kapat
13.04.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.ekdilamerica.com
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
HAŞMET BABAOĞLU(hbabaoglu@sabah.com.tr )

Senaryolar ve gerçek

Gelin, bu felâkete duyguları tırmalamaya kalkışmadan bakalım!..

Gelin, sloganlar atmadan, yıpranmış siyasi kamplaşmaları fırsat bu fırsat diye haklı çıkarmaya çalışmadan, serinkanlılıkla analiz edelim "kıyamet" gününü!..

O zaman... Bunu yapmaya çalıştığımız ilk anda bile şunu göreceğiz: İkiz kulelerle birlikte sadece New York şehri ve ABD'nin güvenlik anlayışı yıkılmadı...

Terör sadece ABD'yi kalbinden vurmakla kalmadı...

Göreceğiz ki, çok güvenilen ve stratejik önemdeki kimi kavramlar da yıkıldı!

Bu müthiş saldırı devletlerin ve medyanın yıllardır güvenle kullandığı kimi kavram ve inançlara da ağır bir darbe vurdu.

New York'un dehşet görüntüsü, Hollywood'un dehşet filmlerini andırıyor...

Bu doğru!

Fakat sadece görüntüde doğru! Olup biten çok farklı...

Herkesin dilinde bir "ileri teknoloji" lafıdır gidiyor.

Önce şunu anlamalıyız: Basit bilgisayar haberleşmeleri ve simülasyon uygulamalarına (uçuş ve imha egzersizlerine) ileri teknoloji demek artık bu işi bilenler için biraz komik kaçıyor.

Üstelik yüksek teknolojiye kafayı takmış olunmasının bu felâketin yaşanmasında büyük payı var: Çünkü istihbarat örgütleri de dahil, herkes Bond çantaları içinde taşınan minik nükleer bombaların veya tonlarca konvansiyonel patlayıcının güvenlik ağlarından geçip geçemeyeceğini tartışırken, yakıt depoları ağzına kadar dolu Boeing'leri kaçırmak müthiş bir yıkıma yol açmaya yetti...

İşte bu yüzden sürekli teknoloji kavramı üzerinde durmak yerine yeniden "İNSAN"a bakmak gerekiyor: İsyan eden, yıkım için örgütlenen, ölümüne inanan ve kendini feda eden insana...

Şimdi ABD yüksek teknolojisini kullanarak terörün faturasını kimilerine, hatta kimi devletlere çıkarabilir. Uzak ülkelerde müthiş silahlarını ve gelişmiş istihbaratını kullanarak operasyonlar yapabilir. Bu ayrı!

Ancak ABD'yi içerde vuran, "insan gücü ve zihni"dir.

Dokunulmaz görülen Pentagon'u tahrip eden şey, ne biyolojik bomba, ne kimyasal sızıntı ne de nükleer bir operasyondur; üzerine düşürülen bir yolcu uçağıdır...

Eğer bu gerçeği kavrarsak, dünyanın bundan böyle nasıl ve nereye doğru değişeceğini de daha iyi anlarız...

Eski senaryo ve kavramların elleri kolları nasıl bağladığına iyi bir örnek de, saldırının dış kaynakları ve Amerikan istihbaratının çuvallaması konusudur.

İstihbarat, hakkında istihbarat toplanması önemli ve gerekli olan şeyleri varsayar!..

Böyle bir durumda CIA çuvallasa, FBI yakalar; bilgi onların elinden kaçsa müttefik istihbarat örgütlerinin kanal ve ağlarına yakalanır.

Yorumcuların bu noktada göz ardı ettikleri bir gerçek var; o da haklarında istihbarat çalışması yapılmayanların eylem yaptıkları gerçeğidir!..

Bu olay dünyayı değiştirecekse, ne yazık ki, bu açıdan da değiştirecek. Belki de, ABD yeni bir güvenlik stratejisi geliştirecek ve tek tek her kişiye potansiyel terörist olarak bakılacak.

Sonuç olarak... Hiçbir kolaycı çözüm ve bulguya aldanılmamalı!

Dünya artık eski dünya değil, ama yeni dünyanın nasıl olacağını eski senaryolarla anlayamayacağız.

ALTYAZI
Tyler: Herkes görev başında. Finanskapitalin gökdelenleri birer birer çökecek. Neden bir televizyon bulup karşısına geçmiyorsun?

Jack: Kontrol bende. Onlara emir veremezsin.

Tyler: Emir vermek gerekmiyor ki... Her şey saat gibi kuruldu.

Jack: Sen şaka mısın, yoksa gerçek misin Allah'ın belası?..

(David Fincher'ın müthiş filmi Fight Club'ın son sahnesinden bir konuşma. Film, çöken New York gökdelenlerinin görüntüsüyle biter.)

İntihar saldırısı
Batı'da siyasal oryantalizmin çizdiği şöyle bir portre var: İntihar saldırısı yapan Müslüman militan...

Yakın tarihteki birçok gerçek olay da bu portrenin çizgilerini kalınlaştırdı. "Ölümüne öldüren militan" deyince Batılıların gözlerinin önüne Hamas, Hizbullah filan gelir, tamam!..

Fakat bize ne oluyor?

Daha geçen gün Taksim'de terörün korkunç yüzünü bize yaşatan kimdi? "Ölümden öte dünyaya inanmayan" biri değil miydi?..

Kimileri için terörün kendi "çağrısı" başlıbaşına bir din haline geliyor.

Bu yüzden teröristin dininin, imanının, siyasetinin olduğunu söylemek sadece siyasal bir değer taşır, insani hiçbir değeri yoktur!

Bugün ABD'de sayısına bereket bulunan uyduruk din ve tarikatlar da çok rahatlıkla toplu intiharlara yönelebilmektedir.

Örnek mi? İşte Halkın Tapınağı, Cennetin Kapısı, Güneş Tapınağı ve Davidian tarikatları...

Çoluk çocuk kendilerini imha edebilen bu tür tarikatların aynı zamanda kıyamet kopsun diye başkalarını da ölüme nasıl rahatça sürükleyebileceklerini anlamak için internet sitelerinde dolaşmak, yeter de artar bile...

Yani, "intihar saldırısı" derken yelpazeyi geniş tutmak gerekiyor.

www.superbahis.com


www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır