Usulsüz kredi iddiasıyla Ziraat Bankası yöneticileri hakkında açılmak istenen soruşturmaya Hazine izin vermedi.
Hazine Müsteşarlığı, ekonomik krizlerin hem kredi veren bankaları, hem kredi alan firmaları zor duruma düşürdüğünü ve "kendilerinden kaynaklanmayan" gelişmelerle karşı karşıya bıraktığını yargıya bildirdi.
Devlet bu gerçeğe yeni yeni uyanırken Başbakan Yardımcısı Yılmaz "Ölçüyü kaçırdık, kurunun arasında yaş da yandı" diyor..
Hükümet, ekonomik suçları DGM'nin görev kapsamından çıkarmak için yasa hazırlıyor..
Ama tek off-shore'zedesi olmayan Dinç Bilgin, yüzlerce off-shore'zedesi olan banka sahibi serbest bırakıldığı, yurt dışından daha ilk gün döndüğü, yani kaçma, mal kaçırma ve delil karartma gibi riskleri olmadığı, üstüne üstlük BBDK "kamu zararı dengelenmiştir" dediği halde, tutuksuz yargılanma hakkına bir türlü kavuşamıyor.
Bu yüzden yayın kuruluşları ile binlerce çalışanı da, devletin yanlışlardan dönme yolundaki çabalarından yararlanamıyor.
İ. Ü. Hukuk Fakültesi Ceza Hukuku ve Kriminoloji Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Kayıhan İçel "DGM daha iyi sopa atar mantığında hata var" demişti.
Doğru.. Toplumda uyandırılan linç duygusunu tatmin uğruna Dinç Bilgin hakkında verilen tutuklama kararı hata idi..
Bu hata, bankacılık suçlarının DGM'lerde görülmesinin Anayasa'ya aykırılığı Yargıtayca belirlendiği halde düzeltilmedi..
BBDK ile varılan mutabakat "kamu zararının dengelendiği"ni saptadı ama yine hatadan dönülmedi..
Şimdi Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı yargıya "Usulsüz kredi yok, ekonomik krizin sebebiyet verdiği sonuçlar var" diyor ve Etibank'ın aynı krizden etkilenmiş olduğu gerçeği halâ dikkate alınmıyor..
Neden?. Neden?.
"DGM daha iyi sopa atar" hatasının bedelini en ağır şekilde Dinç Bilgin ödedi.
Etibank'tan kredi alan şirketlerin arasında bir tek hayali şirket bulunmadığı halde çeteyle, zimmetle ve dolandırıcılıkla suçlandı.
Binlerce işadamının onuruna kefil olması ve ona yönelik haksızlığın TV ve gazetelerinde çalışan binlerce emekçiye zarar verdiği gerçeği de dikkate alınmadı. Acaba neden?.
Dinç Bilgin'in işinin başına dönmekte gecikmesi, borcunu ödemesini kolaylaştırmaz.
O halde kamu zararı doğuracak bu haksızlıktan niçin halâ dönülmüyor?
Ortada bir adaletsizlik varsa -ki olduğuna inanıyoruz- yargı kendi işleyişi içinde bunu düzeltir. Ama gecikmenin sebep olacağı maddi ve manevi kayıplar telâfi edilemez boyutlara ulaştıktan sonra neye yarar?
Dinç Bilgin üstünde gerçekleşen güç gösterisinin bedelini ses çıkarmadan ödemeye devam edeceğimizi kimse bizden beklemesin.
İktidar hukuka dönüşün yolunu açıyor.
Ama biz, vicdanlarda oluşmuş adaletin yasa çıkmadan tecelli etmesini istiyoruz artık!
Magazin
