'Bulgar bakıcımı kıskandım'
Sakıp Sabancı, Rıdvan Budak'ın "Sanayiciye yeşil pasaport verilsin" önerisine şu sözlerle destek veriyor: Bulgar bakıcım, yeşil pasaporta sahip özel kalem müdürüm gümrükten geçip gidiyor. Binlerce kişiye iş sağlayan ben arkalarından bakakalıyorum"
Sakıp Sabancı anlatıyor: "Bundan iki ay önce, eşim, oğlum ve oğlumun Bulgaristan'lı bakıcısı ile Fransa'ya vardık. Bakıcımız, itibarlı bir ülkenin pasaportuna sahip bir vatandaş olarak yürüdü ve kontrolden geçti. Bizim pasaportlar incelendi, incelendi, incelendi ve Fransa'ya girdik. Yahu bakıcımızın pasaportu, bizim pasaportumuzdan daha itibarlı. İçim sızladı...
Bir başka örnek...
İşimiz var, ABD'ye gidiyoruz. Uçaktan indik, pasaport kuyruğuna girdik. Özel kalem müdürüm Ali Haydar, pasaportlarımızı aldı polise teslim etti. Pasaport polisi 'Ali bey hoş gelmişsiniz' dedi ve bizim Ali Haydar saniyesinde kontrolden geçti. Biz ise sorgu sual sonrası içeri alındık.
Çünkü bizim Ali Haydar başçavuş emeklisi. Kendisinin, sadece kendisinin mi kızının bile yeşil pasaportu var. Bunca istihdam yaratan, ihracat yapan, döviz getiren şirketlerin başındaki Sabancı'nın ise bu imkanı yok."
Eski işçi sendikası lideri DSP milletvekili Rıdvan Budak'ın "sanayicilere yeşil pasaport verilmeli" önerisine Sabancı'nın yanıtı bu...
Sabancı Budak'ın diğer önereleri içinde şunları söyledi: "Hepsini alkışlıyorum. Çeşitli işyerlerimizde toplu sözleşmelerde karşımızda Rıdvan Budak vardı. Kendisini müthiş değişmiş buldum. Türkiye'de yıllarca fakirlikte bir araya gelme siyaseti yapıldı. Yıllar, yıllar kaybettik. Halbuki, zenginlikte buluşmamız lazım. Sadece Budak mı değişti. İşverenlerde değişti. Hep bana, hep bana diyen işveren dönemi bitti. Ben işçimin refahını düşünmek zorundayım. Ekonominin realitesi de bunu gösteriyor kardeşim. Ben malımı kime satacağım; onlara. İşçimin geliri yüksek olmazsa satamam ki...
Özelleştirilecek kuruluşları bedavaya verme önerisi de var?
"Doğru söylüyor. Yıllar önce Kardemir de sendika ve işçiler beni davet etti. Burada curuf var. Ama çevreyi kirletmiyor. Boşa yatıyor. Bir çimento fabrikası kur. Senin işi bilen yöneticilerin vardır. Yüzde 51'de sizin olsun' dediler. Adını da onlar koydu: KARÇİMSA. Bu fabrika şimdi takır takır çalışıyor. Dünyada bu noktaya geliyor. Benim İngiliz ortağıma, İngiltere hükümeti İspanya'da satamadıkları, çalıştıramadıkları koca bir büyük bir petro kimya tesisini 1 dolara teklif ettiler. Üstüne de 200 milyon dolar verdiler. Bravo "Budak'a" Sabancı, sözlerini "üretim, üretim, üretim" diye tamamlıyor.
Budak ne demişti?
"ARTIK oturduğun yerden Türk usulü tembelce devlet versin ben yiyeyim devri kapanmıştır. Çinle bile rekabet edecek girişimcileri sanayicileri desteklememiz lazım. Enerjide vergide sanayiyi teşvik eden tedbirleri almalıyız.
BELLİ miktarda işçi çalıştıran, örneğin 10 milyon doların üzerinde ihracat yapan sanayicilere yeşil pasaport verilsin. Bu insanlara kolaylık tanımalıyız..
İSTİHDAMI artıracak her türlü girişimi desteklerim. Kurallara uygun üretim, ihracat yapmış hem kendisi kazanmış, hem de Türkiye'ye kazandırmış başarılı sanayicilere özelleştirilecek şirketler bedava verilebilir. Tek şartla üretimi, istihdamı, ihracatı artıracak. Koç, Sabancı, Eczacıbaşı ilk akla gelen isimler...
DÜNYADA artık mülkiyet tartışması bitmiştir. İstihdam, vergi ve verginin nasıl kullanıldığı esastır."
Kriz hepimizi değiştiriyor
TÜSİAD Başkanı Tuncay Özilhan ise Sakıp Sabancı'dan farklı düşünmüyor:
"Budak'ın sözleri Türkiye'nin nasıl değiştiğinin önemli göstergelerinden biri. İnsanımız değişiyor. Krizin en önemli faydası galiba bu. Şimdi herkes bu değişim ihtiyacını görüyor. İnşallah siyasetçilerde bu değişimi görürler. Budak, sendikal faaliyetlerde ağırlığı olan bir insan. Şu anda siyasetin bir şansı. Bir ülkede üretim her şeyin üzerindedir.. Ülkenizde katma değer yaratmazsanız zenginleşemezsiniz. İhracat yapamazsınız. Türkiye'de büyük gruplar hem profesyonelleşti, hem de kurumsallaştı. Bu nokta çok önemli. Ayrıca yerli ve yabancı sanayiciyi el üstünde tutmak gerekir. Rıdvan beye teşekkür ederim."
PATRON İLE İŞÇİ AYNI TEKNEDE
İSO Başkanı Hüsamettin Kavi, Budak'ın sözlerinden hareketle işçi-işveren ilişkilerinde değişen sürece değindi: "Rıdvan bey üretimden gelen bir insan. Bir işçinin işini kaybetmesinin ne olduğunu iyi biliyor. Bir iş yerinini kapanmasının ne olduğunu iyi biliyor. Hepimiz değişiyoruz. Ben işveren kelimesini sevmem. İşveren yoktur, iş yaratan vardır. Bir işyerinin patronu müşterileridir. İşçide şirket sahipleri de birbirine dayanarak ayakta duruyor. Olmayan parayı dağıtamazsınız. Devlet istediği faizle para alır. Ama bir işyeri bunu yapamaz. Maliyetine yansıtırım diyemez. Rekabet piyasası sizi ayaklar altına alır ve ezer.
1970'lerde Budak ve arkadaşları işçciler yönetime diye slogan atarlardı. Aslında bu gerçekleşti. Bir şirket, çalışanlarını dışlayarak strateji geliştiremiyor artık. Onları dinlemek, imkanları paylaşmak zorunda."
|