kapat
27.09.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.ekdilamerica.com
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

Bir teröristin iki ayrı hayatı


Dünyayı sarsan terör eyleminin en önemli piyonu olan Muhammed Atta'nın babası, düzenlediği basın toplantısında oğlunun başarılarla dolu hayatını anlattı. Babası da oğlunun terörist olduğuna inanamıyordu
Güleryüzlü, sakin, çalışkan ve harika bir çocuktu... Bu sözler geçtiğimiz pazartesi Kahire'deki büyük bir otele gazetecileri toplayarak basın toplantısı yapan; beyaz saçları, gözlüğü ve konuşma tarzıyla tam bir entelektüel profil çizen tanınmış avukat Muhammed El-Emir Atta'ya ait. 11 Eylül 2001 sabahı, New York'taki World Trade Center'ın kulelerini vuran ilk uçaktaki kamikaze Muhammed Atta'nın babasına.

Baba Atta, gazetecilere farklı bir Muhammed anlattı. 1 Eylül 1968'de doğan ve çocukluğunu Kahire'de geçiren 33 yaşındaki oğlu Muhammed El-Emir Sayed Awad Atta'nın örnek bir çocuk olduğunu belirten babası, "Mükemmel bir öğrenciydi. Tatil günlerinde bile bilimsel yayınlar ve romanlar okurdu. Oyuncak silahlarla oynamaz, savaş oyunlarından nefret ederdi. En büyük zevki benimle satranç oynamaktı" sözleriyle oğlunun terörist olmadığını anlattı.

Kahire Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nde örnek öğrenci Muhammed, aynı anda şehirdeki Amerikan Üniversitesi'nde İngilizce, Goethe Enstitüsü'nde de Almanca öğrenmeye başladı. Muhammed, 1992'de Hamburg'a giderek şehircilik okumaya başladı. Üniversite profesörlerinden Dittmar Machule, Atta'yı çok ciddi ve zeki bir öğrenci olarak hatırladığını ifade ediyor. O dönemde genç yaşına rağmen çok ciddi bulduğu Atta'nın arada bir de olsa gülümsediğine şahit olduğunu belirten hocası, eski öğrencisinin köktendinciliğinin daha sonradan ortaya çıktığına kesinlikle emin olduğunu kaydediyor.

Atta, 1992'de Plankontor adlı desinatör şirketinde haftada 19 saat ve ayda 1.700 mark ücretle işe başladı. Kısa sürede kendini iş arkadaşlarına sevdirdi. Şehir planlarını başarıyla çizen Atta'nın çok değerli ve temiz projelere imza attığını belirten iş arkadaşları, iş yerinde dindarlığını açıkça ortaya koyan ancak politik konularda oldukça ketum olan Atta'nın, namaz saatlerinde işi bırakarak namaz kıldığını da anlatıyor.

Atta, 1997'de ortadan kayboldu. 1998'de Hamburg Teknik Üniversitesi'ne döndüğünde çok farklı bir Atta vardı. Sakallı, her açıdan değişmiş ancak diplomasını almakta kararlı bir Muhammed... Kendisine ailevi sorunları yüzünden dindar olduğunu anlatan Atta'ya yardım etmek istediğini söyleyen üniversitenin kadın asistanlarından Christa Wendt, Almanca konusunda tezine yardımcı olduğu Muhammed'in o tarihlerde çok gergin olduğunu belirtiyor. Tezin 3'te ikilik bölümünü düzelttiklerini belirten Wendt, Atta'nın yakınlaşmaktan korktuğu için birlikte çalışmaya son verdiğini ifade ediyor. Atta, 1999'un Ocak ayında tezini savundu. Oldukça iyi notlar alan Atta'yı tebrik etmek için sıraya giren bayan hocanın elini sıkmayı reddetti.

"Namaz kılmadan eğitim yapamam" gerekçesiyle üniversiteden ibadet yeri alan ve burayı üs gibi kullanan Atta, diplomasını aldıktan sonra üniversitenin iş bulmayan öğrencilere tanıdığı üniversiteye hayali kayıt hakkından yararlandı.

Alman polisi Atta'nın Marwan al-Shehhi ve Ziad Samir Jarrah ile 1999 yılından itibaren saldırı planları hazırladıklarını ifade ediyor. 1999'da Shehhi, Jarrah ve Atta üçlüsü aynı anda polise başvurarak pasaportlarını çaldırdıklarını söylüyorlar. O dönemde hiç şüpheye kapılmadan yeni pasaport hazırlayan Almanlar, üçlünün gittikleri ülkelerin izlerini ortadan kaybettirmek için pasaportlarını yırtıklarını şimdi anlıyor. 2000 yılında izlendiğinden habersiz, arkadaşı Marwan al-Shehhi ile Berlin'in ABD Başkonsolosluğu'na başvuran Atta, pilotluk eğitimi almak için ABD'ye gitmek istediğini belirtti. Vizeleri cebine koyan iki pilot adayı, Florida'nın Venice kentine gitti ve kasım ayında eğitimlerini tamamladı.

Atta 7 Eylül'de Atta Florida'da görüldü. Shuchum's adlı barın patronu FBI'a, Atta'nın çok içki içtiğini ve hesap yüzünden kavga ettiğini anlattı. Bu iddialar, Atta'yı bir alkol damlasını reddeden dindar bir kişi olarak tanıyanları şoke ederken, baba Atta bu anlatımların oğlu ile ilgili komplonun kanıtı olduğunu kaydediyor. Oğlunun kaçırılarak ortadan kaldırıldığını belirten baba Atta, adres olarak da İsrail gizli servisi MOSSAD'ı gösteriyor.

Baba Atta'nın Mossad'ın ABD'ye düzenlenen saldırıların gerçek planlayıcısı olduğu yönündeki tezi Mısır kamuoyu tarafından da kabul ediliyor.

Kazım AKAR

www.superbahis.com
www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır