İşte tam da bu ruh halindeyken Mars ve Venüs hikayesini çağrıştıran bir filme gittim. Ama bu kez erkeklere başka gezegenden gelmiş gibi bakılmıyordu, dünyalı bir bakış söz konusuydu. Filmin adı "Bazıları Çabuk Bıkar". Filmde şöyle bir saptama yapılıyor: Erkekler öküzdür. Erkekler öküz olunca biz de inek oluyoruz. Neyse, bunların hiçbir önemi yok. Yalnızca şöyle bir nokta var: Öküzler bir inekle birlikte olduktan sonra, başka bir inek arıyormuş, işte bazı erkekler de bir kadından hevesini alınca, diğerine koşuyor. Filmde böyle bir paralellik kurmuşlar.
Peki, gerçekten de erkeklerin hevesi çabuk geçer mi? Öncelikle şunu söyleyeyim: "Bazıları Çabuk Bıkar"ı hiç beğenmedim. Kadın tiplemesi içimi daralttı, mutlu son yapaydı. Yalnızca aklıma şunu getirdi: Ot, otlamak ve aşk arasında sıkı bir bağlantı var! Öküzmüş, inekmiş beni ilgilendirmiyor. Önemli olan otlama isteği!
Hazır olun. Hani ot yemekleri yaparken, örneğin radika ya da arapsaçı, üç demet yeşilliği tencereye zor sığdırırsınız, sonra bir bakarsanız otlar eriyip gitmiş, üç kaşık kalmış. Hani bir de otları yerken ağzınız yorulur, hatta damağınızda buruk bir tat kalır, bir kamaşma hissedersiniz ve kısa süre sonra yine acıkırsınız. İşte aşk da böyle değil mi?
Aşk da ot gibi bir şey. Ama bunu kadınlar da erkekler de farklı yaşıyor.
* Kadınlar her otu yemiyorlar. Ancak bu kadınlar aç gezerler anlamında değil. Erkek aç-tok fark etmiyor ot yemeye hep hazır.
* Bazı erkek türleri ise otobur. Onlar çiğnemeden yutuyorlar. Uzunu, kısası, etlisi, dikenlisi fark etmiyor, ot olsun da nasıl olursa olsun diyorlar. Bunlara skormen de diyebilirsiniz. Kaç ot yedikleriyle erkek sohbetlerinde övünüp dururlar.
* Erkekler tohumlarını serpmek -pardon! serpmek özenle, dikkatle yapılır, düzeltiyorum- erkekler tohumlarını saçmak için otlarlar. Çok iyi tanıdığınız bir erkeğin yanında ona hiç uymayan bir kadın görürseniz sakın şaşırmayın, erkek yalnızca biraz 'saçmak' istiyordur.
* Kadın ise aç olduğunu bilse de hangi ot daha uygun, hangi otun tadı damağımda kalır, hangi ot daha yumuşak diye ölçer biçer. Bu biraz yorucudur. Sonuçta otların birbirinden farkı yoktur.
* Kadınlarda otu kırmak için binbir yol deneme isteği vardır. "Nasıl yaparım da bu diğer otlara hiç bakmadan hep beni yer" diye kendilerine özel soslar hazırlarlar.
* Erkeklerde otlama konusunda bir alışkanlık da söz konusudur. Evdeki ot ısırsa da evdeki otu buzdolabında tutmak isteyebilirler. Ne de olsa ısıranın tadını çok iyi biliyorlardır. Yoncayı bir kenara koyup ısıranına da arada sırada su vermeyi ihmal etmezler.
Otların hazmı kolaydır ama aşkın hazmı kişiden kişiye değişir, aman dikkat!
zillicimcime@yahoo.com
Buse DERMAN