Ay bir kıkırdaştılar bir kıkırdaştılar. Neymiş, dolmalı sandviç istemişim. Teşvikiye'nin en pahalı sandviççisi ya, burunları ve her bir yerleri çok bir havalarda ya... Dolmalı sandviç çok acayiplerine gitti. O kadar afalladılar ki biber dolmalı sandviçimi yapmayı resmen reddettiler. Bir tanesi, duruma daha hakim olanı, kıkırdaşmaktan fırsat bulanı "hanfendi" dedi, "bakın size salamlı, amerikan salatalı sandviç yapayım, dolmalı ağır olur" dedi.
Bir kere ona amerikan salatası değil rus salatası denir. İkincisi, sana ne! Zeytinyağlı biber dolmasını yerken ekmek yiyor muyuz? Yiyoruz. Eee? Üçüncüsü o zeytinyağlı dolma da senin ürünün değil mi? Ekmek arası değil de tabakta yesem ağır olmayacak mı?
"Israrlıyım" dedim... "Baget ekmeği içine zeytinyağlı biber dolması koymanızda ısrar ediyorum." Sandviççi çocuk hafif bir baş sallamasıyla bir-iki saniye bana baktı, sinirli bir şekilde nefes aldı, sinirli bir şekilde üç biber dolmamı tarttı, dolmaları sinirli bir şekilde yarım ekmeğin içine tıkıştırdı, sinirli bir şekilde "başka bir şey ister misiniz" diye sordu, sinirli bir şekilde paket yaptı ve sinirli bir şekilde dolmalı sandviçimi bana uzattı ve yine hafif bir baş sallamasıyla gözümün içine uzun uzun baktı. Ne afiyet olsun, ne güle güle...
Biber dolmalı sandviç yapmak, sandviççi çocuğun ağrına gitmişti. O hafif baş sallamaları, gözümün içine dik dik bakmaları... Gayet tehditkârdı yani. Bunu da bana yaptırdın ya... Eh kadın...
Bütün gün güldüm durdum. Mevzuyu her önüme gelene anlattım. Dolmalı sandviç hakikaten tuhaf olabilir. Gerçi bana hâlâ tuhaf gelmiyor. Sonuçta ekmek arası bisküvi, ya da elma değil istediğim. Fakat 20 kişi de amma zevksizsin deyince... Fakat burada mesele zevksiz olmak değil. Burada manasız şeylere alınma hadisesi yaşanıyor ki hayrete düşmekten kendimi alamıyorum.