kapat
10.10.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.ekdilamerica.com
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
ÇETİN ALTAN(caltan@sabah.com.tr )

21. Yüzyıl'ın başında Afgan'ın ve İslam'ın dramı

Le Monde, Guardian, New-York Times gibi üç beş köklü yayın kuruluşundaki bir kaç yazar dışında; Dünya medyası, hep aynı yüzeysel güncelliğin, heyecan dalgaları yaratacak görüntü ve manşetlerini kepçelemek peşinde...

Acaba kazın ayağı gerçekten kitlelere yansıtıldığı gibi mi?

Kazın ayağı'nın nasıl olduğu; kuşaklar değiştikten sonra da; ya çıkar ortaya, ya çıkmaz... Politika, vitrinlerde başka görüntü sergiler, çıkarlara dayalı gizli kulislerde başka..

Dünyadaki ülkeler üçe ayrılır: 1- Çağın gerisinde kalmak şöyle dursun; sürekli "yeni çağlar" yaratmış toplumlar; Fransa, İngiltere, ABD, Hollanda, İsveç gibi..

2- Çağın gerisindeyken; hem çağdaş olmuş, hem zaman zaman çağın önüne geçmiş ülkeler; Rusya, Japonya, Çin gibi..

3- Her zaman çağın gerisinde kalmış ülkeler; adlarını sıralamaya gerek yok... Örneğin tipik bir kıyaslama gerekiyorsa; Japonya'da 2 kişiye 1 gazete düşer, Türkiye'de 20 kişiye..

Gelelim hiçbir zaman çağın gerisinde kalmamış ülkelerle, sürekli çağın gerisinde kalmış ülkeler arasındaki temel farkın, özel kriterine...

Türkiye de dahil, çağın hep gerisinde kalmış ülke toplumlarıyla kurumlarında, "yazı" ve "telif hakkı" bilinci yoktur.

Sadece egemenlerin çeşitli demagojilerle toplumda yaratmaya çalıştıkları hipnozlara, yelpaze sallayanları "ihya"; her türlü tabu ve dogmaya karşı, eksisi-artısıyla özerk ve analitik bir düşünce gelişiminin mayasını karmaya kalkanları ise, "imha" etme vardır.

O nedenle de, çağın gerisinde kalmış toplumlar; rezaletlerle felaketlerden; ihanetlerle sefaletlerden bir türlü kurtulamaz ve "çöküntü ülkeler" uçurumuna sürüklenirler.

"Yazı"dan da, "yazar"dan da habersiz; Afganistan dramına gelince... Yanıtı berraklaşmamış bir yığın soru işte:

1- Afganistan'ın bir eroin ihraç merkezi olduğunu bilmeyen yoktu. Gelişmiş ülkelerin gizli servisleri, hiç mi haberli değildiler Afganistan'dan çıkan eroinin hangi yollardan, nerelere dağıldığından ve elde edilen servetlerin nerelerde kullanıldığından?

Bal gibi haberliydiler ve kimbilir hangi nedenlerden, göz yummayı yeğlediler.

2- ABD savaş gemilerini vurmakla, ABD Büyükelçilikleri'ne terör eylemleri düzenlemekten sabıkalı, ünlü bir Bin Ladin var...

Bir türlü yakalanamayan bir Bin Ladin...

Ve sonunda Taliban Afganistan'ında, -Castro'nun da dediği gibi- son model silahların denenmesine ve ABD silah sektörünün büyük kazançlar sağlamasına neden olan Bin Ladin...

O Bin Ladin ki, eski bir CIA ajanı...

Neden bir türlü yakalanamadığı bir muamma; öyle değil mi?

3- Dünya silah sektörünün, silah üretemeyen sözde bağımsız ülkelere yılda yaptığı satış toplamı 850 milyar dolar..

Ve Dünya nüfusunun yüzde 7'si; Dünya'daki üretimin sağladığı refahın yüzde 50'sini paylaşıyor.

Geri kalmış ülkelerin bazılarında odaklanmış terör grupları ise; gelişmiş ülkelerinki de dahil, masum insanların huzurunu tehdit ediyor.

Böylesine çarpık bir denklemin; 21. Yüzyıl boyunca da, sürüp gitme olanağı var mıdır?

Asıl değişim çatışmasının ABD içinde; "silah sektörü" ile "elektronik iletişim sektörü" arasında gerçekleşmesi olasıdır.

10-15 yıla kadar Rusya da Avrupa Birliği üyesi olacak ve Bering Boğazı'na kadar Avrasya'nın kuzeyindeki 280 milyon insan, Avrupa vatandaşı sayılacak...

Yeryüzündeki hızlı saydamlaşma; globalleşme sürecini de hızlandıracak ve "ulus-devlet" modelinin ürettiği "politikacı egemenliği" tıpkı silah üretimi gibi, geri saymaya başlayacaktır.

Global sermaye; yerel politikacıların silah alımları nedeniyle, halkı yoksul bırakılmış ülkelere kayacaktır.. "Silah sektörü"nün müşterisi biterken, "elektronik iletişim sektörü" yeni pazarlara kavuşacaktır.

Avrupa'yı tehdit eden gizli göç akımlarını durdurmak için de; -kendi yerel egemenlerinin silah alımları yüzünden- gerekli yatırımlardan yoksun kalmış, yoksul halk yığınlarını; kendi doğal bölgelerinde refaha kavuşturma zorunluğu vardır.

Böylesi bir değişimin de öncülüğünü, 5-10 yıla kadar yine ABD üstlenecektir.

Ve "yazarlık"la "telif hakları" da; yerel politikacıların "ihsan-ı şahane"si dışında, evrensel ölçülere bağlanacaktır.

Ne yazık ki, 21. Yüzyıl'ın ilk çeyreği, "telif hakkı" bilincinden de yoksun ülkeler için, bir hayli sıkıntılı geçeceğe benzer.

Yine de enseyi karartmayın...

www.superbahis.com


www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır