðýný þaþýranlarýn ödül törenine katýlmamamý, yani törenin sönük geçmesinden, reytinginin düþmesinden þikayetçi olmalarý da ironik bir durumdur. Þu ya da bu þekilde halkýn seçtiði, hatta ne seçmesi tek baþýna iktidara getirdiði bir filmi aklý sýra cezalandýranlar, o kýrmýzý halýdan da týrýs týrýs geçecekler elbette.

Orada halkýn parasýyla küçük hesaplar yapanlar ödül törenine katýlmayanlar deðildir. Yukarýda bahsettiðim kifayetsiz muhterisler ve durumu deðerlendirirken rotasýný þaþýran ahmaklar bir gün mutlaka kanalizasyona atýlacaklardýr. Bundan þüpheniz olmasýn

Sevgilerimle

Yýlmaz Erdoðan

***
Yýlmaz Erdoðan'ýn doðrular yanýnda çeliþkiler, mantýk hatalarý ile dolu yanýtýna, "Rotasýný þaþýran bir ahmak" olarak bizim de söyleyeceðimiz bir iki laf olacak tabii.. Cumaya..

Hem de nasýl idealist!..
Ben Hikmet Þimþek'i, Faruk Güvenç'in yazýlarý sayesinde tanýdým ilk.. Faruk, Cumhurbaþkanlýðý Senfoni Orkestrasýnýn (CSO) kemancýsýydý.. Ayni zamanda zamanýn CHP resmi organý Ulus gazetesinin de Klasik Müzik eleþtirmeni.. Müthiþ bir kültürü, daha müthiþ, fevkalade keyifli, mizah ve ironi yüklü kalemi vardý.. Daha bir tek klasik müzik konseri izlememiþ bir öðrenci olduðum halde, Faruk'un yazýlarýný kaçýrmazdým..

O zamanlar, bu ülkede klasik müzik adýna bir tek CSO konserleri vardý.. Çok ender bir iki yabancý usta gelir çalardý. Yani Faruk aslýnda kendi çaldýðý orkestrayý eleþtirirdi.

Gece konserde çalar, sonra gazeteye koþar, daktilosunun baþýna geçer ve Hikmet Þimþek'e, yani kendi çaldýðý orkestranýn þefine hem de nasýl giydirir, nasýl dalgasýný çekerdi. Faruk'a göre, Hikmet Þimþek, deðil CSO þefi, Bando þefi dahi olamazdý..

Faruk'un bu yazýlarý ile Klasik Müziði tanýyan ve sevmeye baþlayan bir gencin, Hikmet Þimþek hakkýndaki baþlangýç fikirlerini tahmin edersiniz..

Sonra Faruk Güvenç'i genç yaþta kaybettik.. Çok daha sonra Hikmet Þimþek ile tanýþtým.. Yýllarca uzak durduðum o adamý nasýl sevdim, bilemezsiniz..

Þimþek'in sanatsal deðerini tartýþamam.. Faruk ne derece haklýydý bilemem.. Klasik Müzik bilgi ve kültürüm bu deðerlendirme için yeterli deðil.

Ama bildiðim bir þey var..

Hikmet Þimþek, bir defa, fevkalade iyi bir insandý.. Ýkincisini tüm yaþamýný, klasik müziði bu ülkede tanýtmak ve sevdirmeye ve de Türk Klasik Bestecilerini ve yapýtlarýný dünyaya duyurmaya adamýþtý..

Dünya çapýnda çevre edinmiþ, bu çevreyi, maddi ve manevi güçleri ile, hep bu amaç etrafýnda kullanmýþtý..

Bütün bunlarý yaparken, kendisine manevi bir pay dahi ayýrmayacak kadar içten ve yürekten bir idealistti o.. Böyle bir adam sevilmez mi?..

Onunla son birlikteliðim (Ne mutlu) Viyana'da geçirdiðimiz üç gündü..

Mehter'le senfoni orkestrasýný bir araya getirmiþ, onlara birlikte Mozart'ýn Türk Marþýný, Mozart'ýn ülkesinde çaldýrmýþtý. Harika bir projeydi, harika ses getirmiþti.. Ne kadar, ama ne kadar mutluydu..

TRT1'de yýllarca her Pazar klasik müzik programlarýn sunmuþ, bu programda büyük bir özenle halka yakýn dinlenmesi, sevilmesi kolay parçalar seçmiþ, bu ülkede klasik müzik seven iki kiþiden birinde emek sahibi olmuþtu. Bu programý kaldýrmak, ya da TRT2'ye yollamak gibi bir durum ortaya çýkmýþtý bir ara.. Fena halde üzüldüðümü köþemde dile getirmiþtim. Genel Müdür Yücel Yener devreye girdi, hatadan vaz geçildi. Þimdi Þimþek yok.. Program ne olacak, bilmiyorum.. Biri devam ettirmeli.. Hikmet Þimþek gibi idealist, Hikmet Þimþek gibi halka yakýn biri mutlak bulunmalý..

Hikmet Þimþek'in yaþarken bir türlü layýk görülmediði yazýlar, ölümünden sonra günah çýkarýr gibi sýralanýyor.. Ne denebilir ki?..

Türkiye, vatanýný ve insanýný çok seven bir yiðit evladýný kaybetti..

Heykeli dikilmeli..

Haydi bakalým, Erhan Ýþözen.. Kollarý sýva..

Meðerse..
"Gene ben" dedi, Betžl Mardin'in þen þakrak sesi, telefonda.. Gene o ya.. Hangi taþý kaldýrsan altýndan Betžl Abla'nýn çýkmasýna alýþtýk artýk. Efendim, Pazar günü, Enis Batur'un hani kadýnýn orasý üzerine yazdýðý Elma adlý romanýndan söz etmiþtik ya.. Dostu Fransýz Ressamýna, bundan 135 yýl önce, kadýnýn orasýnýn tam cepheden tablosunu ýsmarlayan Halil Þerif Paþa, meðer Mardinlerin anne tarafýndan büyük babasý.. "Senin Mülkiye'den Hocan, benim kuzenim Þerif Mardin'in de büyük dedesi olur.."

O zaman Paris'te diplomat olan Halil Þerif Paþa, Hariciye Vekili olmak üzere Ýstanbul'a davet edildiðinde, 100'den fazla tablodan oluþan koleksiyonunu kolayca tahmin edeceðiniz sebeblerle, Osmanlý ülkesine getiremeyeceðinden, satýþa çýkarmýþ. Hepsini satmýþ.. Bugün Orsay Müzesinde sergilenen ve Enis Batur'a roman fikrini veren "Elma(!)" tablosu da bu satýþtan sonra elden ele dolaþýp nihayet müzeye gelebilen ve, hem de Fransa'da, hem de Paris'te ancak 1995 yýlýnda sergilenmesine cesaret edilen yapýt..

Sen çok yaþa, Betžl Abla!.
Þimdi Van'da olmak vardý..

Þimdi Van'da olmak, yarýn akþamki Gala'da bulunmak vardý.. Bir Tiyatro Galasý.. Van Devlet Tiyatrosu Beþinci yýlýný 3 ekimde Çocuklar için, çocuk oyunu Saraydaki Kim adlý oyunla açtý. Çocuklara sadece tiyatro deðil, sevgi de götürüyor, genç sanatçý kardeþlerim.. "Bir Kitap, Bir Giysi, Bir Oyuncak" kampanyasý coþku ile sürüyor.

Yarýn gece, Van Devlet Tiyatrosu büyükler için sahne açýyor.. Bu ülkenin en verimli (Ama kýymeti ayni ölçüde bilinmeyen) yazarlarýndan Mehmet Baydur'un bir oyunu seçilmiþ.. Yeþil Papaðan Limited Þirketi, günümüz Türkiyesinden bir kara mizah.. Baydur'un hemen bütün oyunlarýný izledim. Sevmediðim yok..

Oyunun yönetmeni, Van doðumlu Faik Ertener, bu proje için davet alýnca, Amsterdam'dan Van'a koþmuþ..

Haberim o kadar geç oldu ki, programlarýmý deðiþtirme imkaný bulamadým.. Ama kafama koydum.. 1946 yýlýnda ayrýldýðým, ilk çocukluk anýlarýmýn Van'ýna, ille de bu tiyatroda bir gece için mutlak gideceðim..

SEVDÝÐÝM LAFLAR
Herhangi bir þeyi yapmak için asla zaman bulamazsýnýz. Zamana ihtiyacýnýz varsa, onu siz yaratmalýsýnýz.

Charles Buxton (1823- 1871)

TEBESSÜM
Biz sade vatandaþýz, zenciler kakaolu, Çinliler limonlu.

BÝZÝM DUVAR
Afganistan'a asker yolluyoruz.

Göz KORE KORE

Hakan&Utku

www.superbahis.com


www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGÝ BASIM YAYINCILIK SANAYÝ VE TÝCARET A.Þ. - Tüm haklarý saklýdýr