YAVUZ DONAT
|
  
Gemide İsyan
Bunun böyle olacağı belliydi... Zira... Buharı zamanında dışarı atılmayan düdüklü tencere patlar... Kaptanı olmayan gemi ya su alır ya da bir yere çarpar.
Bu bir "doğa yasasıdır."
Dün sabah Eyüp Aşık'la birlikteydik.
Sorduk:
- Beraber yürüdünüz siz bu yollarda... Beraber ıslandınız yağan yağmurda... Şimdi ne oldu da... "Gözünüzü açtığınız" yuvadan ayrılıyorsunuz?
Aşık "isyan ediyorum" dedi.
- Neye isyan?
- Ülkem iyiye gitmiyor... Demokrasi iyiye gitmiyor... Hükümet iyiye gitmiyor... Partim iyiye gitmiyor... Halkın durumu iyiye gitmiyor... Hiçbir şey iyiye gitmiyor... Ben buna isyan ediyorum.
Söz bİttİ
ANAP'ın, TBMM Grup toplantısı "salı günü" yapılacaktı.
"Ertelendi."
Ertelenmeseydi, Eyüp Aşık "Salı günü, Grup'ta konuşarak istifasını açıklayacaktı."
Şimdi "ilk Grup toplantısını bekliyor.
Bir ara "iyi düşündünüz mü" diyecek olduk.
Aşık'ın yanıtı:
- Yavuz Bey artık insanlara söyleyecek söz bulamıyorum... Artık dayanamıyorum.
Neden?
Siyasetin "yazılı olmayan yasaları" vardır.
Örneğin...
Büyük parti eğer "doğum" yaparsa...
Ortaya "yeni bir parti" çıkarsa...
Bu parti "uzun süre gitmez... Kapanır."
Bir başka örnek...
Partisini bırakanın siyasi hayatı -genelde- pek uzun sürmez.
Bunca yılın Eyüp Aşık'ı bu "yazısız yasaları" bilmez olur mu?
Bildiğine göre...
"Neden" istifa?
İşte Eyüp Aşık'ın tepkisi:
Başkaldırı
Çok genç yaşta... Çocuk denecek yaşta, ANAP'ın il başkanı oldum.
Üç ay sonra ise...
Milletvekili idim.
1983'ten beri Meclis'teyim.
Parti yöneticiliği derseniz, yaptım.
Bakanlık derseniz, yaptım.
Mesut Bey'le problemim yok.
Partimle sorunum yok.
Kimseye kırgınlığım, sitemim yok.
Hayatımın altın yıllarını verdiğim partiden kopmak, benim için anamdan, babamdan, evladımdan ayrılmak gibi bir şey.
Ama artık dayanamıyorum.
Türkiye artık hiç, ama hiç yönetilmiyor.
Buna tavır koyuyorum.
Başkaldırıyorum.
Dündan bugüne
Eyüp Aşık'la Ankara içinde biraz dolaştık.
Onun kullandığı otomobille.
Sokaklar "cıvıl cıvıldı."
Öğrenciler... Kadınlar... Erkekler... İşine gidenler... Alışveriş edenler...
Aşık bir ara dedi ki:
- Bir zamanlar bu alışveriş merkezleri yoktu... Elektrik sık sık kesiliyordu... Türkiye'ye gelen turist sayılıydı... Altyapı yetersizdi... Ama o şartlarda bile Türkiye, mucizeler yarattı... Şimdi ise... Her şey var... Olmayan tek şey ise yönetim.
Soru
Yavuz Bey.
Size bir şey soracağım.
Bir milletvekili, hükümet partisinden ayrılır mı?
Bunun bir izahı olmalı.
İzahı şu.
Günde en az yirmi kişi " sen hâlâ orada ne duruyorsun?.. Maaş için mi?.. Yoksa başka çıkarın mı var?.. Korkuyor musun" diye soruyor.
"Çok önemli"
- Sayın Aşık... Bütün bunları... Eleştirilerinizi... Mesut Bey'e söylemediniz mi?
- Defalarca söyledim... Kongrede söyledim... Yetkili kurullarda söyledim... Mesut Bey'e, ocak ayında, çok önemli bir şey söyledim.
- Ne söylediniz?
- Dedim ki... Sayın Genel Başkanım... Bu yılın sonuna kadar, bu millet, eğer Bakan dövmezse... Milletvekili dövmezse... Ben bu siyaseti hiç bilmiyorum demektir.
Çare
Eyüp Bey'in otomobiliyle dolaşırken...
Meclis'in... Başbakanlığın yakınından da geçtik.
Başbakanlığın bulunduğu sokak "parmaklıklarla kapatılmıştı."
Sonra...
"Bir yere" oturduk.
Sohbete devam ettik.
Aşık:
- Yavuz Bey... Çare bu mu?.. Çare "halk, Başbakanlık önünde kendisini yakmasın diye, sokağı demir parmaklıkla kapatmak mı?.. Yoksa çare, Başbakan'ın, halkın arasına girmesi mi?.. Yarın her milletvekiline iki koruma vermek mi çare?.. Yoksa yarın, bütün Bakanlıkların etrafına demir parmaklık örmek mi çare?
İki kriz
Eyüp Aşık gibi düşünenlerin az olmadığını "Eyüp Bey'e gelen telefonlardan" anlamak mümkün.
Arayanlar da "en az Aşık kadar tepkili."
Aşık kadar "isyankâr."
Eyüp Bey:
- Yavuz Bey, isyanım şuna... Kasım krizinin de, Şubat krizinin de sebebi, Türkiye'yi taşıyamayan bu hükümet... Bu imkânları, bu potansiyeli olan bir Türkiye vallahi de, billahi de krize girmez... Bütün bu olumsuzlukların, makul bir sebebi yok.
Tek madde
Aşık, daha sonra "bana müsaade" dedi:
- Meclis'e gideceğim... Anayasa görüşmelerine.
Dedik ki:
- İyi oluyor... 37 madde değişiyor.
Aşık "aslında Anayasa'ya tek bir madde eklesek, Türkiye'nin sorunu çözülür" dedi.
Ve o "tek maddeyi" söyledi:
- Başbakan, halk tarafından seçilir.
Kuru İnat
Allah sağlık versin, Osman Bölükbaşı'dan dinlediğimiz bir söz var:
"Zengini hayırsız evlat, memuru süslü avrat, siyasetçiyi de kuru inat batırır."
"Bu iş" artık gitmiyor.
Bunu "sağır sultan bile" biliyor.
Daha fazla "inada" gerek yok.
İnat, ülkeye de büyük zarar veriyor, inat edene de.
|