kapat
29.07.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

banner
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

www.euronet-tr.com
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )

Aşk.. Sevmek.. Sevişmek.. Ve Tülay!..

Tülay German, üniversite yıllarımın ilahelerindendi. Türkülerimizi Erdem Buri ile birlikte ilk seslendiren odur.. Bayılırdım.. Hele Burçak Tarlası'na.. Müziğimizde türünün ilkine.. En hızlı çağında bizi bıraktı gitti, türkülerimizi Paris'te fransızlara dinletti.

Gazetede ilanlarını görünce aldırdım hemen.. Bir CD'de toplamış, türkülerinini.. Burçak Tarlası ile başlıyor tabii.. 21 müthiş Tülay türküsü var.. Kızılcıklar Oldu mu dahil.. Araz üste Buz üste, Yiğidim Aslanım dahil.. Veyseller dahil.. Hayatında önemli bir rolü olan Summertime dahil.. Müziği seviyorsanız, bu CD sizde olmalı.. Bin kez dinlemek için..

Bir de kitap yazmış.. "Düşmemiş Uçağın Kara Kutusu" diye.. Hayatını anlatıyor.. Daldım kitaba hızla okurken bir sayfada takıldım.. f"Bunu" dedim, "Okurlarımla paylaşmam gerek.. İlginç bir tartışma konusu.."

Efendim Tülay daha genç kız.. Lisede.. Tutucu bir ailenin kızı üstelik. Bir arkadaşı onu o zaman pek bir moda Hilton'un Beş Çayına sürüklemiş.

Orada müzik yapan Mario diye biri ile tanışmış. Fena halde hoşlanmış..

Anlatıyor..

***
Her gün Mario'yla beraberiz. Hayatımın en güzel günlerini yaşıyorum. Bu güzellik bitecek diye öylesine bir korku var ki içimde...

Mario bana, on yedi, on sekiz yaşındayken, üç arkadaşıyla birlikte Milano'nun çok tanınmış bir "sevici"sine gittiklerini, konuştuklarını, bir bakıma ders aldıklarını anlatıyor. Gözlerim açık, şaşkın şaşkın dinliyorum.

"Matmazel Sofia, kırk. kırk beş yaşlarında, uzun boylu, zayıf, kişiliği olan güzel bir kadındı," diyor ve devam ediyor. "Durmadan tekrarlardı. Aslında bir kadını en iyi başka bir kadın anlayabilir. Niye mi ? Basit.. Kendisi de kadındır da ondan. Size bir kadın olarak anlatmak istediğim şu: O yanlış, o sahte erkeklik gururunuzu bir yana bırakın. Söylediklerimi dinleyin. Uygulayın. İşte o zaman beraber olduğunuz kadın sizden kolay kolay ayrılmayacaktır. Gururlanıp durmayın Allah aşkına!.. Beraber olduğunuz kadını her bakımdan mutlu edin de, ondan sonra böbürlenin."

Mario anlatıyor anlatıyor... Yüzyıllardır süregelen tabulardan söz ediyor... Sonra sevgiyle yüzüme bakıyor ve:

"Matmazel Sofia'nın anlattıkları, büyük egoistler olan erkeklerin pek işine gelmez Tülay. Onun için evleneceğin adamı önceden çok iyi sına," diyor.

Evlenmeyi aklımdan bile geçirmiyorum, evlenmek istemiyorum...

Gece Hilton'dan sonra Kervansaray'ın Rustik Barı'ına gittik. Harold Nicholas şarkı söylüyordu.

Artık kesin kararımı verdim. Zenciler, biz beyaz şarkıcılardan daha iyi, daha anlamlı söylüyorlar. Şarkı bittiğinde, Mario yanımdan kalktı, Nicholas'ın yanına gitti, kulağına birşeyler fısıldadı. Dönüp yanıma oturduğu zaman, Harold Nicholas "Summertime"a başlamıştı bile. Mario gözlerimin içine içine bakıyor:

"Benimle evlenir misin; Tülay?"

Kaç haftadır bu anın korkusuyla yaşıyordum. Tamam, korktuğum geldi başıma!. Evlenmek.. Resmi bir yerde, resmi bir takım kağıtlar imzalamak.. Ben senin malınım, demek.. Ne emredersen onu yapacağım, demek.. Sözünden çıkmayacağım, demek..Hem de iki tanık huzurunda.. İki şahitle adam bile asılır! Mahkemede idam kararını kendi elinle imzalamak gibi bir şey. Veya.. Veya.. idam değil de hayat boyu hapis gibi bir şey.. Ölene dek kölelik... Ay!..

Hayır, hayır Mario. Evlenmek çocuk doğurmak, senden bıkmak istemiyorum. Annemle babam, Tiraje Abla'yla kocası gibi olmak istemiyorum. Sihir bozulsun istemiyorum. Ben seninle hep bugünkü gibi sevişmek, sevişmek istiyorum.

"Seninle İtalya'ya gideriz. Milona'da babamın durumu çok iyi. Müzisyenliği hemen bırakırım."

Seninle İtalya'ya değil, dünyanın öbür ucuna giderim.

Ama, karın, malın olmayayım. Hep sevgilin kalayım.

"Niye susuyorsum Tülay, fena bir şey mi söyledim?"

Elini tuttum, sıktım:

"Seni, seninle evlenmeyecek kadar çok seviyorum..."

***
"Seni, seninle evlenmeyecek kadar çok seviyorum!.." ne demek.. Evlenmek, bıkmak demek mi?..

Tartışmaya değer..

Evlilik, sevgiyi, aşkı yok ediyor mu gerçekten.. 17 yaşındaki bir liseli kız bunu nerden biliyor?..

Bu konuyu haftaya pazara tartışalım mı, ne dersiniz?..

Hakan&Utku'dan Tatil Keyfi

Sıcakla Başa Çıkmanın Yolları
* Evdeyseniz perdeleri sıkı sıkı kapayın. Bu aralar güneş giren eve doktor girer.

* Başınızı serin tutun. Kafayı üşütecek olaylar yaşamaya bakın. Elinizdekini avucunuzdakini satıp borsaya girin mesela.

* Kaleciyseniz "buz gibi goller" yiyin.

* Partiniz kapatıldı ve siz hemen yensini açtınız. Harika. Yeni partinizin adını Söğüt Gölgesi koyun. Bir yandan serinlersiniz, bir yandan da sıcaktan kavrulmuş tüm milletvekillerinin partinize transfer oluşunu keyifle seyredersiniz.

* Laila'ya deniz tarafından girmeye çalışın. Giremeseniz bile en azından serinlemiş olursunuz.

* Bildiğiniz en lüks restorana gidip mönünün yarıdan fazlasını ısmarlayın. Bunun serinlemekle ne alakası var demeyin. Hesap gelip don gömlek kalınca bize hak vereceksiniz.

* Çevrenizdekileri organize edip "Güneş Tutulması Duası"na çıkın!

* Güneşle hiç muhatap olmayın. Adam yerine koymazsanız sinirlenir, belli bir saatte çekip gider. Ya da olduğunuz yerde çömelin. O zaman bir şey yapmaz.

* Sinoplu Diyojen gibi elinizde seyyar vantilatörle gezip, herkese "Gölge et başka ihsan istemem senden" deyin. "Ne arıyorsun?" diyenlere "Adam gibi serin yer arıyorum" deyin.

* Siyasetçiyseniz "Gölge Kabine" kurun. Olmadı, "Siyasi Yelpaze"yle serinlemeye çalışın. Derin Devlet'e alternatif olarak Serin Devlet'i kurun.

* İş değiştirin. Soğuk sandviç işine girin.

* Karınıza soğuk davranmaya başlayın. O da size soğuk davranacaktır. Bu durumda ne olur? Cereyan olur serinlersiniz. Hatta siz işi abartın, aile içinde bir soğuk savaş başlatın. KÜFÜR KÜFÜR bir ev ortamında serinliğin tadına doyasıya varın.

* Serin bir mağara bulup, "Yaz Uykusu"na yatın.

* Bir şeyleri protesto ediyorum ayağıyla sokaklarda anadan üryan gezin. Karakolda ayna olduğu gibi klima da var.

* Gece yatarken bütün camları ve kapıları açık bırakıp öyle yatın. Evinize hırsız girdiği zaman soğuk terler dökeceksiniz. Hafif de rüzgar vurdu muydu, of ki off..

* Bunalımdaysanız Boğaz Köprüsü'ne çıkıp aşağı atlayın. Aşağı inene kadar enfes bir serinlik duygusu yaşayacaksınız. Demedi demeyin.

* Telefon sapığıysanız bundan sonra daha fazla mesai yapın. Sapıklık yaptığınız her kişiye "Üfle de bir serinleyelim" deyin.

* Eğer bir transatlantikte kaptansanız, buzdağına çarpmaya gayret edin.

* Akşamcıysanız soğuk mezelerle idare edin. Ara sıcaklarla bir süreliğine aranıza mesafe koyun.

* Arada bir hastalıklı olduğuna emin olduğunuz hayat kadınlarıyla birlikte olun. Bel soğukluğu kapın.

* Meditasyon kurslarına gidin. Havaların çok soğuk olduğuna ikna edin kendinizi..

* Bunların hiçbiri işe yaramadı mı? O halde kendinizi bekaret kontrolüne giden 15 yaşında, Sağlık Meslek Lisesi'nde öğrenci bir kızın yerine koyun. Nasıl? Hemen buz kestiniz değil mi?

hakanutku@hotmail.com

Pazar Neşesi
Pazar Neşemiz bir okurdan.. Tarkan diye imza atmış, e-mailine..

Yaşlı kadın, lüks otelin en üst katından iniyordu. Ara katlardan birinde asansör durdu. Kapı açıldı, genç ve güzel bir kız içeri girdi. Onunla birlikte asansörü yoğun bir parfüm kokusu da doldurdu.

Yaşlı kadın, parfüm kokusunu derin derin içine çekince genç kadın mağrur bir eda ile kadına baktı ve "Giorgio-Beverly Hills" dedi "Küçücük bir şişesi bile 100 milyon lira!."

Biraz sonra asansör gene durdu. Gene çok şık genç bir kadın girdi. O da buram, buram parfüm kokuyordu.

Yaşlı kadın yine koklamaktan kendini alamadı.

Yeni binen genç kadın da yaşlı kadına dönerek kibirli bir tavırla "Chanel 5 numara" dedi "Mini mini bir şişesi bile 150 milyon lira!"

Biraz sonra asansör yaşlı kadının ineceği katta durdu. Kadın asansörden çıkmadan büyük bir gürültü çıkartarak yellendi. Sonra da asansörde kalan iki alımlı genç kadına dönerek "Dermason fasulyesi" dedi "Yarım kilosu 450 bin lira!."

BİZİM DUVAR
Oldu olacak liseli kız öğrencilerin formalarına bir parça daha eklensin: Bekaret Kemeri

Hakan&Utku

SEVDİĞİM LAFLAR
Bir saatliğine mutlu olmak istiyorsanız; şekerleme yapın.

Bir günlüğüne mutlu olmak istiyorsanız; balık avlamaya gidin.

Bir aylığına mutlu olmak istiyorsanız; evlenin.

Bir yıllığına mutlu olmak istiyorsanız; servete konun.

Bir ömür mutlu olmak istiyorsanız; işinizi sevin

Çin Atasözü

(Teşekkürler Yasemin)

EĞER
..kendiniz olarak geçmişe yolculuk yapmak ve bir olayı izlemek isteseniz, neye şahit olmak isterdiniz?..

..sizin karakterinizi en iyi belirleyen müzik aletini seçmeniz istense, neyi seçerdiniz?.

..salonunuzdaki eşyalarınızdan birini, bir dostunuzun salonundaki birşeyle değiştirmeniz istense, neyi, kimin neyiyle değiştirirdiniz?.


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır