kapat
29.07.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

banner
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

www.euronet-tr.com
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

Cennette karnıyarık var mı bakalım?


'Bu dünyada anlam yok, şarkı söylemem lazım' teziyle yola çıkan eski doçent Samsun Demir, hepimizin kullanıldığını düşünüyor:
'Dünyayı bir cehennem olarak görüyorum. Bu gezegen canlı kalmak için bizi devamlı yiyor. İyi ama cennet nasıl bir yer? Ya orada da arabesk varsa?' İstiklal Caddesinde dolaşırken bir afişin önünde kalakaldık. Karate kıyafetleri içinde bir adam bize kılıç sallıyordu. Ve afişin üstünde şöyle yazıyordu: "Tek istediği bir palyaçonun gözyaşlarına dokunabilmekti..." Palyaço olmadığımıza şükrederek, olaya vakıf olmaya çalıştık. Meğer Samsun Demir'in ilk albümünün, "Herkes Özgürdür"'ün afişiymiş. Albümü hemen alıp dinledik. Portishead vari, son derece de başarılı bir albüm çıktı iyi mi... Özellikle hayatta tek öğrendiği şeyin 'güneş yağı sürmek gerektiğini' söylediği birinci şarkı bizi can evimizden vurdu. Samsun Bey esasen İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde yıllarca öğretim görevlisi olarak vazife yapmış, yardımcı doçentliğe yükselmiş, bir ara Günaydın gazetesinin genel yayın yönetmenliğini yapmış bir meslektaşımızmış. Geçen yıl da "Şans Kapıyı Çalınca"yı sunmuş.

TİMSAH DA TAVŞAN DA OLURUM
* Samsun bey, palyaço ve gözyaşları konusunda ciddi değilsiniz değil mi? Ya çok fena dalga geçiyorsunuz ya da çok acıklı bir durum söz konusu...

(Gülüyor) Belki ikisi birdendir... Birçok çelişki bir bütünde bir arada olabilir. Kendisiyle dalga geçmeyi seven birisi ancak o fotoğrafları çektirebilir. Ama yine de bir insanın sanatı eğlence olarak gören bir toplumun karşısına geçmesi, bütün ciddiyetine rağmen acı da aynı zamanda. Onun için bir palyaçonun gözyaşlarına dokunmak istemek... Olabilir yani. Palyaçoda hüzün de vardır, dalga geçmek de vardır. Ama hazindir. Değil mi? Örtüşüyor hayatla. Bazen timsah oluyoruz bazen tavşan. İkisi de olabilirim.

* Buyrun?

Dünyayı bir cehennem olarak görüyorum. Kötü bir yer, bir cezaevi. Albüm kapağında Adem ve Havva ona doğru koşuyorlar. Bu cennetten kovulmadan önceki son 30 saniye. Dünyada olmamız özgür bir seçimin sonucu. Bu durumda başka bir yere gidileceği fikrini mantıklı buluyorum. Ekolojik sisteme karşıyım, evet, buradaki eşitsizlikler insanın içini burkucu, insanı mutsuz edici... Anlamlı değil. Ekolojik sistem yaşasın diye varız...

* Kullanılıyor muyuz yani?

Evet, bu gezegen canlı kalmak için bizi devamlı yiyor. Bu sistemi anlamlı bulmuyorum. Bir canlının bir diğerini yemesi üzerine kurulu. Böyle bir sistemde mutlu olabilir misiniz? Olamazsınız. Bu gerçeği gördüğünüz zaman bir an evvel gitmeyi düşünüyorsunuz. Tabii öyle bir yer varsa. Yoksa büyük kelek. Ölümden sonra yaşam varsa bundan daha iyi bir yer olmalı diye düşünüyorum. Eğer yoksa çok büyük kelek. Hazırlanıyorsun bütün yaşam boyunca, aaa bir bakıyorsun yok! Burada kalıyormuşuz. Ya da gittik cennete diyelim. Orada da ya arabesk varsa?

BENİ DELİRTTİLER
* Cidden kelek olur...

Biliyor muyuz nasıl bir yere gideceğimizi? Ne gibi yiyecekler, içecekler var? Karnıyarık var mı? Kadınbudu var mı? Demek ne olacağını pek fazla bilemiyoruz. Ama insanlar müzikte böyle şeyler söylensin istemiyorlar. Sadece çıstak çıstak gülsünler, oynasınlar, eğlensinler. Zaten hep eğlenmek istiyorlar. Böyle düşünmeyenler de kendi içlerine kapanmışlar, yurtdışına

yönelmişler. Benim müziğimin yabancısını dinliyor. Popçular da arabesk yapıyor. Hepsinin sözleri aynı. Hepsi "yarim" diyor mesela.

* Siz bunlar yüzünden mi delirdiniz ve fakülteyi bırakıp müziğe başladınız?

Aslında delirme noktasına getirdiler. 1990-2000 arası... Köy kültürünün şehirleri esir almasından sonra. Bütün kriterler onlara göre. En fazla ilkokul mezunu olanlar için bütün programlar. Bunlar beni delirtti. Bir popülizm yayıldı, halka yağcılık... Siz en büyüksünüz. İlkokul mezunu adama "sen en büyüksün" deyince ne oluyor? İnanıyor! İstediğim şeyleri yapmalıyım, anlatmalıyım dedim.

Terapi niyetine
* Albüm çıkartmak sıkıntılarınızı azalttı mı Samsun Bey?

Evet çok rahatlattı. Terapi oldu. Senelerce kendi kendime söyledim. 14 yaşımdan beri. Söyledim söyledim, ama beni o kadar çok çıldırtan mesaj geldi ki, ben de artık ortada söyleyeyim dedim. Tahrik etti. Yoksa hiç niyetim yoktu ortada söylemeye.

* Müzik alemini Hyde Park gibi mi gördünüz?

Ha, onun gibi tabii. Ben de çıkıp söyleyeyim. Herkes çıkıp abuk subuk bir şey söylüyor. Yoksa şöhret olmak gibi bir amacım yok.

Mutlu TÖNBEKİCİ


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır