  
En önemli adım
Anayasa değişikliği, Türkiye'yi gerçek anlamda ileriye götürecek en önemli adım olarak gündemdedir. Bu değişikliği, Avrupa Birliği üyeliği için zorunluluk değil, Türkiye'nin acil bir ihtiyacı olarak görmek durumundayız.
Meclis'te kurulan Partilerarası Uzlaşma Komisyonu'nun hazırlamış olduğu 37 maddelik "paket" daha da ileriye götürülebilir. Anayasamız biraz daha kısa ve özlü hale getirilebilir.
Anayasa değişikliği gündeme geldiği andan itibaren Ankara kulislerinde yine aynı fısıltılar yayılıyordu: "Asker karşı çıkacaktır...", "Asker ne diyecektir?", "Asker böyle bir paketi kesinlikle geçirtmez..."
Sabah Ankara Temsilcisi Bilal Çetin, "asker"in anayasa değişikliği ile ilgili "resmi" görüşünü dün öğrendi, bugünkü yazısında ayrıntısıyla yazdı. Ve bu "resmi görüş", Ankara'da gerilim dalgaları yaratmak isteyenlerin yaymaya çalıştıklarını hiç doğrulamıyor.
Bu "resmi görüş", temel hak ve özgürlüklerin güvenceye alındığı çağdaş bir anayasaya kesinlikle karşı çıkmamaktadır. Sadece 4 maddelik bir "itiraz" ya da "öneri" getirmektedir. Bu öneriler de özellikle ve doğrudan "laiklik karşıtı faaliyetlerin odağı" durumundaki bir partinin siyasi özgürlükler zırhı arkasına Asker ne diyor...
Bu yaklaşımın temeli, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Refah Partisi'nin kapatılmasına ilişkin davada aldığı karar dolayısıyla uluslararası hukuk alanında da sağlam biçimde oluşmuştur.
Meclis'in 17 Eylül'de görüşmeye başlayacağı değişiklik paketinin ağırlığı, düşünce özgürlüğü önündeki bütün kısıtlamaların kaldırılmasıdır. Silahlı Kuvvetler'in resmi görüşü olarak getirilen dört öneri de doğrudan "eylem"e dönük içeriklidir.
Ankara'da hava bulutlandığı dönemlerde bir "kısım" insan boy gösterir. Bunlar "etraf"a "askerin ne düşündüğünü, ne yapılırsa tepki göstereceğini" anlatmaya ve "uyarma"ya çok meraklıdırlar. Bunların aktardıkları kulaktan kulağa yayılır ve ortada karmakarışık "asker görüşleri" kalır.
Tek seçenek var
Askerin son anayasa değişikliği konusunda, yine böyle bir ortamın yaratılmasına fırsat bırakmadan gerçek görüşünü net ve özlü bir şekilde kamuoyuna aktarması, bu kez yine bir "bulutlu hava" yaratılması imkânını yok etmiş olmaktadır.
Meclis'in bugünkü ve en önemli görevi Türkiye'nin "onuru" olacak gerçek bir anayasayı bütün bulutlardan, önyargılı hesaplardan kaçınarak hazırlamaktır.
Çağdaş bir anayasa, bir toplumun kendine ve bütün kurumlarına güveninin sembolüdür. Bu sembole hiçbir küçük hesap karıştırılamaz.
Türkiye'nin "dünyada hakettiği yeri alması"nın yolu, dünyanın karşısına böyle bir güvenle çıkmaktan geçecektir.
Abartılmış korkularımızı, anlamsız tedirginliklerimizi yirmi yıldır anayasa metninde yaşatıp duruyoruz. Bunları yaşattıkça da kendimize güven noktasından uzaklaştık.
Türkiye, bir yerden dönüp tekrar ana gelişme hattına girecekse, bunun başlangıç noktası da özgürlükçü bir anayasadır.
|
Magazin
