kapat
04.10.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.ekdilamerica.com
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
ABDURRAHMAN YILDIRIM(yildirim@sabah.com.tr )

Parada savunma dönemi

Dün açıklanan eylül ayı rakamları, enflasyonda ağustos ayında başlayan yükselmenin devam edip etmeyeceğini ve devam ederse sonbahar ve kış aylarında seyredeceği koridoru göstermesi bakımından önemliydi. Maalesef korkulan oldu. Oranlar piyasaların beklediğinin üzerinde çıktı. Hem faiz hem de döviz fiyatlarına bir ölçüde yansımış olan yüksek enflasyonun bu etkisinin sürmesi beklenebilir.

Enflasyonun yükseleceğinin işareti çekirdek enflasyon olan özel imalat sanayi fiyatlarının ağustosta yüzde 4.8'e fırlamasıyla verildı. Nitekim eylül ayında da çekirdek enflasyon yükselişini sürdürdü ve yüzde 5.4'e çıktı. Hem çekirdek enflasyondaki artış hem de tüketici fiyatlarının öne geçmesi, Sonbahar'la birlikte talepte mevsimsel olarak canlanma başladığının ve bunun karşısında sanayicilerin kurdan ve faizden kaynaklanan maliyet artışlarını fiyatlara yansıtma yoluna gittiklerinin bir göstergesi. 11 Eylül sonrasında talepteki canlanmanın yeniden durduğu dikkate alınırsa enflasyonda sonbahar aylarındaki tırmanmanın ılımlı olacağı, TEFE'nin yıl sonunda yüzde 80'e, TÜFE'nin de yüzde 70'e dayanacağı tahmin edilebilir.

* Korunma stratejisi- Yılın ilk dokuz ayında tüketici fiyatlarında meydana gelen yüzde 47.7 artış yatırım araçlarının reel getirilerini bir hayli budadı. Yandaki grafikten de izlenebileceği gibi, devalüasyona dayalı yatırım araçları kazandırırken, kısa vadeli faiz oranları durumu ancak kurtardı. Yerli para cinsinden yapılan orta ve uzun vadeli yatırımlar ise zarar ettirdi. Altının en yüksek primi sağlamasında ise 11 Eylül sonrası bu değerli madenin fiyatının uluslararası piyasalarda artışı ve ithal edilme özelliğinden dolayı devalüasyon farkı etkili oldu. Geçmiş 6 yılda zarar ettiren döviz yatırımlarının yüksek getirisi dışında bu yıl gerçek getiri sağlayan yatırım aracının pek olmayışı korunma amaçlı bir stratejiyi gündeme getiriyor.

* Büyüme gerekliliği- Üstelik 2001'de yaşadığımız iç krizin etkisiyle 12 milyar dolar banka sistemi dışına çıktı, bir kısmı yurtdışına bir kısmı da yastık altına gitti. Şimdi iç krize bir dünya krizi eklendi. Uluslararası sermaye gelişmiş ülkelere dönüyor ve güvenli liman arıyor. Yurtdışına çıkan parada da güven arayışı etkili olabilir. Bu güven arayışı bundan sonra da önemini koruyacak gibi. Kazanç ise ikinci planda kalacak.

Çünkü faizlerin düşürülme gereği var. Eğer reel faizler yüksek olursa bu kez iç borçların nasıl sürdürülebileceği gündeme geliyor. Hazine yüksek faiz veremedikten sonra bankalar da mevduata yüksek faiz veremiyorlar. Bono faizlerinin düşüklüğü B tipi yatırım fonlarının getirilerini de olumsuz etkiliyor.

Ekonominin daralmaya devam etmesi ve şirketlerin zararları borsanın canlanmasını önlüyor. Canlanma ve şirketlerin kara geçmesi ertelendikçe borsanın genel performans artışı da erteleniyor.

Kısaca milli gelir bu yıl yüzde 10'a yakın küçülmeyle yaklaşık 60 milyar dolar azalacak. Bu azalma üretici kesimleri zarara uğrattığı gibi tasarrufçu kesimleri de vuruyor. Dünya krizi, bir süre daha mali kesimde getirisizliği ve ekonomide daralmayı beraberinde getiriyor.

* Sonuç-"Yerini bilmeyen, şalvarını tez eskitir" Türk Atasözü

www.superbahis.com


www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır