Cem de uyardı: Gecikiyoruz
"AB için top artık bizde. Elimizi çabuk tutmalıyız" diyen Bakan İsmail Cem, dış siyasette Genelkurmay'la görüş ayrılığı olmadığını söyledi, iç siyaset için ise konuşmaktan kaçındı
DIŞİŞLERİ Bakanı İsmail Cem, Avrupa Birliği ile ilişkiler ve Ulusal Program'ın gereklerinin yerine getirilmesi konusundaki gecikmelerden yakınarak, "Daha fazla zaman kaybetmememiz, elimizi çabuk tutmamız lazım. Aksi halde bir yıllık gecikmenin ileriye dönük 3 - 4 yıllık zararını çekeriz" dedi.
Dün gazetelerin Ankara temsilcilerine Dışişleri Konutu'nda bir öğle yemeği veren İsmail Cem, AB ve dış politika alanındaki son gelişmeleri değerlendirdi.
ULUSAL GÜVENLİK SIKINTISI
Gündemdeki "Ulusal Güvenlik" tartışmalarına ilişkin sorulara net yanıtlar vermekten kaçınan Cem, bu konuda şunları söyledi: "Bir başka siyasetçinin görüşlerini ölçü alarak herhangi bir değerlendirme yapmam. Dış siyasetle ilgili olarak soruyorsanız, ulusal güvenlik siyasetinin bu konudaki parametrelerinin hazırlanmasında zaten biz varız. O açıdan bir sorun yaşanması sözkonusu olamaz. Örneğin, Kıbrıs ve diğer dış konular bakanlık olarak bizim hazırlıklarımız çerçevesinde şekillenmiştir. Dolayısıyla bakan olarak benim dış politika bakımından ulusal güvenlikle ilgili böyle bir sıkıntım yok..."
Cem, dış politika ile ilgili bir sorun olmadığını söylüyor ancak, özellikle AB'ye hazırlık sürecinde iç siyaseti ilgilendiren düzenlemeler konusunda herhangi bir sorun çıkıp çıkmadığı sorularına yanıt vermekten kaçınıyor. Cem'in AB'ye hazırlık sürecinden, Avrasya projesine, Kuzey Irak'taki son gelişmelere, Kıbrıs sorununa ilişkin sorulara verdiği yanıtları da özetle şöyle:
ZARARINI İLERİDE ÇEKERİZ
AB İLE İLİŞKİLER: Avrupa Birliği ile ilişkilerde çok ciddi netleşmeler ortaya çıkmaya başladı. Ciddi mesafeler alındı, bazı konularda tartışıyoruz ama, "tarama süreci"nin önümüzdeki sonbaharda başlatılabileceğini umuyoruz. Bu yeni bir adım olacak. Bunun olabilirliğine dönük olarak bazı ülkelerden destek sağladık. İlişkilerde beklediğimiz gelişmeyi sağladık. Fakat, Ulusal Program'da yer alan düzenlemelerde gecikmenin sözkonusu olmaması lazım. Acele etmemiz, elimizi çabuk tutmamız lazım. Meclis'in son dönemi ekonomi yasaları ağırlıklı olduğu için AB ile ilgili yasa ve anayasa değişikliklerine sıra gelmedi. Ancak daha fazla gecikmemeliyiz. Çünkü, AB konusunda top artık bizim elimizde. Hazırladığımız Ulusal Program yeterlidir. Şimdi mesele, iyiniyetle bazı şeyleri zaman kaybetmeden yapmaktır. Bize bunların illa da yüzde yüzünü yapın diye bir dayatma olmaz. Biz yüzde 97'yi yapmışsak, "Yüzde 3'ü niye yapmadınız" demezler. Fakat bizim daha fazlasını yapma gayreti içinde olmamız lazım. Aksi halde bir yıllık gecikmenin ileriye dönük olarak 3 - 4 yıllık zararını çekeriz. İlerleme raporu için bazı hususları gerçekleştirmemiz çok önemli. Oradaki gecikme, başkalarının hızla ilerledikleri yolda Türkiye'yi geri bırakır.
GÖZALTI SÜRESİ BİLE YETER
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ: Anayasa değişikliği paketinin temmuz ayında Meclis'ten geçirilebilmesi için girişimlerde bulundum ama, olmadı. Genel çizgileriyle son derece olumlu bulduğum bu değişiklik paketinin bir an önce Meclis'e gelmesinin yararlı olacağını düşünüyorum. Bu değişikliklerin gerçekleştirilmesinin AB ile ilişkilere elbette katkısı olacaktır, ama, herşeyi yasa ve anayasa değişikliklerine de bağlayamayız. Kararnamelerle, yönetmeliklerle, idari düzenlemelerle de çok önemli mesafeler alabiliriz. Örneğin, gözaltı süresinin uzatılması konusunda, kişinin hakim karşısına çıkarılarak uzatma kararının alınması kanun değil, bir yönetmelikle yapılabilecek bir düzenleme. Bunun yapılması bile çok önemlidir. Bu tür düzenlemeler ilişkilerimizi hareketlendirir, çok olumlu katkıları olur, mesafe alırız. Ama maalesef Türkiye'de hep başka konular, başka tartışmalar ön plana çıkıyor...
TSK'YLA AYRILIK YOK
ULUSAL GÜVENLİK: Kıbrıs veya Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği (AGSK) konularında bakanlığımızla Genelkurmay arasında herhangi bir görüş ayrılığı sözkonusu değildir. AGSK konusunda askeri açıdan da, siyasi açıdan da yanlış yapamayız. Aslında Washington belgesi bizim isteklerimizi karşılıyor. Orayı kazandık ama, olay bitmiş değil. Şimdi Türkiye'nin menfaatleri ile AB'nin kaygılarının karşılanabileceği bir ortak noktanın bulunabilmesi önemlidir. Bu konuda ölçüsüzlüğün de, çok aşırı ölçülü olmanın da faturası büyük. Biri bizi saf durumuna düşürür, diğeri de bize rağmen bu oluşumun meydana gelmesi sonucunu doğurur. Onun için dengeli bir doğrultu bulmaya çalışıyoruz. Biz Türkiye'nin öz menfaatlerinden taviz verip saf mevkiine düşmeyiz... AGSK Türkiye'nin güvenliğini doğrudan ilgilendiren bir konu. Makul bir çıkış bulunabilir umudunu koruyoruz.
AB'YE VE İSRAİL'E MESAJ CİDDİ TEPKİ GÖSTERİRİZ
KIBRIS: Kıbrıs konusunda politikalar daima Sayın Denktaş ile birlikte oluşturuluyor. Türkiye herkesin kabul edebileceği bir çözüm için üzerine düşeni ciddiyetle yapıyor. Ciddiyet ve samimiyetle inandığımız çözüm konfederasyon modelidir. Bunu dünyaya kabul ettirmekte mesafe de aldık. Bu yaz döneminde en fazla üzerinde durduğumuz konu Kıbrıs oldu. İki tarafın da kabul edebileceği bir ortak çözüm oluşturmaya çalışıyoruz. Biz buna ulaşamaz ve bu arada AB Güney Kıbrıs'ı tüm adayı temsil edecek biçimde tam üyeliğe kabul ederse o zaman Türkiye buna çok ciddi tepki gösterir. İdari, ekonomik ve siyasi alanda çok ciddi tedbirler alırız. Bunu muhataplara anlattık ve anladıklarını da sanıyorum. Bugün Rum tarafının öncelikli hedefi çözüm değil, AB'ye üyelik. O nedenle de toplumlararası görüşmelere "dostlar alışverişte görsün" yaklaşımıyla geliyorlar.
DOSTLARI SATMAYIZ
ORTADOĞU VE İSRAİL: Türkiye'nin kendi menfaatleri doğrultusunda sürdürdüğü bir denge politikası var. Son dört yılda bu denge güçlenmiştir. İsrail ile ilişkileri iyiye götürdük. Özellikle ekonomik ilişkilerimiz çok iyi gelişti. Ama bunu yaparken öte yandan Arap ülkeleriyle de iyi diyalog kurmaya özen gösterdik. Her iki tarafa da şunu söyledik: Bizim dostluklarımız pazarlık metaı değildir. Biz dostluklarımızı satmayız...
MÜCADELE BİTMEDİ
PKK: PKK Kuzey Irak'ta marjinal konumdadır artık. Örgütte çözülme başladı. Suriyeliler, İranlılar ülkelerine dönüyor. Fakat, azalmış olmakla birlikte bazı unsurlar hala dağlardaki kamplarda faaliyetini sürdürüyor. Onun için mücadele bitmiş değil.
İKİNCİ HEDEF AVRASYA
AVRASYA PROJESİ: Birincisi AB üyeliği, ikincisi Avrasya'nın merkezinde yer alan, belirleyici ülke olmak gibi iki temel hedefimiz var. Bu konuda Rusya ile de olumlu bir işbirliği havası gelişiyor. Çünkü Avrasya'da merkez ülke olma iddiasında iki ülke var; biri Türkiye diğeri de Rusya. Rusya olumlu yaklaştı. Şimdi teknik çalışma yapılıyor.
|