Volkan Yıldız. 25 yaşında pırıl pırıl bir insandı. İç mimardı. Ancak annesi, tek erkek evladının gözünün önünden ayrılmasını istemedi. Modacı Mediha Yıldız, Volkan'ı da konfeksiyon işine yönlendirdi. Azure Collection, büyük umutlarla Eylül 2000'de açıldı. İşler öylesine iyi gidiyordu ki, Kasım 2000 krizi sadece sendelemelerine yolaçtı. Ancak, malını satabiliyor, çekini tahsil edebiliyor, borcunu ödeyebiliyordu. Ta ki tarihler 21 Şubat 2001'i gösterinceye kadar. Volkan, çekle sattığı mallarının karşılığını alamayınca hayli sıkıntıya düştü. O, alacaklı olduğu insanları kendisi gibi sanmıştı.
Aslında, sonun başlangıcı geçen ay İzmir'de başladı. 12 milyar lira alacak için İzmir'deki mağazanın kapısını çaldı. Bir süre oyaladılar kendisini. Daha sonra gittiğinde mağazanın içinin bomboş gördü. Adeta şok oldu. Başka alacaklılarla karşılaştı orada. Eli boş, umutsuz Ankara'ya döndü. Kanser tedavisi gören annesinin de işleri bozulmuştu. Ameliyat giderleri, işin sahipsizliği, ödemeleri yığdıkça yığdı.
Volkan, artık çaresiz biçimde, "Benim hayatımın önemi kalmadı" demeye başlamıştı bile. İşte tam bu sırada İstanbul'dan gelen bir telefonla umutlandı. "Gel. Alacağını çözdük" diyordu telefonun ucundaki ses. Soluğu İstanbul'da aldı. 16 Ağustos akşamı annesi ve babasını aradı. "İşleri hallettim" dedi. Sonra umutsuz bir telefon çaldı.
"Hayır. Bitiremedim." O gece saat 21.30'da Ankara'daki çiçekçisine telefon açtı. Evlenmek istediği kız arkadaşına, her zaman olduğu gibi bir kırmızı gül siparişi daha verdi. Sonra kağıt kaleme sarıldı. Tanıdık, herkese notlar yazmaya başladı. "Yaptığımın korkaklık olduğunu biliyorum ama bu yükü daha fazla taşıyamayacağım. İlk yarıyı 1-0 kaybettim ama bunun rövanşı da var" diyordu. 17 Ağustos sabahı, ailesi 1999'dakinden daha şiddetli bir depremle sarsıldı. Saat 04.55'ti, Volkan Boğaz Köprüsü'nün korkuluklarında ölümle-yaşam arasında pazarlık yapıyordu.
Köprüye attığı cüzdanından çıkan not, ekonomik krizin geldiği noktayı gözler önüne seriyordu. Çünkü Volkan'ın son satırları Hükümet'e idi. Ülkeyi krize sokanlara, ölümü kabullenmiş bir insanın vakurluğu içinde sesleniyordu:
"Lütfen siz de ülkeyi doğru dürüst yönetin. Eski esnaf Volkan Yıldız!!!"
Okan MÜDERRİSOĞLU