kapat
08.09.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.ekdilamerica.com
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
MURAT BİRSEL(mbirsel@sabah.com.tr )

Dış mihraklar ve dışardaki mihraklar!

Eh Halil Yurtsever, bir sen eksiktin! Halil Yurtsever... Euro'ya geçen Avrupa'nın parasını emanet ettiği bir Türk.

Marklar euro'lar zırhlı arabada, yeni paralar Avrupa çapında bankalara taşınıyor...

Bizimki çıkıyor, o paraları çalıyor.

Markları almış, euro'ları bırakmış o da ayrı ya...

Çıka çıka Avrupa'nın parasını emanet ettiği yüzlerce şoförden Türk olanı çıkıyor, paraları çalıyor.

Tesadüf!

Evet tesadüf...

Olamaz mıydı?

Paraları çalan bir İtalyan, Fransız, Alman olamaz mıydı?

Olabilirdi de olmadı.

Peki sorun nerede?

Neden kafayı takmış bir halim var?

Çünkü savunma yapmak sıkmaya başladı.

Adamlar başlıyor...

- Güneydoğu'da düşük yoğunluklu bir savaşınız yok mu!

"Var ama terör..."

- Peki siz Kıbrıs'ı işgal etmediniz mi?

"Hayır etmedik, oradaki Türk katliamları..."

- Ermenileri kestiniz!

"Ermeniden çok Türk öldü de..."

- Ya hapisanelerinizin hali, Geceyarısı Ekspresi?

"Hapisanelerimizle iftihar etmesek de düzeltme çabaları var..."

- İnsan hakları, demokrasi?

"İşte Avrupa Topluluğu'na girmek için elimizden geleni yapıyoruz..."

- Uyuşturucu ticaretindeki rolünüz, Alman dergilerinde bayrağınızın üzerinde eroin şırıngası resimleri?

"Valla biz transit ülkesiyiz bizde bağımlı yok, siz kendi bağımlılarınıza bakın..."

Bu hengâme içinde bir de Halil Bey çıktı...

Avrupalı'nın euro'ya geçtiği anda, tarihin en büyük euro soygununu yaptı.

- Sizin şoför bizim paraları çalmış!

Buyrun buradan yakın!

Yapamaz mı?

Yapar!

Yapar da...

Tuz biber ekti...

Şimdi buna dış mihrakların işi demek de zor!

Zaten derdimizi anlatamıyoruz

Ayıkla pirincin taşını!i

Türkler konusunda negatif sabit fikirlilerin ekmeğine kaymak sürdüğü için insan sinir oluyor.

***
Bu girizgâhtan sonra gelmek istediğim nokta farklı aslında...

Şimdi bu ve benzeri durumlarda...

"Türk yapmışsa yapmış, bize ne Türkiye bütün Türkler'in tek tek yaptıklarından sorumlu tutulamaz" ki denir...

Son derece de haklı ve mantıklı olur.

Öte yandan dünyadaki imajımızın da pırıl pırıl olduğunu (veya öyle algılandığını) söylemek de saflık olur.

Lakin bizler burnumuzdan kıl aldırmadığımız için kendimize de faydamız yok.

Verelim Sakıp Sabancı'ya (Koç, Eczacıbaşı... Vergisine bak, yatırımına bak, ülkeye kazandırdıklarına bak, bir kriter koy) bir yeşil pasaport...

"Türkiye sizlerle gurur duyuyor" diyelim.

Bu insanlar yürüyen bayrak!

Ahmet Ertegün...

Ver! Kırmızı pasaport ver!

Daha yüksek düzey ilişki olur mu?

Fahri büyükelçin olsun, lafta kalmasın.

Bu insanlar "Türkiye adına çok çırpındım da ne oldu sanki" demesinler.

Kalp cerrahı Mehmet Öz...

Ver! Hemen kırmızı pasaportu ver...

"Mr. Ambassador sizi ameliyat etti, kalbinize biraz da Türkiye sevgisi ekti" deyiversin.

Ne kaybederiz?

Yabancılar, kendi ülkeleriyle Türkiye arasındaki dostluğa katkıda bulunanlara madalya takıyorlar.

Bizim gönül elçilerimiz var...

Pek de parlak olmayan imajımızın içinde pırıl pırıl parlıyorlar, onları benimsemiyoruz.

Sonra...

Açıklama...

Başımız ağrıyınca açıklama hazır:

Dış mihrakların işi.

Tamam da...

Biz de kendi mihraklarımızı kullansak ya!

Ve bari bu kez de...

Yeşil ve kırmızı pasaportları bir de böyle adamlara vererek yapmayı denesek!

www.superbahis.com


www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır