Gazetemiz aracılığıyla dün "Önce sanayicilere destek verilsin, özelleştirmedeki kuruluşlar ciddi çalışan sanayi gruplarına gerekirse bedava verilsin" diyerek önemli bir çıkış yapan DSP milletvekili eski sendikacı Rıdvan Budak, eski meslektaşlarına da seslenmeyi ihmal etmedi.
* Hala kendinizi sendikacı olarak hissediyor musunuz?
Yüzde 95 sendikacıyım. Yani sorunlara geniş halk yığınları açısından bakıyorum. Türkiye'de yüzde 5'in mutluluğu beni ilgilendirmiyor. Yüzde 5 mutlu olsun. Ama yüzde 95'in muhakkak yoksulluk sınırını aşması lazım.
* Sendikacıyken işverenlerden çok şey istiyordunuz. Şimdi devlet kademeleri içindesiniz. Kaynak yaratmak kolay mı?
Sendikacı ne isterse istesin. İşveren sonuçta verebileceğini verecektir. Sendikacı da akıllı olup alabileceğini istemelidir. Bugün de hala sendikalara hep alabileceğinizi isteyin diye telkinde bulunuyorum. Kaynak yok, kimsenin de bir şey istediği yok zaten. Şu anda işçiler işverenler kadar sorumlu davranabiliyor. Şimdi bu toplumsal uzlaşmayı siyasetin görmezden gelmesi işin en rahatsız edici yanı. Merkezi hükümet bu uzlaşıyı görmeli. Siyaset kurumuna halkın bir tepki gösterdiği falan yok. Bu işin siyaseten çözüleceğini, hükümetler aracılığıyla çözüleceğini, demokratik rejimin işleyişiyle çözüleceğini bilincine çıkardı. Ama siyaset kurumlarının işleyiş biçimindeki kişi hakimiyeti Türk halkının bütününü, zenginini, yoksulunu, hangi yokluğu yaşarsa yaşasın, hangi varlığı olursa olsun,bu anlamda birleştirdi. Herkes biliyorki, birinci sorun güvendir.
* Yani siyasetçi bedel mi ödeyecek?
Evet. "Benim 100 liram, 50 lira olduysa" diyor vatandaş, "Sizin maaşınız niye hala enflasyon oranlamasına göre artıyor? Veya siz niye bu yanlışları yapan yönetici olarak oradasınız? Siz özel sektörde genel müdür olsanız orada durabilir miydiniz? Derhal değiştirirlerdi." Bir aile reisi 100 lira kazanıp 95'ini hovardalıkta harcarsa o ailede dirlik kalmaz.
Farkında olmadan Beşiktaş'a ihanet ettim
* İçinize dert olan bir Beşiktaş-Trabzonspor maçı var...
Beşiktaş-Trabzon maçından bir gün evvel önce Trabzonspor yöneticilerinden Ali Karahasan aradı. Başkan Özkan Sümer'in görüşmek istediğini söyledi. Özkan Hoca telaşlıydı. Brezilya'dan aldıkları 4 futbolcunun lisanslarının bir gün içinde Türkiye'ye ulaşması gerekiyordu. Yoksa Türk Futbol Federasyonu'nun kurallarına göre bu futbolcuları bir gün sonraki maçta oynatmaları mümkün olmayacaktı. Ne yapabileceğimizi sorduğumuzda Dışişleri Bakanlığı'nın devreye girmesi gerektiğini söyledi. Hemen Bakan İsmail Cem'i aradım. Ama toplantıdaydı. Özel Kalem Müdürü'nden yardım istedim. Bu arada akşam olmuştu. İsmail Cem'i bu kez evinden aradım. Türkiye ile saat farkından ötürü, Brezilya'da çalışma saatiydi... İsmail Cem, Büyükelçiliği devreye soktu, sorun çözüldü. Ama, Brezilyalı futbolculardan birisi Beşiktaş'a önce bir gol attırdı. Sonra bir de kendisi gol attı. Ben tabii koyu Beşiktaşlı biri olarak mahvoldum. Beşiktaş camiasından özür diliyorum. Türk futboluna yaptığım bu dostane davranıştan ötürü beni hoşgörsünler!
MİNE ŞENOCAKLI