* Dünyanın ilginç yerlerini gezmişsiniz, gördüğünüz en etkileyici yer neresiydi? (Zekeriya Demet)
En ilginç yerlerden biri kuşkusuz Türkiye. Hindistan da son derece fotojenik; renkli giysili insanları ve tarihi dokusuyla fotoğraf açısından bir hazine değeri taşıyor.
* Bazı fotoğraflarınızda durağan bir manzara, bir taş yığını görülüyor. Yerinde duran bir binayı olduğu gibi çekmenin, sanatsal yönü var mı? (Pelin Sorgunel)
Hayır sanatsal yönü yok. Profesyonel bir fotoğrafçı olduğunuz zaman yalnız istediğiniz işi değil, sizden istenen işi de yapmanız gerekiyor. Günlük hayatınızı devam ettirebilmek için bu şart.
* Türkiye'de bir üniversite mezununun hayatını fotoğrafçılıktan kazanma şansı nedir? (Ayhan Atılay)
Fotoğrafçılık eğitimi 12 haftalık bir eğitim. Ama deneyimli olmak gerekiyor. Bunun için en güzel yöntem, iyi bir fotoğrafçının yanında çalışmak. En büyük sermaye, güncel işler yapan fotoğrafçıların yanında çalışmak.
* Bu işin zor yönü, ruhu nerede gizli? (Erdemir Niğdeli)
Otomatik makinelerde artık enstantaneyi, diyaframı düşünmenize gerek yok, makine hepsini kendi ayarlıyor. Önemli olan fotoğraflarınızın yakın çevreniz ve ailenizle sınırlı olan duvarı aşması. Gizlilik, fotoğraf bilginizin öyle bir hale gelmesi ki, o duvarı aşarak sizi hiç tanımayan insanların eserlerinizden elektrik akımını alması ve etkilenmesi. Bu elektriği bir iki fotoğrafınızla değil devamlı olarak sağlamak gerekli.
* Bundan sonraki hedefleriniz neler? (Sibel Hatrıbir)
Ben 10 yıldan bu yana İFSAK'ta fotoğraf dersleri veriyorum. 10 yılda 5000 kişiye kurs verdim. Hedefim, derslere devam etmek. Bana her gün en az dört kişi geliyor, tavsiyelerde bulunuyorum.
* Fotoğraflarınızda filtre veya fotoğrafı yapaylaştıracak herhangi başka teknik kullanıyor musunuz? (Gülce Kahraman)
Ben genelde iki tane filtre kullanıyorum, bir tanesi güneşli havalarda yerine göre göğü, denizi, gölü, havuzu daha mavi ve doyurucu kılmak için polarize filtre. Bir de ışığı iyi tanıdığım için ışığın rengine göre akşam veya sabah soğan kabuğu renginde filtre kullanıyorum.
n Uzakdoğu'ya karşı olan bu ilginiz nereden kaynaklanıyor? (Mahir Öztürk)
İki nedeni var. Güney Amerika'dan daha ucuz ve fotoğrafik açıdan çok cazip ve zengin bir kıta. Nepal, Tayland, Hindistan... Oralarda insanlar 100 yıl önceki geleneksel kıyafetlerini hâlâ günlük yaşamlarında giyiyorlar ve diğer ülke insanlarından hemen ayrılıyorlar. Çok renkliler ve fotoğrafa yatkınlar. Uzakdoğu'da kendinizi Indiana Jones gibi hissedebilirsiniz. Biz fotoğrafçılar Uzakdoğu'ya fotoğraf açısından hazine bulmaya gidiyoruz.
* Fotoğraf çekerken neyin gerçek fotoğraf olduğuna nasıl karar veriyorsunuz? (Selvin İyigün)
Eskiden gözüme güzel geldiği için çekiyordum ama şimdi meslek edindiğim için hem de para kazanmak için çekiyorum. Son olarak Prag'da kendim için çatıların yarattığı estetik çizgileri çektim. Ben insan çekmekten hoşlanıyorum ama mimari yönüm de güçlüdür. Fuji Milenyum 2001 yarışmasında büyük ödülü, mimari yapıların estetik şekillerinden oluşan modern fotoğraflarımla aldım.
* Fotoğrafın kalitesi, fotoğrafçının çok beğendiği bir mekanı çekerken artar mı? (Özlem Özdemir)
Mutlaka etkisi olur. Çünkü çok beğendiğim yerlerde fotoğraf çekmek için heyecanlanıyorum. İş dahi olsa fotoğraf çekmek için o heyecanı duymak, titreşimi fotoğrafa aktarmak gerekiyor. Titreşim ne kadar çok olursa bu fotoğrafa yansıyor ve daha güzel fotoğraflar ortaya çıkıyor. Fotoğraf çekmek için önemli bir nokta da sabırlı olmak ve acele etmeden fotoğrafı içinize sindirmek.
AYSUN ÖZ