Güç ve adalet
Soğuk Savaş dönemi dostlar ve düşmanların oluşturduğu bir dünya idi. Nükleer tehdit korkunçtu ama iki kırmızı telefonla denetleniyordu.
Berlin duvarının yıkılmasını bütün insanlık korkudan uzak özgür yarınların müjdesi olarak kucakladı.
Ama 11 Eylül 2001 tarihi, bu vaadin gerçekleşmesi önünde şimdi daha tehlikeli, çünkü kontrolü neredeyse olanaksız bir düşmanın dikildiği gerçeğini ortaya çıkardı.
Bayrağı, üniforması olmayan, hatta elinde kitlesel imha silâhı bulunmayan görünmez düşman, bir kaç intihar pilotu ile Amerika'yı hem de kendi uçakları ile kalbinden vurdu.
Artık hiçbir devlet, hiçbir başkent güvence altında değildir.
Çünkü 21. Yüzyıl savaşlarına hazır sanılan bir ekonomi ve teknoloji devi, kendi halkını evinde koruyamamıştır.
Hür dünya bundan sonra güvenliğini ister istemez uluslararası terörizme göre yapılandıracağı bir döneme girecektir.
Uyandıran darbe
Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra işi bittiği söylenen NATO'yu ayakta tutan sebep uluslararası terör oldu.
Dünya barışının terör örgütleri tarafından tehdit edileceği öngürülmüştü.
Ama hiç kimsenin hayal gücü, bu kadar mükemmel bir organizasyon ile Amerika'nın teknolojiye ve müthiş haber alma olanaklarına dayalı güvenlik kalkanını birilerinin aşıp böyle bir kıyamet yaratabileceğini tahmin etmeye yetmedi.
Global güvenliğin terörü eksen alan bir anlayışla yapılandırılması kanaati zaten yerleşiyordu. Saldırı, bu gerekliliği şimdi hükümetleri de aşarak uluslara mal etmiştir.
Uluslararası terörizmin başlattığı Üçüncü Dünya Savaşı, dünyada terörizmle mücadelenin derinliğini ve genişliğini arttıracaktır.
Terör daha net tarif edilecek, bizim bu alanda uğradığımız haksızlık azalacaktır.
Vatan sınırlarını iyi korumanın ulusal güvenlik için yeterli olmadığına dayanan Amerikan tecrübesi her ülkeye ders olacak, terörü barındığı yerde yok etme stratejisi, uluslararası bir tercih olacaktır.
Öfke yerine akıl..
Şüpheler Usame bin Ladin üstünde yoğunlaştıkça intikam duyguları Arap uluslarını hedef tahtasına koyuyor.
Amerika herhalde gücünü adaletsiz şekilde kullanmasına sebep olacak bir intikamcılığın yanlışına düşmemelidir.
Çünkü öyle bir haksızlık, mağdur edeceği ulusları, terörün saflarına kazandırmak felâketini doğurur.
Ve Türkiye de, İslâm dünyasının terörizmden çok çekmiş, terörizmle mücadelenin inançlı bir ülkesi olarak, bundan büyük zarar görebilir.
Uluslararası terörün bu çılgınca cüreti, insan hakları ve özgürlükler alanında heyecan verici bir gelişme çizgisine giren uygarlığa bir meydan okumaydı.
Uygarlığı yaratan akıl, insanlığın özgürlük ve refah umutlarını, intikamcı bir öfkenin körlüğüne kurban etmeyecektir umarız.
Adaletsizlik duygusunu derinleştiren yanlışlar, bu belâyı yok etmez, besler çünkü!
|
Magazin
