kapat
26.09.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.ekdilamerica.com
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
HULKİ CEVİZOĞLU

Paranoya

Paranoyaklık her meslekte görülen bir hastalık. Politikada, işdünyasında, güvenlik sektöründe, medyada, v.s.

Paranoya aynı zamanda "kitlelere" de bulaşan bir hastalık. Yani, toplumlar da güç odakları tarafından paranoit yapılabiliyor.

Kendi mesleğimizden kaynaklanan paranoit duruma en son örnek, ABD'nin Afganistan'a karşı savaş durumuna geçmesi olayı.

Belki "haber kaynaklarının" hastalıklı olması nedeniyle, medya suçlu değil, yalnızca "hastalık taşıyıcı" bir porter. Buradaki paranoya hastalığından, Afganistan olayındaki yanlış ve eksik haberleri kastediyorum.

Örneğin, bugün Türk kamuoyu zannediyor ki, ABD'nin NATO Anlaşması'nın 5. Maddesini yürürlüğe koydurması nedeniyle Türkiye de NATO ne isterse yapacak. Oysa, "yasal durum" hiç de öyle değil. Yani, buradaki haberler hastalıklı ve bu paranoit unsur topluma bulaştırılıyor.

Geçen haftaki Ceviz Kabuğu programına katılan Türkiye'nin NATO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Onur Öymen, gerçeği açıkladı: "NATO'nun bu kararı 'şartlı' bir karardır. Evet 5. Madde onaylanmıştır ama, burada ABD'nin kendisine yapılan saldırının 'sınırları dışından' yapıldığını ispat şartı vardır. Yani, New York'taki intihar saldırısının ülke sınırları dışından yapıldığı kanıtlanırsa, bu madde yürürlüğe girecek."

Eyvah, eyvah.. Biz de "yetkililerimizin" yani "bizi yönetenlerin" verdiği bilgilere dayanarak, neredeyse "savaş durumuna" girdiğimizi zannediyorduk. Hastalığı görüyor musunuz?

İkinci önemli bir konuyu da yine, Ceviz Kabuğu'nda Em. Org. Çevik Bir açıkladı. Eski Genelkurmay 2. Başkanı ve Türkiye sınırları dışında (Somali'de) savaşmış bir asker olarak Org. Bir'in sözleri de çok önemliydi: "Afganistan, NATO sorumluluk alanı dışındaki bir bölgedir. Bu nedenle, NATO ülkelerinin orada bir operasyon yapabilmesi için, mutlaka Birleşmiş Milletler'in (Güvenlik Konseyi'nin) kararı gerekmektedir."

Görüyor musunuz gerçekleri? "Magazinlerden" fırsat kalıp, bu ülkenin "düşünen" ve "deneyimli" insanlarının açıklamalarına kulak verilebilirse, ne vahim hastalıklara yakalandığımız ortaya çıkıyor...

Bugünlerde yine medyada, "Türkiye'nin NATO'nun Afganistan'a harekâtının merkezi olacağı" bilgileri yer alıyor. Sayın Öymen ve Bir'in açıklamalarına göre böyle bir şey -şimdilik- mümkün değil. Daha doğrusu "yasal görünmüyor."

Ayrıca, bir "savaş durumu" için T.C. Anayası'nın 92. Maddesi geçerli. Bir başka deyişle, "savaş hali ilanı ve silahlı kuvvet kullanılması için" TBMM'nin izin vermesi gerekiyor !.. Bu gerçeğin halka açıklanmamış olması da "politik paranoyanın" işareti...

***
Bir başka haber de, ABD kaynaklı. Bugün "bir numaralı zanlı" olarak aranan terörist Üsame Bin Ladin'in "ABD'deki para ve mal varlığına" el konmuş !

Vay,vay vay !... Demek ki, yılların teröristinin ABD bankalarında parası ve terör yaptığı iddia edilen ülkede mal varlığı varmış ve ABD buna ses çıkarmamış. Akla gelen soru, peki ona ortak mıymış da ses çıkarmamış?

Bu sorunun yanıtını ben bilmiyorum. Dünkü gazeteler ve internet haberleri şöyleydi: "Başkan Bush Ladin'lerle iş ortağı imiş !.."

Yani bu bir "ortaklar arasındaki kavga" mı?.. Eğer öyleyse, Türkiye'nin bu kavgada ne işi var ? Dünyada terörden en çok çeken ülkelerden biri olan Türkiye'nin kimseden çekineceği olmamalı ve yoktur. Öyleyse bu "güdümlü politika" niye, halkı yanlış bilgilendirmek niye?..

Belli bir merkezden pompalanan paranoya virüsleri, sansürü de getiriyor. ABD'deki terörün birkaç fotoğrafından başka bir şey görmedik. Örneğin, düşürüldüğü söylenen 4. Uçak doğru mu, kim düşürdü, teröristlerin içinde olduğu bir uçak mıydı yoksa yanlışlıkla mı vuruldu, ya da böyle bir uçak hiç ortada yok da ABD kamuoyuna moral aşılamak için mi ortaya atıldı, vs.?

***
Em.Org. Çevik Bir'in şu açıklamalarını da bu bilgiler ışığında değerlendirmeli:

"Soğuk Savaş sonrası Türkiye'nin önemi artmıştı. Avrupalı dostlarımız bu önemi göstermemeye çalıştı. Türkiye, kenar ülkesi durumundan cephe ülkesi konumuna gelmişti. Türkiye, bu dönemde barış adası konumuna gelmişti. NATO ile İslam dünyasını birbirine bağlayan, İslam ve Hıristiyanlık arasında dostluk ve işbirliği köprüsü durumuna gelmişti. Bu fırsat bize kullandırılmadı. Artık Türkiye bu konumunu kullanabilir duruma gelmiştir.(...) Türkiye, siyasi ve ekonomik rejimi dolayısıyla bir Batı ülkesi; din bakımından İslam dünyasına ait bir ülke. Bu nedenle Türkiye, 'Batı Dünyası'nı 'İslam Dünyası'na bağlayabilir."

İdeal düşmanın "tek" olması gerektiği Hitler'den bu yana bazı politikacıların uyguladığı bir taktik. Böylece nefretler "tek bir düşman" üzerinde toplanıyor ve birbirine düşman olanlar bile birleşiyor, "yeni düşmana" karşı.

www.superbahis.com


www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır