ABD başkenti ile konuşmayı sürdürüyoruz.. Konuştuklarımız, Beyaz Saray, Kongre, Dışişleri Bakanlığı ve Pentagon'un nabzını tutan insanlar.. Yıllardır bu işi yapıyorlar.. Konuşmalarımızda iş "Türkiye ne yapmalı" sorusunun cevabını aramaya geldi..
Evet, Türkiye için "zor", ama alınması "gereken" kararlar var ortada.. Bu kararların bazılarının ne olduğu ve olabileceği hakkında bazı ipuçlarını Başbakan Ecevit verdi.. Ecevit, spekülasyon gereken sorulara cevap vermemekle de en doğrusunu yaptı..
Şimdi gelelim, Washington'da cevabını aradığımız, cevabını tartıştığımız soruya.. Cevabı o kadar karmaşık bir soru ki bu.. Birden fazla cevabı var..
Birincisi; Türkiye, ABD ile ortak davranacak.. ABD'nin uluslararası terörizmin kökünü kazımak için başlattığı silahlı ve silahsız diplomasiye tam destek verecek..
İkincisi, Türkiye kararlarını alırken, mutlaka kendisinin Avrupa ile olan ilişkilerini de gözden geçirecek.. Bu ilişkilerde sıkıntı yaratan durumlar var.. Türkiye'ye yönelik bazı terör gruplarına hoşgörü ile bakılmasından Türkiye yıllardır rahatsız.. AGSK bir başka sorun.. Ancak bunlar, Türkiye'nin, ABD ile teröre karşı birlikte savaşmasını, bu aşamada engelleyecek konular değil.. Bunların savaşın içinde ve sonunda masaya getirilmesi, belki Ankara için daha akılcı bir politika olabilir.. Diplomatik girişimlerde zamanlamanın ne kadar önemli olduğunu bildiğimiz, başarıda zamanlamanın ne kadar önemli olduğuna defalarca tanık olduğumuz için, sakin olmanın gerektiğini düşünüyoruz..
Üçüncü nokta, Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik şartlar nedeniyle, askeri bir harekâta harcayacak parası hiç yok.. Bunu da, başta bizzat Washington yönetimi olmak üzere, herkes biliyor..
Washington, Türkiye'nin bugüne kadar olan tutumunun, ABD yönetimini rahatlattığını ve sevindirdiğini söylüyor.. Washington-Ankara diyaloğu, Ankara'da aralıksız sürüyor.. Bu noktada bir talihsizlik var.. Türkiye, Washington büyükelçisini değiştirdi.. Ancak yeni büyükelçimiz Faruk Loğoğlu, gelişmeler karşısında Ankara'dan bir türlü ayrılıp yeni görevine gidemiyor.. Yani, şu anda Washington'da büyükelçimiz yok..
Yine Washington, Ankara'nın bugüne kadar yürüttüğü politikayı, "akılcı" olarak niteliyor.. Ankara'nın, gerektiği zaman "gerekeni yapacağından" eminler..
Terörden bu kadar çekmiş bir ülke olan Türkiye'nin, teröre yönelik bir savaşın dışında ve de pasif kalması mümkün değil..
Bu savaşa ABD yanında katılacak ülkeler kadar, katılmayacak veya karşısında yer alacak ülkelerin de hesaplarını yapıyorlar.. Filistinliler, Körfez Savaşı'nda Irak'ın tarafını tutarak yaptıkları büyük hatayı, bu kez tekrarlamak niyetinde değiller gibi görünüyor.. Daha temkinliler.. Bu sayede, onlar da, belki de artık tam anlamı ile kontrol edemediklerini söyledikleri, ancak İsrail'in inanmadığı, kendi içlerindeki terör örgütlerinden kurtulabilirler..
Washington'daki dostlarımızla bunları da konuşurken şunu da arada söylediler; ABD Dışişleri Bakanlığı'nın iki numaralı ismi Armitage'ın çıkacağı Moskova gezisi sırasında, Ankara'yı da ziyaret etme olasılığı çok kuvvetli imiş..
Ankara, ilk kez doğrudan ve bu çok önemli bir isimden, son gelişmeleri, ABD'nin planlarının geldiği aşamayı ve Türkiye'den beklentilerini oldukça ayrıntılı biçimde öğrenecek. Kafasındaki soruları sorabilecek..
Türkiye, bakalım beraberinde getireceği sorunları kadar kazançları da olan bu yeni oluşumdan, kârlı çıkabilmeyi becerecek mi?
Bugüne kadar iyi gittik.. Sonunu da iyi getirmemiz dileğiyle.. Tüm okurlarımıza iyi bir hafta dileriz.. Gelecek günleriniz aydınlık olsun..