Türkiye bir anda durdu.. Akıl almaz bir cinayet.. Hunharca işlenmiş bir cinayet beynimizi aldı götürdü..
Öldürülen Türkiye'nin en iyi işadamlarından biriydi..
Moralimizin bozulması normal.. Paniğe kapılmamamız lazım..
Ama elde değil..
Geçmişte o kadar kötü günler yaşadık ki..
Terörün de, cinayetlerin de o kadar feci olanlarını gördük ki..
Belleklerimiz kötü anılarla o kadar çok dolu ki...
Kurtulamıyoruz.. Hemen o günleri hatırlayıp paniğe kapılıyoruz..
Sadece emniyet güçlerinden söz etmiyorum.. Tek tek insanları alın..
Tek tek insanların ruh hallerini düşünün..
Müthiş bir karamsarlık.. Herkes birbirine soruyor.. O günlere geri mi dönüyoruz?.
Ekonomi dibe vurmuş..
Siyaset sıfırı tüketmiş..
Şimdi de Türkiye'nin değerlerine yönelik sokak saldırıları mı?
Korku ve endişe bu..
Sokaklar patlamaya hazır barut fıçılarıyla mı dolu?.. Ekonomik krizin getirdiği ağır yaşam koşulları sokakları besliyor mu?
Herkes endişeli.. İki kişi yan yana gelse çaresiz bunları konuşuyor.. Bunlar konuşuldukça da karamsarlık bulutunun etki alanı artıyor..
Ama ben umutsuz değilim.. Çıkış noktası olarak da, hayatımıza giren bütün tanımları yeniden tarif etmemiz gerektiğine inanıyorum..
Ekonomiyi yeniden tanımlamamız gerekiyor..
Devletin ekonomideki rolünü yeniden belirlememiz gerekiyor..
Siyaseti de öyle..
Siyasetin hayatımızdaki rolünü ve etkisini gözden geçirmemiz gerekiyor..
Toplumsal ilişkileri de..
Hani.. Lirayı atıp.. Yeni liraya geçeceğiz ya..
Veya lirayı Avrupa para birimine bağlamayı hedefliyoruz ya..
Gelin işe tanımlardan başlayalım..
Eski alışkanlıkların üzerine örtü çekelim..
Siyasete de, ekonomiye de yeni bir gözle bakalım.. Eskiyi unutalım..
Neden mi?
Çünkü yeni Türkiye.. Avrupa Birliği'ne aday Türkiye, eski tanımlarla yürümez..
Bu belli oldu..
Siyaset değişsin diyoruz.. Ama eski dille, köhne tanımlarla, kuşkulu bakışla siyasete yaklaşıyoruz..
Önce beynimizin değişmesi lazım..
Bu yüzden işin içinden çıkamıyoruz..
Toplumsal reflekslerimiz de öyle..
Bir cinayet, karamsarlık bulutunu ülkenin üzerine getirmeye yetiyorsa..
O simsiyah bulut moralimizi, çalışma arzumuzu alıp götürüyorsa..
Eskiyi unutacağız..
Acaba yine o günler mi sorusunu hayatımızdan çıkaracağız..
Ama bunu her alanda yapacağız..
Önce kendimizi fikren ve ruhen hazırlayacağız..
Sonra oturup çağdaş siyasetin, çağdaş ekonominin kurumlarını oluşturacağız..
Ardından eğitim, sağlık ve adalet gelecek..
Bunları yapmadan sokaklar tehlikeli mi diye sormaya bile hakkımız yok..