Kuran'a el mi basalım?
IMF temsilcisinin "Programın arkasında mısınız" sorusundan bunalan bir bakan çareyi gösteriyor: Galiba sizi ve kamuoyunu ikna etmek için üç liderin canlı yayında Kuran'a el basması gerekecek
Türkiye ekonomisinin 2002 yılındaki kaderini belirleyecek pazarlıklar, ABD'deki terör eyleminin gölgesinde ama kıyasıya sürüyor.
Sessiz ve derinden gitmesine özen gösterilen IMF görüşmelerinde, yeni dünya düzeninin Türkiye'ye yansıması kadar, programa ilişkin "güven ve kararlılık" boyutu da tartışılıyor.
IMF Türkiye Masası Şefi Juha Kahkönen, temas ettiği tüm siyasileri, istisnasız aynı soruyla adeta bunaltıyor:
"Programın arkasında mısınız, kararlılığınız devam ediyor mu?"
Aslında IMF'nin rutin hale getirdiği sorular, bu kez ciddi kaygıları da içeriyor. Gelecek yıl bir seçim yapılması olasılığı, hükümetin programın yükünü taşımakta zorlanması riski IMF uzmanlarının kafasını meşgul ediyor. Duraklama dönemine giren dünya ticaretine, terör dalgası ile eklenen yeni maliyet Türkiye'nin de IMF'nin de işini zorlaştırıyor.
İç piyasada giderek artan "genişleyici mali politikalar" talebi ise IMF'yi içinden çıkılmaz noktaya taşıyor. Reel sektördeki tehlike sinyallerini onlar da farkediyorlar ama atılacak adımların, Türkiye deneyiminde programın delinmesine yol açacağını bildiklerinden klasik reçeteden vazgeçmiyorlar:
"Ciddi faiz dışı fazla. Enflasyonda kesin düşüş. Yapısal reformlar. Güven telkin eden politikalar. Sonrasında istikrar, faizlerde düşüş, yabancı sermaye girişi ve ekonomik canlanma."
Ancak IMF'nin uyguladığı kararlılık sınavından henüz geçilmiş değil. Öyle ki Kahkönen, bilinen soruları yinelediğinde, bu kez gerçekten çarpıcı yanıtlar alıyor. Bir bakan:
"Elimiz taşın altında. Artık programdan dönme lüksümüz yok. Tabii ki programın arkasındayız. Kararlılığımız sürüyor. Bunları söylüyoruz ama yeterli olmadığını anlıyoruz. Gerek yerli gerekse yabancı kamuoyunun ikna edilmesi için galiba tek çare kalıyor: Üç liderin canlı yayına çıkıp, Kuran'a el basıp, programa olan bağlılıklarını bildirmesi!"
Bu arada, ABD'nin uluslararası terörizme global çaplı savaş ilan etmesi, NATO'nun bu karara katılması, kriz masasındaki ekonomi kurmaylarına göre; Türkiye açısından 4 kritik konuyu gündeme taşıyor:
"Gelişmiş piyasalarda dolar değer kaybediyor, bizdeki eğilim dünyaya ters seyrediyor. Petrol fiyatlarının artması ödemeler dengesi hesaplarını karıştırıyor.
Komşularımızın hedef olması dış ticaretimizdeki canlanmayı frenliyor. Programdaki mali destek dışında kaynak bulma kapasitemiz giderek daralıyor."
TOBB'dan Derviş'e özel şiir
Bakan Derviş, 2002 yılı hazırlıkları konusunda bilgi vermek üzere geçenlerde TOBB'a gitti. Derviş, mali disiplinden taviz verilmeyeceğini anlattığı sırada, TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Halim Mete, kaleme kağıda sarıldı, başladı şiir yazmaya. Söz sırası kendisine geldiğinde, dörtlükleri birbiri ardına sıraladı:
Geliyor diye sizi bekledik,
Umut verir diye dilek diledik,
Ekonomik gidiş yanlıştır dedik,
Sizce biz nasılız sayın bakanım?
Kur dediniz deniz gibi dalgalı oldu,
Bir yüz demiştiniz çoğaldı bir beş yüz oldu,
Olan insanların cebine oldu,
Kurtuluş var mıdır sayın bakanım?
Hoca gibi sizi dinlerken tad alıyoruz,
Böyle giderse yer altına yol alıyoruz,
Galiba birlikte sınıfta kalıyoruz,
Sınıfı geçmek var mıdır sayın bakanım?
Güven kalmayınca korkaklık başlar,
Bir türlü oturmuyor yerine taşlar,
Umut kalmayınca yolunur saçlar,
Lütfen umut verin sayın bakanım?
BUNLARI BİLİYORMUSUNUZ
*ABD Büyükelçisi Robert Pearson'ın, "Türkiye iyi bir ortak ve müttefik. TL mutlaka değer kazanacak, iyi bir yatırım aracı olduğunda TL'ye atak başlayacak" dediğini,
*Dünya Bankası Direktörü Ajay Chhibber'ın, "Şu anda hem dövize hem de TL'ye güven yok. Çünkü ikisinin de değeri bilinmiyor" görüşünde olduğunu,
*Uzun vadeli TL mevduatı vergi teşvikleri ile cazip hale getirme operasyonunun sonuç vermediğini, Bankalar Birliği verilerine göre vadenin 3 ayın altına indiğini, repodan çözülen tasarrufların dövize gittiğini, biliyormusunuz
Okan MÜDERRİSOĞLU
|