|
|
|
Dinozor adasına dönüş
'Jurassic Park' da üçledi. Serinin üçüncü filminde gerilim 15. dakikada başlıyor, sonuna dek sürüyor
İlk "Jurassic Park" kuşkusuz ki 20. yüzyılın kolektif belleğinde özel bir yer tutuyor. Çünkü bir yandan geçmişin gizemine gömülmüş ve milyonlarca yıl önce yaşamış gizemli yaratıklar dinozorları görkemli biçimde gündeme getiriyordu. Öte yandan, yazar Michael Crichton'un hayalgücünden çıkma bir olay, yani buluntulardaki DNA moleküllerinin genetik yoluyla yaratığı yeniden üretmesi varsayımı, çok değil birkaç yıl içinde hayata geçecek ve insan klonlanmasına dek giden modern tartışmaları başlatacaktı.
İşte bilim-kurgu denen türün, gerçekten yaratıcı ve özgün olduğunda bilime yol göstericilik yapabileceği üzerine bir diğer örnek!
Her neyse... İlk ve ikinci "Jurassic Park"lar yapımcı-yönetmeni Steven Spielberg'ün servetine servet kattıktan ve günümüz sinemasının gişe şampiyonları listesinin başlarına yerleştikten sonra, işte serinin üçüncü filmi... Dr. Alan Grant, bu kez zorla "kaçırılarak" Sorna adasına zoraki iniş yapıyor, orada dinozor türünün yeni ve öldürücü türlerini keşfediyor. Ve yanındakilerle birlikte hayatta kalmaya çabalıyor.
FAZLA KORKUNÇ
Çağdaş ve artık çok gelişmiş özel efektlerle, kimi dost, kimi ölümcül 10 kadar dev yaratığın en inandırıcı biçimde karşımıza geldiği ve Spielberg'ün sadece yürütücü-yapımcı olarak katıldığı bu yeni serüven, ilk iki filmden daha çok dehşet ve şiddet içeriyor. Gerilim 15. dakikada başlıyor ve sonuna dek sürüyor.
Ama ne de olsa, biz bu filmi daha önce gördük! Genetik araştırmaların, DNA devriminin ve dünyamızda doğal bir çevre önünde tarihin kayıp hayvanları dinozorları görmenin şoku artık yok... Bu nedenle, film izleniyor gerçi, ama gerçek bir sürpriz ve özgünlük de içermiyor.
Küçükler için bence aşırı korkutucu olduğunu ekleyeyim. Ayrıca karada, havada ve denizde yaşayan olası her tür dinozor bol bol kullanıldıktan sonra, serinin yeni bölümü nasıl gelecek, merak ediyorum!
JURASSIC PARK-3
*Yönetmen: Joe Johnston
* Senaryo: Alexander Payne, Craig Rosenberg, Jim Taylor
*!Görüntü: Shelly Johnson
*!Müzik: Don Davis
*!Oyuncular: Sam Neill, William H. Macy, Tea Leoni, Alessandro Nivola, Trevor Morgan, Michael Jeter t!Universal yapımı.
Dikkat: Sinema tehlikelidir!..
İspanyol yönetmen David Trueba'nın filmi 'Başyapıt'ta kahramanlarımız, ünlü bir film yıldızını projelerine ikna edemeyince kaçırıyor ve filmi zorla çekmeye başlıyor. 'Başyapıt' haftanın filmi
Filmin baş kahramanı, çocuk yaşta eriştiği şöhretle hayatı mahvolmuş, uyuşturucu ve alkol bağımlısı olmuş yıldız Amanda Castro bir yerde şöyle der: "Sinemanın bu denli tehlikeli olabileceğini hiç düşünmemiştim!"
ZEKA İŞİ
Gerçekten de sinema tehlikelidir, giderek ölümcül bile olabilir! Amanda bunun deneyimini yaşamış, genç yaşta gelen bir şöhretin mutluluk demek olmadığını çok iyi anlamıştır. Filmin diğer iki kahramanından biri, eski ve sakat bir kameramanın beş para etmez oğlu olup, bir sinema starı üzerine kurulu bir film yönetmeye çabalar. Öbürü ise müzikallerde Amerikan şarkıları söyleyerek ün yapmak isteyen bir şapşaldır.
Ve kafamızda hemen bir soru ortaya çıkar: Acaba aşırı ve yersiz bir sinema tutkusu insanı böyle geri zekâlı mı yapar? Ya da, biz sinemaseverlere yönelik diğer varsayım: Bu tutku ille de geri zekâlılara mı musallat olur?
POLİSSİZ POLİSİYE
İkinci filmini yöneten İspanyol yönetmeni David Trueba'nın filmi, enfes bir bölümle açılıyor: Madrid'in en yoksul semtlerinden birinde, izbe bir sokağı, pis gecekonduları ve alabildiğine yoksul insanları dekor olarak alan bir müzikal sahne... Ama bunun oyuncu-şarkıcı kahramanımız Benito'nun zihninden geçen bir sahne olduğu, gerçeğinse bambaşka bir acılıkta olduğu anlaşılacaktır.
Kahramanlarımız, ünlü yıldızı projelerine ikna edemeyince onu kaçırır ve filmi zorla çekmeye başlarlar. Ama bu bir gerilim/polisiye film değildir. İşin içine polis falan karışmaz.
Film, daha çok üç kahramanımızın kimliklerinin açılımı ve de sinema-hayat ilişkilerinin sorgulanması biçiminde gelişir. Aşırıya kaçmış bir sinema ve beyazperde tutkusu, traji-komik yanlarıyla birlikte yavaş yavaş ortaya çıkar. Aynı biçimde, şöhret olmanın, star olmanın bedeli ve dramı da...
"Başyapıt" belki biraz tek boyutlu kalan öyküsüyle çok doyurucu bir film değil. Ama sinemayı gerçekten sevenlere düşünecek ve tartışacak bol malzeme getiriyor. Ve içerdiği farklı duyarlılıkla izlenmeyi de hak ediyor.
Haftanın en iyisi...
BAŞYAPIT / Masterpiece
* Yönetim ve senaryo: David Trueba
* Görüntü: Javier Aguirresarobe
* Müzik: Roque Bands
* Oyuncular: Ariadna Gil, Pablo Carbonell, Santiago Segura, Luis Cuenca
* İspanyol yapımı.
Mevsim başlıyor!
Evet, işte yeni bir mevsim açılıyor. Bu hafta hepsi de ilginç üç filmin birden gösterime girmesi bunun bir kanıtı. Elbette çok daha parlak haftalar olacak, mevsim ilerledikçe...
Bunlardan "Başyapıt", değişik bir İspanyol filmi. Perdeleri işgal ettiğinden hep yakındığımız Hollywood'a karşı alternatif bir duyarlılıkla işlenmiş. Gösterişli, aksiyon yanı güçlü bir film değil. Ama özellikle sinema denen olaya ve onun hayatlarımızdaki yerine öyle ilginç bir yaklaşımı var ki...
Öbürleri tipik Hollywood tarzı aksiyon filmleri. Yarışseverlerin "Yarışçı"ya ilgisiz kalacaklara düşünülemez. "Jurassic Park- 3" ise en azından ilk ikisinin tadına varamamış yeni gençlik kuşağına ürpertiler yaşatabilir.
İşte böyle... İyisi kötüsü, eksiği fazlası, ama mutlaka değişmez çeşitliliğiyle bir mevsim daha başlıyor. Tüm sinemaseverlere hayırlı olsun...
İki eski kurt ve gençler
Stallone 'dönüşünün' ikinci filminde kendi yazdığı bir öyküde 'eski bir yarışçı' rolünde
Kanada'dan Japonya'ya, Almanya'dan ABD'ye beş ayrı ülkenin ünlü yarış sahalarında çekimi yapılmış, teknik açıdan doyurucu ve sürükleyici bir film 'Yarışçı'.
Formula 1 yarışlarının getirdiği popülerlik ve teknolojinin yeni atılımlarıyla, başdöndürücü bir film amaçlanmış. Aksiyon ustası, Finlandiya'dan ithal Renny Harlin, son derece hızlı bir kurgu tutturmuş. İki yaşlı kurt, Stallone ve Burt Reynolds'un yanına ise son derece yakışıklı gençler ve güzel kadınlar doldurularak, işin cinsel cazibe yönü de garantiye alınmış.
Ama sonuç, sabun köpüğü gibi izlenip unutulacak bir serüvenden fazlası değil. En hoş yanı, yarışlara eşlik eden taraftarları, fanatikleri, oburları, pon-pon kızları falan gösteren belgesele yakın çekimler...
YARIŞÇI / Driven
* Yönetmen: Renny Harlin
* Senaryo: Sylvester Stallone
* Görüntü: Mauro Fiore t Müzik: BT
* Oyuncular: Sylvester Stallone, Burt Reynolds, Kip Pardue, Til Schweiger, Estella Warren, Gina Gershon, Stacy Edwards, Robert Sean Leonard
* Franchise Pictures yapımı.
HAFTANIN YILDIZ TABLOSU
ÜÇÜNCÜ GÖZ ****
BAŞYAPIT ***
ÖRÜMCEĞİN MASKESİ **
YARIŞÇI **
JURASSİC PARK-3 **
ŞAŞKIN CASUS **
UYKUSUZ **
FİNAL FANTASY **
al.dorsay@superonline.com
ATİLLA DORSAY
|
|
|
|