|
|
|
|
Tatil edin de göreyim!
Bugün sezon başlıyor. Ve göreceksiniz bu küfür olayı ve federasyonun çıkarttığı yönetmelik bakın nasıl baş ağrıtacak. Önce olayı şöyle bir sağlam kafayla düşünelim. Bu küfür olayını engellemek lazım. Bunda hepimiz hemfikiriz. Federasyon da bir yaptırım içinde olmalı. Buna da kabul. Ama bunun uygulanış biçimine itirazlarım var. Bakın neden? Millet Meclisi'nde küfür var, Şeref Tribünü'nde küfür var, Basın Tribünü'nde küfür var, senin Cumhurbaşkanın Başbakan'ın kafasına küfür eder gibi kitap atıyor. Baba, çocuğunu severken, onu ne kadar sevdiğini, "Eşşoğlueşek" diyerek takviye ediyor.
Böyle bir toplumda biz seyircinin küfür etmesini engellemek istiyoruz. Engelleyelim. Ama okkanın altına hakem atarak değil. Bunun çok kolayı var. Yönetmeliklere ağır maddeler koyarsın. Özellikle para cezalarını, seyircisiz oynatmayı ve saha kapatmayı. Ama bunu hakeme 2 anons yaptırarak, kulüp başkanıyla muhatap ederek, soyunma odasına sokup çıkararak yapamazsınız.
Kaçak döğüş
Yarın bir gün coğrafi olarak ters yerler olacak. Mesela Diyarbakır, mesela Trabzon. Büyük takım olacak. İnönü Stadı, F.Bahçe Stadı, Ali Sami Yen Stadı. Bu hakemler her statta aynı uyulamaları yapabilecekler mi? Hayır. Nasıl olur bu işler? Çok kolay.
Hakem bir rapor yazar, gözlemci bir rapor yazar. Avrupa maçlarında olduğu gibi temsilci bir rapor yazar. Ama bizde temsilciler eski futbolcuların arpalığı haline getirildiği için onların verdikleri raporlar "zurnanın son deliği" muamelesi görüyor. Onların ki en önemli kısmı. Federasyonu temsil ediyorlar. Bu 3 raporu birleştirirsin, maç da salimen bitmiş olur.
Federasyon Kurulu toplanır. Para cezası mı, seyircisiz oynama mı, saha kapatma mı? Verirsin çatır çatır uygularsın. Sen bunu yapmıyorsun. İşi hakeme yüklüyorsun. Neden? Yarın seçimlerde "Benim suçum yok. Hakem öyle dedi" deyip sıyıracaksın.
Soruyorum, yarın G.Saray'ın, F.Bahçe'nin İstanbul'daki maçlarında gelen mesela Alman hakeme, organize olan tribünlerden Almanca küfür edilirse tempolu olarak, maç yarıda mı kalacak? Hayır. Yapamayacağınız, uygulayamayacağınız, kaçak döğüştüğünüz bu uygulamada başınız ağrıyacak.
Yarın televizyonlarda aynı hafta Diyarbakır'da, Trabzon'da, Ali Sami Yen'de, İnönü'de, Saracoğlu'ndaki küfürleri dakika dakika birileri ekrana getirse "Bazılarında maç tatil oluyor, bazılarında nasıl olmuyor" diye sorulunca nasıl cevap vereceksiniz?
Seminerde sessizlik
Sakın benim hakemlerim doğrusunu yapar demeyin. Bülent Yavuz, G.Saray-Bursa maçında kaleci Şenol'u 60 metreden attıran 4.hakem, Beşiktaş-Antalya maçında 6 metreden niye Beşiktaşlı oyuncuyu attıramadı diye 15 hakeme sordu. Hepsi eveleyip gevelediler. İçinden biri çıkıp da "Attıramadığı büyük takımdandı, attırdığı küçük takımdan" diyemedi. Aynı hakemlere UEFA Eğitimcisi Slovak bir pozisyon için sordu. Bu pozisyonda penaltı var mı? Hemen hemen tamamı "Var" dedi. "Sarı kart kullanılır mı" diye sordu. 5 kişi el kaldırdı. "Kırmızı" dedi, herkes birbirine baktı, el kalkmadı. "Hiç kart yok mu" diye sordu yine el kalkmadı.
Düşünebiliyor musunuz hakemler daha seminerde cesaretli ve kararlı değiller. Böyle bir hakem grubu, küfür yorumunu nasıl yapacak, nasıl sonuçlandıracak? Bunu sezon içinde hep beraber göreceğiz.
Size kim izin verdi?
Bazı şeyleri yazınca kızıyorsunuz. Ve bakıyorum maça gittiği halde göstere göstere önemli konuları yazmayan fanatik, renkli gözlüklü kulüp yazarları var. Televizyondan Beşiktaş-Milan maçını izliyorum. Beşiktaş takımında önce İlhan oynuyor, sonra Tümer oyuna giriyor. Bunların ikisi de Samsunspor'un malı. Ve bunlar Beşiktaş forması giyip, özel maç da olsa sahaya çıkıyorlar. Bakın özel maç dahi olsa Futbol Federasyonu'ndan izin alıyorsunuz. Müracaaat ediyorsunuz. Size bir hakem veriyorlar. Resmi bir hakem. Siz futbolcu olarak o hakeme tükürüp, küfür edip vurursanız, aynı işlemleri rakip futbolcuya da yapsanız atılacaksınız. Ve aynen resmi maçta olduğu gibi ceza alacaksınız. Şimdi düşünebiliyor musunuz? İlhan ve Tümer tükürdü veya küfür etti. Nereden baksanız 6 aydan başlar. O zaman bu futbolcuları Beşiktaş alacak mı? Samsun'a döndüklerinde en az 6 ay yoklar. Hesabı kim verecek? Veya bu futbolcular tekme yiyip sakatlandılar. Ömür boyu futbol oynayamayacaklar. Bunların hakkını kim koruyacak? Bunların özel maçlarda lisansları çıkmayan kulüplerde oynamasına izin verenler kimler? Verildiyse kimlerin imzası var? Gönderirlerse seve seve açıklarım. 3 Büyükler yapınca mübah küçükler yaparsa günah. 30 sene önce de böyleydi halen gidiyor.
Süren yanıldı
Geçen sezon başı Galatasaray'ın sabık başkanı Faruk Süren ile yaptığım röportajda Denizli'yi sormuştum. "Fatih gittikten sonra neden teknik adamlığa düşünmediniz?" diye. Verdiği cevap ilginçti. "Mustafa Denizli tembeldir. Başka negatif özellikleri de var. Ben onu G.Saray'ın kapısından sokmam." 1 yıl geçti. Mustafa Denizli'yi de gördük, Faruk Süren'i de. Süren, şahsi kapris ve inadı yüzünden tahmin ediyorum, bu cümleleri sarfetti. Çünkü o Mustafa, Pendik'e yenilen takımı alıp önce yürütmeye, yavaş yavaş da hızlandırmaya başladı. Eğer Şampiyonlar Ligi'ne sokabilirse daha iyi şeyler yapacağa benzer. Faruk Süren'in net bir şekilde yanıldığını görüyoruz.
|
|
|
|