kapat
16.08.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

www.limasollu.com
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
OKAY GÖNENSİN(ogonensin@sabah.com.tr )

Güven... Yine güven...

Türkiye duruyor, durmaya devam ediyor. Dolar artıyor, faiz artıyor. Ekonomi duruyor, üretim yapılmıyor.

İktisatçılar dolar fiyatındaki artışı yorumlarken, piyasalarda çok az işlemin olduğunu, çok düşük alımlarda bile doların yükseldiğini belirtiyor. Çünkü elinde dolar olanlar satmıyor, satan yüksek fiyatla satıyor.

Sonuçta Türkiye duruyor, rakamlar da moral bozmaya devam ediyor.

Türkiye yine "güven" meselesine gelmiş dayanmış ve tıkanmıştır.

Hiç kimse elindeki doları bozdurup Türk lirasına dönmemektedir. Çünkü güvenmemektedir.

Siyasi yönetimin, ekonomideki tıkanmayı tersine çevirecek bir "ulusal hamle" yaratma konusunda bir ışık göstermemesi genel "ruh hali"nin en olumsuz noktada seyretmesine yol açmaktadır.

Halk karamsar...
Ankara'ya dönük güvenin sıfırlanması yarına ilişkin olarak da en karamsar beklentileri canlı tutmaktadır.

ANAR'ın Temmuz sonunda yaptığı araştırmanın bir bölümünde karamsarlığın boyutları çok açık görülmektedir.

Soru: Yeni ekonomik program tam olarak uygulanırsa ülke düze çıkar mı?

Çıkar: Yüzde 33.8. Çıkmaz: Yüzde 54.8.

Soru: Hayatınızdan ne kadar memnunsunuz?

Memnunum: Yüzde 18.3. Değilim: Yüzde 50. Ne memnunum de değilim: Yüzde 31.8

Soru: Gelecekten ne kadar ümitlisiniz?

Ümitliyim: Yüzde 18.8. Ümitsizim: Yüzde 51.1. Ne ümitli ne değilim: Yüzde 30.1.

Soru: Türkiye'de yeni bir ekonomik kriz çıkacak mı?

Çıkacak: Yüzde 74.7. Çıkmayacak: Yüzde 17.4. Bilmiyor: Yüzde 7.9.

Soru: Bu ekonomik koşullar Türkiye'de bir sosyal patlamaya neden olabilir mi?

Olur: Yüzde 76.5. Olmaz: Yüzde 13.8.

Beklenti "daha kötü günlerin geleceği" yönünde olduğu zaman, ülkeyi harekete geçirebilmek için güçlü bir "motivasyon" şarttır.

Oysa Ankara'nın görüntüsü, böyle bir girişim hazırlığının çok uzağında olduklarını her gün göstermektedir.

Bir yanda, Mesut Yılmaz'ın son çıkışının ardından gelen tepkilerin özellikleri, Ankara'nın ortak, koordine ve ulusal seferberlik yaratacak bir hamle düşünmekten çok "iç savaşlarıyla" daha çok meşgul olduğu gerçeği vardır.

Diğer yanda da gündelik kötülüklere gündelik suçlular arama çabası ortaya çıkmıştır. Asıl hamleyi yapamayan Ankara bu kez de "günün suçlusu"nu aramaya kalkışmaktadır.

Günün suçlusunu aramak hedef şaşırtmaya çalışmaktadır. Çünkü günün suçlusu önemli değildir.

Ankara gecikiyor...
Önemli olan son on yılın suçlularıdır. Bunların kim olduğunu da herkes bilmektedir. Bilindiği için de Ankara'ya güven sıfır noktasına gelmiştir.

Herkes Ankara'nın, iç savaşlarını bir kenara bırakarak insiyatif almasını, plan yapmasını ve bir yerden başlamasını beklemektedir. Ankara geciktikçe, kendi küçük hesapları içinde boğulduğu izlenimini vermeye devam ettikçe, asıl meseleleri erteledikçe güven de sıfır noktasında durmaya devam etmektedir.

Güvensizlik giderilemediği sürece de en kötü senaryolar tedavülde kalacak ve insanlar sadece kendi açılarından önlem almaya devam edecektir.

Ankara'nın hiç kimseyi suçlamaya hakkı yoktur.

www.sigortam.net


www.superbahis.com

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır