kapat
27.09.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.ekdilamerica.com
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
ALİ BAYRAMOĞLU(abayramoglu@sabah.com.tr )

Siyasi deklarasyon

Dün çeşitli partilerden çeşitli milletvekillerinin imzaladığı, mevcut siyasi yapıya itiraz eden "siyasi bir bildiri" basına sızmış ve doğal olarak bazı liderleri ürkütmüş.

Taslağını Işın Çelebi'nin hazırladığı, ANAP ve DSP'den bazı milletvekilleriyle birlikte son şeklini verdiği bu bildiriyi ve öyküsünü kıyısından köşesinden biliyorum.

Bildirinin arkasındaki hazırlık ve mantık bir küskünler ya da dışarıda kalmışlar hareketini ifade etmekten uzaktır. Bir basın toplantısıyla açıklanması beklenen, sızmasıyla "erken doğum yapmış çocuğu" andıran bu "deklarasyon"u şöyle tarif etmek gerçeğe daha uygun olur:

"Müdahalelerle dışarıdan daraltılmış", "yolsuzluklarla içeriden kirletilmiş", "lider ve parti hegemonyasıyla donuklaştırılmış" siyaset mekanizmasının "kıstırılmışlığı"na bazı milletvekillerinin "itiraz"ı...

Deklarasyondaki şu cümleyi önemsemeli: "Mevcut tablo milletvekillerinin kendilerine rağmen itibarsızlaştırılmalarına yol açmıştır. Bu gidişe itiraz etmemenin de bir sorumluluğu olduğu gayet açıktır..."

Bir kere; siyasetin içinden münferit olmayan, daha doğrusu kolektif özellikler taşıyan, üstelik herhangi bir partinin içindeki muhalefet çıkışı olmanın ötesine geçen bu duruşun "cesur ve dürüst" bir duruş olmadığı söylenemez...

Daha da öte, bildirinin arkasında duracak isimlerden bağımsız olarak, bu deklarasyonun meşruiyeti ve anlamı görmezden gelinemez...

Siyasetin iyice tıkandığı; liderin partileri üzerinde hegemonya kurdukları; ekonomik istikrar ve demokratik atılımlar açısından "temsil kabiliyeti olan siyaset"e ihtiyaç duyulduğu şu günlerde, bu deklarasyon, "sızan bir metnin ötesine geçip gerçek bir bildiri" halini alırsa, AK Parti'den sonra atılan en siyasi adım olacaktır.

Peki, bunun siyasi bir karşılığı olacak mıdır? Buradan süreklilik taşıyan bir hareket doğacak mıdır? Basına sızma sonrası hazırlayanlar, bildirinin arkasında duracaklar mıdır? Ya da hepsinden önemlisi, tarif ettikleri siyaseti taşıyabilirler mi?

Bu soruların yanıtlarını bilmiyorum...

Özellikle önayak olanların bildirinin arkasında durmamaları halinde, yukarıda söylenenlerin hiçbir anlam ifade etmeyeceği ortada...

Ancak tersi halde, bu deklarasyon kendi başına bir siyasi gücü tanımlayabilir. Yani "itiraz", "örgütlenme"ye dönüşebilir ve çok parti kaynaklı bir "siyasi oluşum", yeni bir "siyasi kimlik" TBMM içinde doğabilir.

Tabii ortada bir de, Türkiye'nin yeni bir siyasi oluşuma ihtiyacı olup olmadığı sorusu var. Bu soruya elbette farklı yanıtlar verilebilir. Ancak ülkenin toplumsal siyasete olan ihtiyacı tartışılmaz. Bu ihtiyaç ise "temsil mekanizması"ndan ayrıştırılamaz.

Şüphe yok; "sivil alan"da başlayarak "siyasi alan"a tercüme edilecek yeni bir hareketlilik bugünün koşullarında ideal olandır.

Ama ülkede ne böyle bir zemin var, ne de böyle aktörler var. İş dünyası elini taşın altına sokmaktan korkma, eleştirdiği siyasetten medet umma alışkanlığını bırakamıyor, toplumsal kimlik ve kesimler ise iyice marjinalize edilmiş durumda...

Bu durumda ve koşullarda mevcut siyasi partilerin içinden "toplumla bağı olan siyaset" konusunda benzer talep, düşünce ve itirazlara sahip kişilerin "kolektif bir siyasi bilinç", "kolektif bir eylem" zemini oluşturmaları gerek güç olma gerekse siyasete hareket katmaları bakımından önemlidir, önemsenmelidir...

www.superbahis.com


www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır