kapat
25.08.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

www.limasollu.com
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

Bizi aile bağları koruyor


Psikologlar Derneği Başkanı Serdar Değirmencioğlu'na memleket üzerine çöreklenen kriz bulutlarının toplum psikolojisine etkisini sorduk.
'Delirme' noktasına kadar gelip, kendimize mukayyet oluşumuzun nedenini güçlü aile yapımızla açıkladı

İtalya'nın en iyi yönetmenlerinden biri olarak bilinen Ferzan Özpetek bir Türkiye seyahatinde şöyle demişti: "Sokaktaki insanların yüzlerinde müthiş bir mutsuzluk görüyorum. Her zamankinden çok daha farklı bu sefer. Fakat ben Türk insanının dayanma gücünün bu kadar yüksek olduğunu bilmezdim." Özpetek bugünlerde burada olsaydı yüzlerdeki o mutsuzluk ifadesinin çok daha ağırlaştığını, hatta o ifadenin nasıl kronikleştiğini görebilirdi. Psikologlar Derneği Başkanı Serdar Değirmencioğlu ile ekonomik krizin ruhlarımız üzerindeki etkisini, bizleri delirme noktasına gelmekten nelerin koruduğunu konuştuk.

* Kiminle konuşursanız konuşun ekonomik krizden sonra ruh halinin bozulduğunu söylüyor. Ne düşünüyorsunuz?

Bu konuda yapılan bir araştırma yok aslında. Genel olarak bakarsak elbette etkileniyorlar.

* Örneğin kapkaç olaylarının artması, hırsızlıklar ya da saldırganlık krize bağlanıyor.

Gerçekten bu gibi suçların artması söz konusu. Bireylerin sıkıntılı zamanlarda çare bulmak için bu tip suçlara yöneldiği oluyor. Fakat şunu da belirtmek lazım, bu bir dakikalık bir karar değil. Çok eğitimli biri hırsızlık yapmaz. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, eğitimli birini zorlanacağı koşullara koyarsak o da günlük yaşantısında yapmayacağı şeyleri yapabilir.

AİLE İÇİ ŞİDDET
* Eğitimli biri, böyle bir psikolojide ne tür suçlara yönelebilir?

"Şeytan bu adamlar gibi yolsuzluk yap diyor" der mesela. Ya da eğer sistem insanları uca itmişse seçenek olarak intiharı görebilir. Bazı işadamları için geçerlidir bu. Bir kısım insan sürekli işini yitirme tehlikesiyle yaşıyor. Ayrıca günlük yaşamda, işyerindeki bu gerginlik ister istemez eve geliyor. Eşe uygulanan şiddette artış olduğu söylenebilir. Kadınlar da çocuklarına şiddet uyguluyorlar. Bu sayıda da artış var.

* Öfkesini şiddet göstermek olarak yansıtmayan insanın ruh hali ne oluyor peki? Her zaman terbiye sınırları içinde yaşayan insanlar?

İlla ki öfkenin boşaltılması gerekmiyor fakat bunun sıkıntısı da insana yansır. Bu tarz insanların gece uykuları bozulur, günlük yaşantıda çok çabuk patlar, dikkati dağılır. Her sabah borçlu olarak uyanmak hiç hoş bir şey değil.

* Bu durumda giderek öfkeli bir toplum haline geliyoruz değil mi?

Tabii. Zaten öfkeli olan bir toplumduk. Günlük yaşamdaki gerginliklerin sayısında artış var. Trafik kazalarında, karakollara yansıyan kavgalarda artış olabilir. Sonra insanların işlerini kaybetmesi zarar verici bir şey. Bu insanlar ne kadar hazırlıklı olsalar da kendilerinin çok önemli bir parçası olarak gördükleri mesleklerini yapamaz duruma geldiklerinde çok önemli hasar alıyorlar.

SİSTEMDEN KAÇIŞ
* Bir de biliyorsunuz çantasını alan yurtdışına kaçıyor.

Sistemin insanları çok ezdiği zamanlarda insanların sisteme küsmesi söz konusu. Türkiye'de ileride de yaşanacak olan ve bir sosyal patlamaya neden olacak bir sıkıntı sistemin iyi tanınmaması. "Mahkemeleriniz çalışmıyor, eğitim, sağlık sisteminiz çalışmıyor, ortalıkta ciddi anlamda güvensizlik var, parlamentonuz işlemiyor. Bunların hiçbiri çalışmayacaksa ben niye burada olayım ki" diyor insanlar ve sistemden bir çıkış arıyor.

* Bütün bunlar olup biterken bizi tam bir delilikten koruyan şey ne?

Bizim bu tip zorluklarda devreye giren başka desteklerimiz var. Örneğin evinden, işinden çıkartılan biri ailesinin yanına gidebiliyor. Eğer bu olmasaydı; 1970, 1980, Özal döneminde gelir düzeyleri arasında açılan uçurum, şimdi yaşananlar, bu toplumu çok daha kötü bir yere getirirdi.

CİDDİ GERİLİM
* Bir de her şeye rağmen devam eden bir alışveriş çılgınlığı var.

Çok fütursuzca para harcayan insanlar ve bunu gören, çok zorda olan diğerleri. Bu toplumda çok ciddi bir gerilim yaratıyor ve eğer bu toplum geleneği gereği içinde şiddeti barındıran bir toplumsa çabuk tarafından şiddet olayları başlar. Toplum içinde bir husumet oluşması muhtemel.

Olumlu mesaj şart
* Bu kriz ortamında yapıldığını düşündüğünüz hatalar neler?

Televizyonlara bakın olumlu mesajlar yok. Sonuç almaya ilişkin mesajlar yok. Çok şikayet var ve örnek göstereceğiniz insan yok ortada. Çocuğuna sevgiyle bakan bir annenin görüntüsü bile televizyonda görüldüğü zaman olumlu bir mesajdır aslında.

* Fakat eğer kriz varsa vardır. Bir şey olumsuzsa olumsuzdur.

Şöyle örnek vereyim: Ölüm sonrası ağıt yakılması kötü bir şey. Eğer ölüm sonrasında siz insanların kendilerini daha iyi hissetmelerine çalışırsanız daha iyi olacaklardır.

* Genelkurmay'ın bildirisinde kullandığı 'ekonomiyi iflas noktasına getirenler' lafı kabul edilemez o zaman?

Ekonomi battı gibi laflar ortaya bir şey koyar ve çözümü göstermez. Eğer siz sorunu koyar çıkışı göstermezseniz insanlar iki yolu tercih ederler. Bir, unutmak. Örneğin televole gibi programları seyretmek. İki, sistemden kaçmaya çalışmak. Belki üçüncü tepki dağa çıkmak olabilir.

* Son iki haftada art arda üç kişi köprüden atladı. Bu rastlantı mı acaba?

Kriz gerçekten intihar vakalarını fazlalaştırabilir. İnsanlar kendilerine zarar verecek şeyler yapmazlar. O kişinin depresif bir yapıya da yatkın olması gerekir. O yapıda biri başka çıkış göremiyorsa, sistem tamamen kitlendiyse bu şekilde bir çıkış arayabilir.

ASLI E. PERKER

www.superbahis.com

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır