kapat
26.08.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

www.limasollu.com
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
ÇETİN ALTAN(caltan@sabah.com.tr )

"Kadrin bilmeyenler alır eline / onun için boynu bükük menevşe" Karacaoğlan

Karacaoğlan'la aynı dönemde yaşasaydık, iki yüz yıl sonra gelecek olan Dadaloğlu'nu beklemeye vaktimiz olmayacağından, onun yaratacağı tayfunlu şiir lezzetini kendimizde ıskalamamaya çalışırdık. Karacaoğlan'ın:

"İncecikten bir kar yağar

Tozar Elif Elif diye"

İbrişimleri; yaşlansam da, bir türlü bitmeyen hırçınlığımın avuçlarıyla, 200 yıl sonrasına uzanarak Dadaloğlu'nun fırtınalarını hemen gümgümletirdi:

"Ferman Padişah'ın, dağlar bizimdir"

Bilmiyorum Karacaoğlan ne içerdi; herhalde şarap içerdi. Ben viski içerdim. Viskici bir "monist" olduğumu 300 yıl önce dahi olsa inkâr mı edecektim yani...

Hem büyük bir ihtilalle "ulus-devlet" çerçevesini yaratmış; hem de, o çerçeve içinde "statükocu" olmuş, -şimdiyse o çerçeveyi yine bozan en değişimci güçtür- burjuvazinin, işçi sınıfı siyasetçilerine attığı en kol gibi kazık nedir biliyor musunuz?

Sadece yoksulların komünist olabileceği üfürüklemesi...

Burjuvazi biliyordu "ulus-devlet" modeli içinde yoksulların hiç bir zaman iktidara gelemeyeceğini. Çünkü kendisi aristokrasiden daha zenginleştiği zaman, ancak alabilmişti iktidarı.

Ne var ki, işçi sınıfındaki "yoksulluğun" değişimci bir güç olduğunu da biliyordu.

Sonunda işçi sınıfıyla iktidarı ve ekonomik kaynak getirilerini bir ölçüde paylaşarak; "ulus-devlet" modeli içinde, "sosyal demokrasi"yi oluşturdu ve sınıfsal iktidarını da korudu..

Vaktiyle Fransa'da Başbakan da olmuş, Sosyalist Parti lideri Ramadier'nin, "Kapitalist Düzende Sosyalist İktidar" diye bir kitabı vardır.

Harika bir kitaptır.

O dönemlerde "ekonomi"yi, siyasal iktidarların diledikleri gibi yönlendirebileceklerine inanılıyordu. Ekonomide böylesi bir sapmayı Marx değil, Lenin yaratmıştı.

Oysa ekonomi, fizik gibi matematiksel bir tutarlılıkda nefes alıp verir. Enerji kaynaklarının değişimiyle ekonominin evrensel niteliği ortaya çıktıkça, "ulus-devlet" modelinin yarattığı statükolar da aşılıyor.

Avrupa vatandaşlığından sonra, Dünya vatandaşlığı da gündeme gelecektir. Ve bunu bir süre geciktirseniz de, engelleyemezsiniz. "Monizm" budur.

Ve bir "monist", 300 yıl öncesinin Karacaoğlan'ıyla, 200 yıl sonra gelecek Dadaloğlu'nu içinde duya duya, çok rahat viski içebilir.

Türkiye'nin alışık olmadığı konular bunlar. Nerden girdim ki bu konuya?

Dün akşam Ethem Çalışkan telefon etti. Yaşını sordum. Yetmiş üç buçuk yaşındaymış. Benden bir yaş küçük yani... Gençliğimizin aynı gazetelerde geçtiği yıllardan uzantılı bir sesti Çalışkan'ın sesi. Karacaoğlan'ın dizelerini de o okudu. Ben bilmiyordum. Çok duygulandım çok...

Sonra Ahmet Altan'ın dairesine geçtim. Mehmet Altan'la Zeynep ve Gürkan Bakan da geldiler. Torunlarım arasında çoktandır görmediklerim de geldi.

Bira bardaklarını da şaşırtacak cüssede bir bardakta rakı içtim. Kucaklaştık, öpüştük ve saat gece 2 sularında kendi yatağıma dönerken nedense bir Fransız yazarının bir sözünü hatırladım:

"Bir yazı adamı, gelmek istediği yere geldiğinde, artık gitme zamanıdır."

Bir kar yağar incecikten

Tozar Elif Elif diye...

www.superbahis.com


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır