kapat
29.07.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

banner
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

www.euronet-tr.com
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

Sanatçılar kabinesi


Halkın sanatçılardan seçtiği hükümette Hamiyet Yüceses Maliye, Safiye Ayla Dahiliye, Ahmet Üstün Çalışma, Doktor Alaaddin Yavaşça da Sağlık Bakanı idi.
Safiye Ayla ve Münir Nurettin Selçuk da çok oy almıştı

Gazinolar ve aile bahçeleri dolup taşıyordu. Türk ve Batı müziğinin en nadide isimleri adeta halkla bütünleşmişti. İlgi öylesine büyüktü ki, sanatçılar sadece geceleri sahneye çıkmıyor, gündüz matineleri ile "çift vardiya" yapıyordu. O zaman için her şey tam anlamıyla "canlı"ydı. Bir radyo sanatçısını gazinoda sahneye çıkarmanın "deveye hendek atlatmak" kadar zor olduğu bu dönemlerde kişiye "sanatçı" payesini halk, gösterdiği ilgi ile veriyordu.

Cinselliğe değil sanata soyunan onca sanatçı afişlere ve neonlara ismini müzik ölçüsü ile yazdırabilirdi. Sanatçılar konservatuvar ya da engin "alaylı" müzik kültüründen çıkıyor ve böylece halk müziği de kendi folklorik yapısını koruyordu. Münir Nurettin ve Zeki Müren'i Malatyalı Fahri ve Neşet Ertaş'la ayrı kulvarlarda olmalarına rağmen aynı anlayışta birleştiren müziğe ve kültüre olan saygıydı.

Şüphesiz hayranlarının sevgi seline muhatap olmuşlardı. Sanatçılara resimlerini gönderenler, el emeği ile hazırladıkları boncuklarla veya deniz kabuklarıyla işlenmiş portreleri gönderirlerdi yurdun dört bucağından...

Bir mendile kanla yapılmış içinden ok geçen bir kalp... Metrelerce yazılmış aşk mektupları, şiirler... Ya da sanatçıya ilan-ı aşk eden ve her gün bir sayfası gönderilen karşılıksız sevdanın roman müsvetteleri...

Mahkumların hürriyet hasreti ile özene bezene yaptıkları tespihler, çantalar...

Keşfedilmemiş kıymet olduklarına inanan binlerce hayranının gönderdiği güfteler... Bilinmez bir zamanda gelen pastalar, çiçek sepetleri ve hatta hatta yüzükler...

Bazıları sanatçıyı gazino girişlerinde, ziyaretlerde ya da mağazalarda tanımıştı. Turnelerde önü kesiliyor ve çoğunlukla kadın hayranları besledikleri "muhabbet"in küçük bir hatırasını takdim ediyordu. Bu konuda çok titizdiler ve mutlak surette sevenlerine resimlerinin ulaştırılmasını sağlıyorlardı. Sahneye çıkmadan önce kuliste toplanan çiçekleri tek tek gözden geçirir ve notlarını alırlardı. Sonra da teşekkürlerini çok nazik bir dille sahnede ifade ederlerdi.

KADINLAR MATİNESİ
Ama karşılaşırken sevgi tezahürünün ilginçliği karşısında ne yapacaklarını şaşırdıkları anlar da olmuyor değildi. Mesela Zeki Müren...

Göl Gazinosu'ndaki konseri büyük bir başarı ile devam ettiği sırada kadınlar matinesi inanılmaz olaylara sahne olmuştu. Zeki Müren'in ilginç sahneleri kadar hayranlarının da doğal olarak sunmaktan çekinmedikleri sahneler de vardı...

Çarşamba olduğunda kadınlar sabah karanlığında gazino önünde beklemeye başlıyor ve izdihamdan sahne kenarlarına bile taşıyorlardı. Bin kişilik salona 2700 kişinin girdiği oluyordu.

Mikrofon Münir Nurettin'i, Arif Sami Toker'i, Alaaddin Yavaşça'yı seviyordu. Ahmet Üstün ve akrabası Lütfü Güneri de dergi ve gazetelerde yerlerini koruyan, kitlenin beğendiği sanatçılardı. Zeki, sesiyle bu sesleri bastırmaya hazırdı.

Radyo Alemi dergisinin "Muharrir Olunuz" adlı köşesi okuyuculara ayrılmıştı.

Okuyucular sanatçılardan bir hükümet kurmuş ve başvekilliğe Münir Nurettin Selçuk'u layık görmüştü. Zeki Müren diğer rakipleriyle hükümette yer alıyor ama ancak Ziraat Vekilliği ile yetiniyordu. Halkın sanatçılar kabinesinde Hamiyet Yüceses Maliye, Safiye Ayla Dahiliye, Ahmet Üstün Çalışma, Doktor Alaaddin Yavaşça da Sağlık Bakanı seçilmişti.

Dergi, okurlarına "Kimi beğeniyorsunuz?" sorusunu sormuştu. Her kesimden ünlünün olduğu bu ankette "beğendiğiniz ses sanatkarı" bölümüne ilginç cevaplar gelmişti.

İçlerinde Kazım İsmail Gürkan, Ali Fuat Başgil, Ahmet Caferoğlu, Bekim Dargot gibi bilim adamlarının Burhan Felek, Ziyad Ebuziyya, Falih Rıfkı, Peyami Safa, Hakkı Tarık, Refik Halit Karay, Ercüment Ekrem, Yusuf Ziya, Halit Fahri Ozansoy gibi gazeteci ve yazarların olduğu ünlüler içinde en fazla reyi Safiye Ayla ile Münir Nurettin Selçuk 13 oyla almıştı. Üçüncü sırada 4 oyla Müzeyyen Senar vardı. Zeki Müren ise iki oyla Perihan Sözen'in ardından geliyordu. Ünlüler diğer oylarını ise Necmi Rıza, Hamiyet Yüceses, Aşık Veysel, Mefharet Yıldırım ve Afitap Karaca için kullanmışlardı.

Zeki Müren diğerleri ile kıyaslandığında çok kazananların başında geliyordu. Hatta film yıldızlarından da fazla kazanıyordu. Ama bu tarihlerde iş hayatına da atılacaktı. Haziran ayında Galatasaray'da üç katlı binada bir mağaza açmıştı. Mağaza mücevherat, hediyelik eşya, tuhafiye ve parfümeri bölümlerini kapsıyordu.

Konsümasyon 40 kuruş
Zeki Müren Perişah Sözeri'yi yanına almıştı. Saz heyetini Sadi Işılay yönetiyordu. (Haziran 1955) Her pazar öğleden sonra içkisiz matine yapılıyor ve konsümasyon ücreti 200 kuruşa indiriliyordu: "Gece hoparlörle programı takip etmek kabil olduğu gibi müşterilerimiz yemekleriyle gelebilirler. Konsümasyon 40 kuruştur. Ayrıca garson parası yoktur. Telefon: 42690" Artık bu telefonlar cevap vermiyor... Müziğin "ses"i kısılmış, sanatçılar uçup gitmiş... Ama geride kalan sadece "Hoş bir seda" değil. Gerçek anlamda "yükselen değerler" yine onlar..

ergunhicyilmaz@superonline.com

Ergun HİÇYILMAZ


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır