kapat
04.08.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

www.limasollu.com
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

www.euronet-tr.com
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
MURAT BİRSEL(mbirsel@sabah.com.tr )

Ulusal güvenlik nedir?

Dünyanın en tecrübeli politikacıları dahil, devlet yönetiminde söz sahibi olmuş herkes bu soruyu kendine sormuştur: Ulusal güvenlik nedir?

Bunun adı bazen ulusal güvenlik, bazen de "Devletin âli çıkarları" olur.

Bu konu biraz akıl bulandırdığından, siyasal bilimlerin en karmaşık ama -içine girdikçe- en keyif veren konularından biridir.

Bazen ulusal çıkar apaçık kendini gösterir...

Kral "Devlet benim" der ve her lafı ulusal çıkar olur.

Diktatörün de her dediği ulusal çıkardır.

Peki demokrasilerde ulusal çıkar nasıl saptanır?

Burada her zaman aklın yolu birdir kolaycılığına kaçılamayacağına sayısız örnek göstermek mümkün...

ABD siyasi tarihinin bu konudaki klasik örneği Küba krizidir.

Bu konuda en doğru hareket tarzının ne olacağı konusunda yönetimde görüş farklılıkları doğmuştur.

Mesela ABD Dışişleri Bakanlığı diplomatik tedbirleri öne sürerken, ordu Küba'nın bombalanmasından yanadır, başkan ise denizden ablukayı önermektedir.

Şimdi bunlardan hangisi devletin âli çıkarı?

Çıkın bakalım işin içinden!

Ancak dikkatli gözlemciye burada bir ders var...

"åli çıkar" veya "ulusal güvenliğin gereği" veya "ülke için en yararlı mütalaa edilen hareket tarzı" konusunda görüş farklılığının olabildiği!

Nitekim...

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın...

ABD Silahlı Kuvvetleri'nin...

Ve ABD Başkanı'nın...

Ülkesini sevdiğine ve ülkesi için en doğru kararı vermek istediğine şüphe yok!

Hiçbirinin diğerine "Sen vatan hainisin" diyecek hali yok...

Beraberce tartışarak tercihlerden birinde karar kılacaklar!

Burada bir parantez açalım ve şunu söylemeden geçmeyelim...

Böyle durumlarda istihbarat ve konu üzerinde bilgi sahibi olma derecesi eşit olmalıdır ve bu bilgi paylaşılmalıdır.

Ve taraflar kimin hangi bilgilere dayanarak neden böyle davranmayı tercih ettiği konusunda mutlak fikir sahibi olmalıdır.

Yoksa en bilgili tarafın, -konunun uzmanının- dediği olur!

Zaten olay ulusal güvenlik boyutunda olduğundan hareket tarzında bir konsensüs aranır...

Taraflar (ki bu örnekte) Dışişleri, Silahlı Kuvvetler artı Başkan biraraya gelir. (Bizde olsa MGK üyeleri diye düşünebilirsiniz).

Haydi biraraya gelsinler, bakalım nasıl karar alacaklar...

Karar verme teorilerini okumuş her üniversitelinin...

Arrow's paradoks üzerine yoğunlaşmış herkesin bileceği gibi...

Böyle durumlarda oturumu yönetenin dediği olur!

Bu toplantıda da (Asker, diplomat ve icranın başı) taraflar yan yana geldiğinde toplantıyı birisi yönetecektir...

Bu genelde icranın başı olur.

O kişi (oturum lideri) bir dizi oylama süreciyle, mesela Küba örneğine dönecek olursak, abluka mı veya havadan bombardıman mı diye sora sora...

Diğer tarafları kendi arasında kırdırır ve sonunda işi kendi tercihine getirir!

Oldu olacak örnek de vereyim...

Dişişleri: dTaTb (diplomasiyi tercih ediyor(T) ablukaya, ablukayı tercih ediyor bombalamaya)

Ordu: bTdTa (bombalayalım, olmadı diplomasi, abluka son tercihim)

Başkan: aTbTd (abluka, olmazsa bombalayalım, diplomasiyle bu iş gitmez)

Şimdi tarafların tercihleri böyle ve başkan soruyor...

Bombalayalım mı? Diplomasi mi?

Sonuç bombalama çıkıyor (gerek ordu, gerek başkan bombalamayı diplomasiye yeğliyor).

O zaman başkan bir kez daha soruyor...

Bombalasak mı ablukaya mı alsak?

Sonuç abluka çıkıyor (gerek başkan gerek dışişleri ablukayı bombaya tercih ediyor).

İşte son derece demokratik bir ortamda, demokratik bir oylamayla, başkan kendi isteğini onaylatmış oluyor ve milli iradenin kararı -başkanın isteği- abluka olarak ortaya çıkıyor.

Oysa tercihlere bir daha bakacak olursanız...

Gerçekten...

Diplomasinin ablukaya tercih edildiğini göreceksiniz (dışişlerinin ilk, ordunun ikinci tercihi).

Yani, tercihler belli olduğu andan itibaren, aslında oturumu yönetenin dediği oluyor!

Onun için...

Ulusal güvenlik, milli menfaatin...

Herkesin, üzerinde her seferinde, hemfikir olduğu bir tanımı yoktur.

Bir ülkede...

Milli menfaatin ne olduğunu (eşit istihbarat ve bilgi bölüşümü olduğu farz ve kabul edildiğinde) o ülkenin lideri kimse o saptar.

Aynı şekilde siz de, tarafların tercihlerini biliyorsanız, benzer durumlarda çıkan sonuca bakarak ülkenin liderinin kim olduğunu anlarsınız.

www.sigortam.net


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır