kapat
06.09.2001
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Editör
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
ÇETİN ALTAN(caltan@sabah.com.tr )

II. Abdülhamit'ten bu yana "canbaza bak" taktiği...

Üzeyir Garih cinayetiyle ilgili bir "hazırlık soruşturması"nın neden bu kadar ön plana çıkarıldığını, insan merak ediyor doğrusu...

Ve doğrusu bendeniz merak etmiyorum.

II. Abdülhamit döneminden kalma bir yöntemdir bu...

İşler, gerek ekonomi, gerek iç ve dış politikalarla yaygınlaşan fısıltı dedikoduları açısından, boka sardı mı; II. Abdülhamit de, kitlelerin dikkatini değişik bir konu üstüne çekmeye kalkardı.

Yüz yıl öncesinin ilgi uyandıran değişik konusu, Sarayburnu'ndan Üsküdar'a yapılması düşünülen Boğaz köprüsüydü.

O dönemin gazeteleri ilk sayfadan "Sarayburnu-Üsküdar köprüsü" haberine abanırlardı.

1566'dan yani II. Selim'den bu yana; önce Saray'dan, sonra da Hazine'den geçinen takım; göz boyamaya dönük bir görüntü değişimi dışında, bir türlü kendini değiştiremedi.

Kanıt mı istiyorsunuz, işte kanıt:

1597 yılında, mali işlerden sorumlu Vezir Yemişçi Hasan Paşa, kendisinden geciken kapıkulu ulufesinin verilmesini isteyen Padişah III. Mehmet'e şu yazıyı gönderiyordu:

"... Otuz yıldan ziyadedir ki ortalık bozulmaya yüz tutmuştur. Ne düzen, ne de insaf kalmadığından, bezirgan ve sair halk, hiç bir şey ödememektedir. İşkencesiz kimseden ödünç akçe alınmağa imkan yoktur..." (Osmanlı tarihine ait belgeler ĞTelhisler- Cengiz Orhonlu)

Süleyman Bey de, kendi döneminde "20 cent'e muhtaç olduğumuzu" ilan ediyordu; bugün de yine ekonomik krizler içindeyiz.

Türkiye'nin kendini değiştiremediği, Bilişim Fuarı'nın açılış konuşmasında da ortaya kondu.

Türkiye "matbaa devrimi"ni de ıskalamıştı, "endüstri devrimi"ni de... Hiç değilse "İnternet ve bilgi çağı" devrimini yakalamalıydı...

Yani artık kitlelerin dikkatini başka bir noktaya çekmek için medyada, "Sarayburnu-Üsküdar köprüsü" yerine, bir cinayetin "hazırlık soruşturması" en önemli ilk haber olmamalıydı.

Türkiye'nin 21. Yüzyıl'daki değişim temposunu yakalayabilmesi için, önce saydamlaşmaya başlaması gerekiyor. Bunun için de, sinsi talan ve iri yalanlar alışkanlığı dışında; ekonomik güç yaratan evrensel kalitede kadrolara gerek var.

Bu da ancak global sermayenin, yılda 20 milyar doları aşkın yatırımlar yapmaya başlamasıyla gerçekleşebilir.

Yoksa, sürekli ısınan bir havanda su dövüp durma sürüp gider.. Ve 30 yaşından küçük 40 milyon genç de, değişik nitelikte yeni bir insan çöplüğünün adayı olur.

Bu tür konular, kendi paçasını kurtarma derdindeki Hazine'den geçinmelileri, ne kadar ilgilendirir ki?

Ya siyasetçileri?

Ya medyayı?

Üzülerek verelim yanıtını:

Hemen hemen hiç...

Ta öteden beri "gün, bu gün; saat, bu saat" oportünizmi yaşanır Türkiye'de..

Göz boyama imajlarının arkasındaki bu dermeçatmalığın köküne kadar inmek mi istiyorsunuz?

Önce 1960'lara kadarki dönemde, basını ve telif haklarını alınız büyülteç altına..

Örneğin Ali Naci Karacan, yahut Kazım Şinasi, yahut Halil Lütfü; kendi gazete satışlarından ne kazandı, "resmi ilanlar"dan ne kazandı, başka kaynaklardan ne kazandı?

Falih Rıfkı neyle geçinerek yaşadı, Mahmut Yesari neyle geçinerek yaşadı, Refik Halit neyle geçinerek yaşadı örneğin?

Ortaya öylesine şaşırtıcı bir tablo çıkacaktır ki, "vatan millet" nutukları atarak durumu idare etme geleneğinde olanların bile, şaşkınlıktan ayakları ağzından çıkacaktır...

Bunlar artık benim kuşağımı ilgilendiren konular değil. Ama yine de insanın gönlü elvermiyor yalapşapçılıkla günü geçiştirmeye..

www.superbahis.com


www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır