Lafı bile başlı başına ceza
* Çete üyeliği suçlaması hayatım boyunca duyduğum en utanç verici suçlamadır. * Etibank'ın satışı 31 Ekim'de sonuçlanacakken, 2 iş günü önce bankaya el konuldu. * Borcu ödemeyi tartışmasız kabul ettim. Amacım onur ve gururumu geri almak
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na (TMSF) devredilen Etibank'ın eski sahibi Dinç Bilgin, çıkar amaçlı suç örgütü oluşturduğu iddiasının hayatı boyunca duyduğu en utanç verici iddia olduğunu belirterek, "Böyle bir iddianın muhatabı olmak bile, benim için başlı başına bir cezadır" dedi.
İstanbul DGM'de dün görülen duruşmada Mahkeme Başkanı Metin Çetinbaş, 48 klasör olan dava dosyasındaki konuları özetledi. Çetinbaş'ın duruşmaya verdiği 40 dakika aradan sonra, Dinç Bilgin savunmasını yaptı.
ASIRLIK BASIN AİLESİ
Bilgin sözlerine, "106 yıldır basın mesleği içinde olan bir ailenin ferdiyim" diyerek başladı ve sahibi olduğu yayın kuruluşları ile yayın organları hakkında şu bilgileri verdi:
"1964 yılında ailemizin sahip olduğu Yeni Asır Gazetesi'nde gazeteci olarak çalışmaya başladım. Daha sonraları bu gazetenin imtiyaz sahibi oldum. Yeni Asır bölgenin en büyük gazetesi olduktan sonra 1983'te İstanbul'a geldim. Aynı yıl Sabah Gazetesi'ni kurarak yayın hayatına atıldım ve daha sonra çok sayıda gazete çıkardım. Bu gazetelerden şu anda SABAH, Takvim, Fotomaç ve Yeni Asır gazeteleri beni yönetimim altındadır. Ayrıca bunların dışında "Bir Numara Yayıncılık" adlı yayıncılık grubunu kurdum. Bu grubun içinde Aktüel, Para, Borsa, FHM olmak üzere 30'dan fazla dergi bulunmaktadır. Özel televizyonların yayın hayatına başladığı yıllarda ATV'yi kurdum. ATV halen ortaklarım ve benim tarafımdan yönetilmektedir. Bunun dışında da çok sayıda radyo istasyonu sahibiyim. Ayrıca Bilgin Holding AŞ ve Medya Holding AŞ çatısı altında yer alan 3'ü halka açık olan 55 şirketin ortağı, bir kısmının yönetim kurulu başkanıyım."
350 TRİLYONLUK GRUP
Bilgin daha sonra, sahibi olduğu şirketlerin devlete yaptığı katkılara dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu şirketler ağırlıklı olarak yazılı ve elektronik medya ile basın, dağıtım ve ticari pazarlama alanlarında faaliyet göstermektedir. Bunların toplam ödenmiş sermayeleri 225 milyon dolar karşılığı 350 trilyon liradır. Şirketlerimin son 5 yılda ödediği vergi ve SSK primleri 200 trilyon lira olup, çalıştırdığı eleman sayısı 4 bin civarındadır."
Bilgin, sahibi ve yöneticisi olduğu medya kuruluşları hakkındaki sözlerini tamamladıktan sonra, Etibank'ın satın alınması konusunda bilgiler verdi. Bilgin, Etibank'ın 1998 yılında Bilgin Grubu'nun yüzde 49, Çağlar Grubu'nun yüzde 51 ortaklığıyla kurulan Medya-İpek Holding tarafından 155.5 milyon dolara satın alındığını, ancak Hazine'nin isteği ile payların yüzde 50'şer olarak düzenlendiğini anlattı.
ZORUNLU HİSSE ALIMI
Bilgin Grubu'nun hem ÖİB'ye, hem de Etibank'a olan sermaye taahhütlerini yerine getirdiğini belirten Dinç Bilgin, Çağlar Grubu'nun diğer bankası olan INTERBANK'ın 1999 sonunda Fon'a devredilmesi nedeniyle Etibank'ın tüm hisselerinin Bilgin Grubu tarafından satın alınmak zorunda kalındığına dikkat çekti.
Bilgin, sözlerinin devamında zorunlu hisse alımından sonra Etibank'ın Bilgin Grubu'na olan maliyetini şu çarpıcı cümlelerle ortaya koydu:
"Görülüyor ki, Etibank hisselerinin tamamı grubumuza geçene kadar, ÖİB tarafından tespit edilen alış fiyatı olan 155.5 milyon doların tamamını ödemek zorunda kalan grubumuz, ayrıca 105 milyon dolarlık fazla ödeme ile birlikte alım bedeli olarak yaklaşık 260 milyon dolarlık ödeme yapmak zorunda kalmıştır. 260 milyon doların içinde, ödediğimiz üçüncü taksit olan 51 milyon dolar yoktur. Bu bedelin de 2000 yılı Şubat ayında ödenmesiyle, grubumuzun Etibank'ın alınması, sermaye konulması, sermaye artırımları, ilk ortağının ayrılması ve Interbank ile anlaşmazlığın çözümü için ödediği para, Etibank'ın alım bedelinin iki katı olan 311 milyon dolara, faizlerle birlikte 386 milyon dolara ulaşmıştır."
Bilgin, Etibank'ın alım bedelini net rakamlarla ortaya koyduktan sonra, suçlamalara karşı şunları söyledi:
"Yukarıda açıklanan tabloya göre, Bilgin Grubu'nu Etibank'ın yaklaşık 330 milyon dolarını zimmetine geçirdiği iddiasıyla suçlayacak olanlar, maliyet bedeli olarak 386 milyon dolar ödeme yapıldığını dikkate almalıdırlar. Başka bir anlatımla 330 milyon dolarlık bir menfaat elde etmek için, 386 milyon dolarlık ödeme yapılmasının bir mantığı yoktur."
HAZİNE BİLGİ VERMEDİ
Bilgin, Etibank'ın satın alınması sürecinde, ilk baştaki ortağı Cavit Çağlar'a ait Interbank'ın durumu hakkında Hazine'nin yeteri kadar bilgi vermediğini de hatırlatarak sözlerine şöyle devam etti:
"Şunu açıkça belirteyim ki, sektörün yöneticisi ve düzenleyicisi konumunda olan Hazine, iki grup arasında ortaklık görüşmelerine başlandığı ilk günden itibaren; hiçbir zaman, eski Bankalar Yasası'nın 64. maddesi kapsamında izlediği, Etibank'ın ihalesini alan İpek Grubu ile aralarındaki sorunlar konusunda grubumuza en küçük bir bilgi dahi vermemiş ve uyarıda bulunmamıştır. Hatta banka faaliyete başladığı ilk günden beri 3 bankalar yeminli murakıbının denetimi altında çalışmalarını sürdürdüğü halde, bu murakıplardan dahi en ufak bir bilgi ve uyarı gelmemiştir. Herhalde bu aşamada bankacılık sisteminin düzenleyicisi ve deneticisi konumunda olan yetkili ve görevlilerin de belirli oranda sorumluluk payı bulunduğunu da gözden uzak tutmamak gerekmektedir."
KOÇ SATIN ALACAKTI
İfadesine 1999-2000 dönemindeki ekonomik krizin de Etibank'ı olumsuz etkilediğini belirterek devam eden Bilgin, bu dönemde bankanın satılmasına yönelik çabaları şöyle anlattı:
"Bankanın pazarlanmasını temin için Türk Sakura Bank ile görüşmeler başlamış ve bununla ilgili Mali Danışmanlık protokolü imzalanmıştır. Sakura Bank, Etibank'ın satışı ile ilgili 13 ayrı banka sahibi grupla görüşme yapıp, durumu bir yazı ile Etibank'a bildirmiştir. Bu çalışmalar sırasında da Akbank'ın sahibi Hacı Ömer Sabancı Holding ile gizlilik anlaşması yapmıştır. Ancak bitirilemeyen görüşmeler nedeniyle Sakura Bank bu girişimini olumlu olarak sonuçlandıramamıştır."
Sabancı Holding'in ardından Koç Holding'le yapılan görüşmelerde olumlu adımlar atıldığını belirten Bilgin sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mali ve sınai alanda Türkiye'nin en güçlü grubu Koç Holding'le bankanın satış ve devir bedeli dahi saptanmıştır. Koç Holding ile banka arasında varılan mutabakat uyarınca ve öncelikle bankanın mali, idari, personel, yönetim ve tüm yapısının incelenip tespiti için ulaslararası denetim, gözetim ve değerlendirme kuruluşu olan Arthur Andersen ile "Due Dilligence- Kesin, birebir inceleme ve değerlendirme sözleşmesi" yapılmıştır."
Konuyla ilgili olarak Hazine'den izin istenildiğini kaydeden Bilgin, gerekli iznin verilmesinden, Etibank'a el konulduğu 27 Ekim 2000 tarihine kadar geçen süreci şöyle anlattı:
SATIŞI BEKLEMEDİLER
"İzin yazısından sonra Arthur Andersen, gerekli inceleme ve tespitleri yapmak üzere bankada çalışmalara başlamıştır. Burada belirtilecek son derece önemli husus şudur: Arthur Andersen'in raporuna göre Koç Holding bankayı almak konusunda son derece ciddi ve ısrarlıydı. Bu nedenle, Arthur Andersen tarafından verilecek rapor, sadece satış fiyatının tespitinden ibaret olacaktı. Bu raporun sonuçlarına göre, satışın hangi fiyat üzerinden yapılacağının kararlaştırılacağı son tarih 31 Ekim 2000'dir. Bu tarihe dikkatinizi çektikten sonra, bankaya 27 Ekim 2000'de el konulduğunu ifade etmek isterim.
BDDK'nın bilgisi dahilinde olan bu devir çalışması 31 Ekim 2000'de gerçekleşseydi, bankaya el konulmayacak, yeni ve ciddi bir sermayedar grubu ile banka çalışmaya devam edecekti. Satışı tümüyle kesinleşme aşamasına gelmiş bir işlem devam ederken, bunun sonucunun beklenmeyip 2 işi günü öncesinde bankaya el konulmasının nedenleri ve makul gerekçelerini yetkililer açıklamak durumundadırlar diye düşünüyorum. Tabiatıyla, bu tasarrufu yapanların Ğfiillerinde hukuka aykırılık varsa- kanun önündeki sorumluluklarını tartışmak hakkımızı saklı tutmaktayız."
Tüm borçları ödemeyi tartışmasız kabul ettim
Etibank'a el konulmasından sonraki ilk iş günü BDDK'ya tüm borçlarını ödeyeceğini bildirdiğini hatırlatan Bilgin, gelinen noktayı şöyle anlattı:
* Bankanın yeni yönetimi; benden, kendileri tarafından tek taraflı hesap edilen ve hatta içinde kredi kartı müşterilerine sağlanmış kredileri dahi dahil ettikleri ve tedbiren hesapladıkları son derece büyük bir borcu ödemeyi kabul etmemi teklif etmişlerdir. Bu teklif açıklayacağım nedenlerle ben ve ailem tarafından yazılı olarak kabul ve taahhüt edilmiştir.
* Bu teklif, grup şirketlerimize ek olarak benim, eşim ve evlatlarımın da bütün mal varlığıyla taahhüt edilmiş ve teminatlandırılmıştır.
* Etibank'ın zararı sebebiyle doğduğu iddia edilen borçların tasfiye sözleşmesi TMSF'nin 24 Ağustos 2001'de 187 sayılı kararı ile imzalanmıştır.
* Şahsen ve grubum ile birlikte son derece itibar müessesesi olan basın alanında çalışmaktayım. Keza aynı derecede itibar gerektiren bankacılık alanında da bulundum. Basın alanında faaliyet gösteren şirketlerim Türkiye'nin en itibarlı şirketleridir.
* Şirketlerimde, kaderleri bana bağlı ve grubumda bulunmaktan iftihar eden 4 bin kişi çalışmaktadır. Onların da itibarlarını düşünerek, borcunu son kuruşuma kadar ödemiş ve itibarını geri kazanmaya çalışan bir insanın yanında çalışma moralini aşılamak için ödemeyi tartışmasız kabul ettim.
* Hem de öylesine kabul ettim ki, banka normal olarak üçüncü şahıslara açtığı konut, otomobil ve kredi kartı gibi kredileri de borça olarak bana yüklediler. Bu teklifi de kabul ettim.
* Amacım onurumu ve gururumu geri almaktı, şayet kısa sürede işimin başına geçebilirsem, borçları ödeyerek hem itibarımı geri kazanacağım, hem de kazanılacak yüksek moralle kriz ortamında kıvranan Türkiye'de güçlü bir istihdam yaratacağım.
Haksız kazanç elde etmedim
Bilgin, kendisine yöneltilen suçlamalara tek tek yanıt verdikten sonra sözlerini şöyle tamamladı:
* Ben hileli ve desiseli yöntemlerle Etibank hisselerinin alınması ve alım bedelinin bir bölümünün banka kaynaklarından ödenmesi gibi bir suç isnadına konu olan fiilleri işlemedim.
* Paravan ve üçüncü şahıslara ait firmalar kullanılarak, bunların aracılığıyla yapılan usulsüz kredilendirmeler sonucu bankayı zarara uğratmak suretiyle bundan haksız bir çıkar elde etmedim.
* New York Off-Shore'dan ve diğer firmalardan yasaya aykırı olarak dolaylı krediler kullanmadım.
* Tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak veya bankayı vasıta kullanarak dolandırıcılık şuçu işlemedim.
* Sahte belge düzenlemedim. Ya da böyle bir suçun içinde olmadım. Yönetim Kurulu Başkanı sıfatıyla bankaya tevdi olunan parayı zimmetime geçirmedim.
* Özellikle her ne şekilde olursa olsun cürüm işlemek için teşekkül oluşturmadım ve yönetmedim.
* Bir çete üyesi olarak suçlanmak benim için hayatım boyunca duyduğum en utanç verici suçlamadır.
* Ömrünü basın mesleğine adamış, bir asırdır basın işleriyle uğraşan ve bu konuda Türkiye'nin en büyük iki grubundan birinin sahibi sıfatıyla bana yönelik çeteci suçlamalarını şiddetle reddederim. Böyle bir iddianın muhatabı olmak dahi benim için başlı başına bir cezadır.
Tutuklanacağını anlayan sanık mahkemeden kaçtı
İstanbul 6 No'lu DGM'deki duruşma adliye tarihine rekor olarak geçecek kadar uzun sürdü.
Duruşmaya, Dinç Bilgin ile diğer tutuklu sanıklar Cavit Çağlar ve Mehmet Nail Keçili, tutuksuz sanıklar Önay Şevket Bilgin, Mustafa Çağlar, İsmail Hakkı Karakaya, Mustafa Dinçer, Ferhat Mengiloğlu, Murat Yüksel, Ayşe Hande Güven, Yalçın Ayaydın, Türker İnanoğlu, Yasin Kadri Ekinci, Nevzat Ak, Aziz Başkurt Okaygün, Hakkı Cengiz Kırgül ve Ali Cüneyt Ortan katıldı. Saat 11.00'de başlayan duruşmada, savunmaların ardından saat 23.15'te karar açıklandı. Tutuklu sanıkların tahliyesini reddeden mahkeme, Etibank Merkez Şube Müdürü Kırgül'ün de tutuklanmasına karar verdi. Ancak, duruşmanın ilk bölümünde suçlamaları kabul eden Kırgül, tutuklanacağını anlayınca kararı beklemeden DGM'den ayrıldığı için tutuklanamadı. Duruşma 10 Aralık'a ertelendi.
Çağlar: Hangi yürekli Apo için uçağını verirdi?
Etibank'ın eski sahibi Cavit Çağlar ve Cen Ajans-Grey'in eski yöneticisi Nail Keçili, "çete" suçlamasını reddettiler. Çağlar, "14 yıl milletvekilliği yapmama ve 3 dönem hükümette olmama rağmen, Çağlar çete üyesi olacak, yok böyle bir şey beyler. Bunu ne kendim, ne de Dinç Bilgin için kabul ederim" dedi. Amerika'ya sadece tedavi için gittiğini söyleyen ve "İstesem gelmezdim" diyen Çağlar, şöyle devam etti: "Bana, 'iltica talebinde bulun ve ülken hakkında kötü konuş' dediler. Kabul etmedim. Apo getirilirken başka hangi yürekli uçağını verirdi? Ülkemi sevdiğim için verdim."
Nail Keçili de, bir yıl öncesine kadar, dünyada 70. sıraya kadar yükselen Cen Ajans-Grey'in eski yöneticisi olduğunu belirterek şöyle konuştu: "Çağlar gibi uçağımızı tahsis edemesek de biz de ülkemizi seviyoruz. Elimizden geldiğince 'makarnaya kan damlatmayalım' gibi yayınlar yaptık. Tutuklu bulunmam beni endişelendiriyor. Anayasanın eşitlik ilkesi doğrultusunda tahliyemi, daha sonra da beraatimi istiyorum."
KELEPÇESİZ GETİRİLDİLER
Duruşmaya kelepçesiz getirilen Dinç Bilgin ve diğer tutuklu sanıklar Cavit Çağlar, Mehmet Nail Keçili, mahkeme başkanının iddiaları okumasından sonra, savunmalarını yaptılar.
|