Terörün hedefi
Ecevit nihayet konuştu.. Hele şükür.. NTV'de Murat'ın sorularını yanıtladı.. Böylece de birinci ağızdan durumumuzu öğrendik.. Başbakan bunu sık sık yapmalı..
Ortadoğu'da ise geçen hafta, Filistinliler açısından iki çok önemli gelişme yaşandı..
Bunlardan birincisi, Arafat'ın, bin Laden terörünün Filistin davasına destek nedeniyle yapılmış olmasına ilişkin açıklamalara tepki göstermesi oldu.. Filistin davası ile ABD'ye yönelik terörün hiçbir bağlantısı olmadığını söyledi.. Yani Arafat, Körfez Savaşı'nda Irak'la kucaklaşarak yaptığı hatayı bu kez yapmadı ve "Filistin davasının terörle özdeşleştirilmesinden" uzak durdu..
İkincisi, Gazze'de, Bin Laden yanlısı bir gösteriyi son derece sert önlemlerle derhal durdurdu. Filistin polisi, göstericilerin üzerine ateş açarak 2 Filistinli göstericiyi öldürdü.. Birçoğunu da yaraladı.. Bu olay Arafat'ın "İstediği zaman terörü durdurabileceğini göstermesi" bakımından çok önemli idi.. Ve nitekim, bir daha da böyle bir gösteri olmadı..
Bu gelişmeler bizi şu soruya cevap aramaya itti: "Terör örgütleri, terörün arkasına hep, Filistin davasını koyuyorlar.. Bu acaba doğru mu? Gerçek neden bu mu?"
Terör örgütlerinin son tahlilde, amaçlarının bu olmadığı, yaptıkları açıklamalarda görülüyor..
Örneğin Usame bin Laden'in nihai hedefi, "ABD'yi Suudi Arabistan'dan uzaklaştırıp, bu ülkedeki rejimi yıkmak..." Yani, son tahlilde İsrail-Filistin barışı yok gündeminde.. Barışın sağlanması, bu örgütün terörünü, ortadan kaldırmayacak..
Yine örneğin, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad gibi terör örgütleri, son tahlilde, "İsrail ortadan kalkana kadar teröre devam edeceklerini" söylüyorlar.. Yani İsrail-Filistin barışı, bağımsız Filistin devletinin kurulması, bu örgütlerin nihai hedefi değil.. Onları ilgilendiren barış değil, İsrail'in ortadan kaldırılması.. Dikkat edin, ne zaman İsrail ile Filistinliler arasında ciddi görüşmeler başlasa, sırf bunu durdurmak için hemen teröre başvuruyorlar.
Bu gerçekten yola çıkıldığı zaman, İsrail-Filistin barışının sağlanması, dünyada terörü durdurmayacaktır. Çünkü bu tip örgütler varlıklarını teröre borçludurlar.. Bağımsız Filistin devletine değil.. Onun için de dünya, terör ile bir bütün olarak savaşmak zorundadır.. Bu savaşta, teröre destek veren ülkeler de, belki askeri anlamda değil, ama ekonomik ve diplomatik alanda hedef olmalıdır..
Dünyanın terörle mücadele ettiği bu dönemde, İsrail ile Filistin'in barış sürecine tekrar başlaması ve bu sefer "Hedefe gitmekte ciddi çaba göstermeleri", terörü destekleyen ülkelerin gerilemesine neden olabilecektir.. Bu durumda Suriye ve İran, konumlarını bir kere daha dikkatle ele almak zorunda kalacak ve belki de, teröre bugün verdikleri desteği birden olmasa da, yavaş yavaş çekmeye başlayacaklardır..
Beklentilerimiz
Türkiye'nin de bu ortak savaşta beklentileri var.. Bize yönelik terör örgütleri, başta Almanya ve Fransa olmak üzere, Avrupa'nın pek çok ülkesinde, hâlâ cirit atıyor.. Teröre karşı oluşan koalisyona katılan bu ülkelerin tümünün, ellerinde olan Türkiye'nin verdiği terör örgütü listelerine bakarak, bunları kapatmalarını, Türkiye'nin istediklerini sınır dışı etmelerini bekliyor Ankara..
Avrupa Birliği ülkelerinin, artık hiçbir mazeretin arkasına saklanmalarını, istemiyoruz.. PKK orada.. DHKP-C orada.. Radikal dinci tüm örgütler orada.. Ve bunlar oralarda rahat rahat, Türkiye'deki düzeni bozmak, yıkmak için ellerini kollarını sallaya sallaya serbestçe faaliyet göstereceklerse, ne anladık biz bu "Terore karşı global savaştan?"
Kimse kimseyi kandırmaya kalkmasın..
|