Ulaştırma değil, ulaşım!..
Yeni Ulaştırma Bakanı Oktay Vural, farklı bir politikacı portresi çiziyor. Derviş gibi personeliyle yemek yiyor, bakanlıkta müzik yayını yaptırıyor. 'Ulaştıramayan' bakanlığın adını da değiştirmeyi planlıyor: Ulaşım ve İletişim Bakanlığı
Enis Öksüz'ün bakanlıktan ayrılmasıyla göreve gelen yeni Ulaştırma Bakanı Oktay Vural, 45 yaşında. Siirt doğumlu ama İzmir milletvekili. Gençliği Diyarbakır'da geçmiş... AB'den sorumlu Volkan Vural'ın amca oğlu.
Vural'ın hem tecrübeli bir bürokrat olması, hem de Wharton School of Business'te doktora yapması, "Uluslararası finans çevreleriyle iyi dialog kurmak için tercih edildi" şeklinde yorumlara neden olmuştu...
Bakan olduğunu televizyondan öğrenen Vural, göreve geldiği günden itibaren farklılığını hissettirdi. Örneğin Kemal Derviş gibi personeliyle birlikte yemek yemeyi tercih etti... Yemekhanede personel için porselen tabakların kullanılmasını, masalara beyaz örtüler serilmesini ve müzik yayını yapılmasını sağladı... "Daktilo yerine bilgisayar" diyerek, bakanlık için yeni bilgisayarlar sipariş etti... 900'lü hatları silkeledi, Sürat Treni projesinin ise fos olduğunu açıkladı.
Göreve geldiğinde piyasalar rahat bir nefes almıştı ama Vural için rahatlamak sözkonusu değildi. Çünkü Ulaştırma Bakanlığı, sanki 'ulaştırmamak' için vardı...
Meclis lojmanlarında oturmayı reddeden bakan, Etlik'teki evinde bizi kabul etti... Kapıda ayakkabılarımızı çıkarmamamız, Bakan ve eşi Tuğba Hanım'ın özenli giyimleri de geleneksel modelden farklı olduklarının bir işaretiydi. Evin diğer fertleri Yavuz ve Oğuz, babaları ulaştırma bakanı olduğundan beri "cep telefonu" diye tutturmuşlar. Vural ise taleplerini şimdilik askıya alıyor.
OCAKTAN DEĞİL
* Ülkü ocaklarından gelme bir politikacı değilsiniz. MHP'deki geleneğe ters düşmüyor mu bu?
Ülkü ocaklarından değilim. Ama sürekli olarak arkadaşlarımızla beraber olduk.
* Gençliğinizde milliyetçi miydiniz?
Orta üçüncü sınıftayken bir tartışmaya katılmıştım. Konusu şöyleydi: Toplumun ilerlemesinde kadınlar mı, erkekler mi daha fazla yer alır. Ben kadınları tutmuştum. Çünkü dünyayı insanlık dramına götüren olayların yaşanmasına hiçbir kadın neden olmamıştı. İşte o yaşlarda siyasetle ilgilenmeye başladım. Kapital'i filan da okuduktan sonra her milletin kendine özgü bir sistem izlemesi gerektiğine inandım. Ben milliyetçiliğin entelektüel seviyede savunucusu oldum.
n Ülkü ocaklarından gelen politikacı imajının dışındasınız.
Bazen insanların bakış açısı, o kişi ya da grup hakkındaki imajla sınırlı oluyor. Daha farklı boyuta taşındığında "bunlar değişti" deniliyor. Bu iletişimin sağlıklı olmamasından kaynaklanıyor. Benim gibi çok arkadaşım var.
* MHP'nin imajı nedir öyleyse?
Toplumsal açıdan bakıldığında uzlaşma imajıyla çok bütünleştiğini düşünüyorum. Marjinal değil, tümünü kavrama yaklaşımının olduğunu düşünüyorum. Tüm kesimlerden oy almış bir partiyiz. Belki de bu bizi güçlü kılan özelliğimiz.
* Kutsal devlet anlayışını savunuyor musunuz?
Kutsal devlet anlayışı, millete hizmet vermektir. Mekanik bir devlet anlayışı yerine, millete hizmeti ön plana çıkaran etkin bir devlet anlayışını savunuyorum. Devlet, hizmet ettiği sürece kutsal olur. Ekonomide devletçiliği ön plana getiren bir anlayışla değil...
BAKANLIKTA İSRAF ARAŞTIRMASI
* Tasarruf derneğinin de başkanısınız. Bu konuya özel bir ilginiz olmalı...
Türkiye'de çok büyük bir israf var. Derneği kurup, Türkiye'de bir israf haritası çıkaralım dedik. Bazı nedenlerle gerçekleştiremedik. Şimdi ben bakanlıkta nerelerde israf var diye araştırıyorum. Onlardan nasıl kurtulacağımızı hesaplayacağız.
* Sizce Türkiye'de en çok neyi israf ediyoruz?
İnsanlarımızı. Beyinlerimizi yerinde kullanamıyoruz. İnsan da kaynakları da iyi kullanamıyor. Ben işte bu yüzden milliyetçiyim.
* 10'uncu yıl marşında "demir ağlarla ördük ana yurdu dört baştan" diyoruz. Ancak son yıllarda pek bir şey yapamadık...
Ne yazık ki öyle. Marşı söyledik o kadar. Karayolu ile demiryol ulaştırmacılığı arasındaki fark sürekli açıldı. Ulaşım planlaması yok. Yaklaşım tarzı yok. Yapılanmada sakatlık var. Demiryolları ulaştırmaya, karayolları genel bütçeye bağlı. Ulaştırmaya "kendi kaynağınla kavrul" diyorlar. Ama bu mümkün değil. Devletin temel yanlışlarından biri budur.
* Göreve geldikten sonra tren garına gidip bilet almak istemişsiniz?
Beni tanımadılar. Bazı şeyleri yerinde görmek lazım. Telefon ettim ve iki yere bağlandım, sonunda karşıma mesaj çıktı. Bunları değiştirmek lazım. 24 saat rezervasyon yaptırabilmeliyiz. Ankara-İstanbul hattında trende tüm gece ışıklar yanıyor, oysa okuma ışıkları yapılmalı. Bir de kışın çok sıcak oluyor. Neler yapabileceğimi görmeye çalışıyorum.
HAVA TRAFİĞİ DÜZENLENMEMİŞ
* Sanki her şey ulaşmamak için özenle yapılmış gibi gelmiyor mu size de?
Bir yere ulaşmak için altı yedi yeri atlamak gerekiyor. Bu bakımdan ben vatandaşımızın tek bir aramayla ulaşabileceği hizmetlerin artmasını istiyorum.
* Bakanlığınızın adında bile olumsuzluk eki var. Bir değişiklik gerekmiyor mu?
Bakanlığın adını değiştirmeyi planlıyorum. "Ulaşım" desek diye düşündüm, ama daha kapsayıcı bir isim, Ulaşım ve İletişim Bakanlığı olmalı.
* Hazine, altı havaalanının kapatılmasını istedi. Ne olacak o havaalanları?
Havaalanları yapmışız ama hava trafiğini düzenlememişiz. Sivil havacılık şirketlerine "siz uçacaksanız bedel ödemeden kullanın" dedim. Henüz belli değil.
* TELEKOM'da siyasi atama yapılması doğru mu?
Atamalar siyasi değil, atamayı yapanlar siyasi. Görev alanlar eski milletvekilleri ya da il başkanları değil. Ben atamalarla uğraşarak vakit kaybetmeyi uygun görmüyorum. Yapılması gerekenlerle ilgileniyorum. TELEKOM rekabetçi bir piyasaya getirilmeli. Benim siyasetim bu. Millete bir vizyon sağlamalıyım. Türkiye'de bu anlamda 4- 5 şirket olsa keşke. Bunlar vatandaş için olumlu hizmetler. Bu tartışmaların dışında bu sektörü millete daha iyi, ucuz, etkin bir yapı haline getirmek isterim. İletişim geleceğin alt yapısıdır. Sanayileşmekte olan bir ülkeyiz, bunun üzerine bir katman çıktı. Bizim üçüncü dalgaya, bilgi toplumuna hazırlanmamız lazım. Bunu gerçekleştirecek her türlü insanla çalışırım.
Otobüste kokuya karşı çorap
* Ankara-İstanbul arasındaki sürat değil, suret treni. Projeye 1975 yılında başlanmış. Entresan olan proje yalnızca çizilmiş, fizibilitesi yok. Tüneli ya bırakacağım ya da 60 milyon dolar harcayıp bitireceğim ama ne için kullanacağımı bilmiyorum. Hızlı tren olsa bile kullanılamayacağı söyleniyor çünkü tren sürekli yavaşlamak zorunda kalacak. Çok kötü bir yatırım.
* En son 10 yıl önce otobüs yolculuğu yaptım. Eşim çok otobüs yolculuğu yapıyordu. Bursa'da çalışırken sürekli gidip geliyordu. Ondan öğrendiklerim var.
* Otobüs yolculuklarının standartlarını yükseltmek isterim. Uçuş yolculuğunun bir standartı var ama otobüs yolculuğunun yok... Örneğin uzun yolculuk yapılınca ayakkabılar çıkarılıyor. Ayakkabılarını çıkaranlara çorap, terlik verilmesi lazım. Çünkü ayaklar kokuyor. Otobüslere koku sıkmak lazım. Uçaklardaki gibi gazete servisi yapılabilir. Bir de otobüsler her yerde duruyor bunu önlemek lazım.
* İstanbul'a tüp geçit yapılacak. 2002'de ihaleye açılacak.
Portre: Oktay Vural İzmir'i çok seven bakan
Oktay Vural, Diyarbakır Maarif Koleji mezunu. Üniversiteyi İstanbul Hukuk Fakültesi'nde okudu. ABD'ye gitti. Bir yıl sonra Türkiye'ye döndü. Devlet Planlama Teşkilatı'na girdi, Ege Üniversitesi'nde akademik kariyer yaptı. Daha sonra başbakanlık müşaviri oldu. 1989'da BOTAŞ'a genel müdür oldu. 1991'de öğretim üyeliğinden ayrıldı. Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurul üyesi oldu. Türkeş'in daveti üzerine 1995'te seçimlere girdi ancak MHP baraja takıldı. Enerji Bakanlığı'nda müşavirliğe devam etti. İzmir Metro'nun ve TANSAŞ'ın yönetim kurulu üyeliğini yaptı. 1999'da İzmir'den aday oldu. Bakan, İzmir milletvekili olmaktan şeref duyor.
ELİF ERGU
|