Tam zamanı..
Stanley Fischer'in Türkiye ziyareti karşılıklı olarak iman tazelemek gibi iyi sayılabilecek bir sonuç yarattı.
IMF Başkan Yardımcısı, Ankara'da koalisyon liderlerinin programa bağlılıklarından emin olduktan sonra dün İstanbul'da finans ve iş dünyasına umut ve cesaret arttıran mesajlar verdi.
Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanvekili Akın Akbaygil "Fischer gerek hükümetin siyasi olarak programın arkasında durmasından, gerekse programın gidişinden çok memnun" dedi.
Peki, döviz kurunun tahmin edilememesinden kaynaklanan sıkıntılara çözüm olarak "dalgalı kurdan vazgeçme" fikrine IMF'nin yaklaşımı ne?
Kesin olarak "hayır"..
Zaten bu ret cevabı, Fischer'in Ankara'ya gelmesinden önce ABD Hazine Bakanı O'Neill'den gelmişti:
"Türkiye, akıntıya karşı kürek çekiyordu. Bunu uygulayan ülkelerin hemen tamamı, piyasa baskısı karşısında önceden belirlenmiş suni döviz kurunu korumak çabalarından vazgeçmek zorunda kaldı.."
Üç hafta içinde..
Fischer'e göre iyiye gidiş başlamıştır ama piyasalar bunu algılayamıyor.
Dün "Önemli olan iç borcun döndürülmesidir. Gerginlik iç borcun döndürülmesi etrafında oluşuyor" dedi ve üç hafta içinde birden bir toparlanma beklediğini söyledi.
Göstergelerdeki iyileşmeye rağmen faizlerin düşmemesi neden?
Sorun güven eksikliği..
IMF Başkan Yardımcısı Fischer "Güveni başarı getirir. Bir başarı olursa herkese güven gelir" dedi.
Bu doğru ama güvensizliği sadece ekonomik zorluklar, üretimsizlik, işsizlik ve artan yoksulluk değil, siyasetin genel durumu ve özellikle hükümetin yıpranmışlığı da besliyor.
İnsanlar iyiliği geçici görüyor.
IMF Avrupa Direktörü Michael Deppler da "Piyasalardaki kuşkunun, mevcut siyasi durumun böyle gitmeyeceği korkusundan" kaynaklandığını söylemişti..
Yeni başlangıç..
Fischer'in Türkiye ziyareti, yakın gelecek için şu ümidi yaratmıştır:
"Hükümetle IMF arasında artık gerginlik olmayacak.."
Bu duyguyu, bakan sayısı iyice azaltılmış ve yeni isimlerden oluşmuş yeni bir hükümet ile siyasi olarak güçlendirmenin şimdi tam zamanıdır.
Başarı artık mecburiyet olmuştur.
Program halkın desteğini, halk da, inanmış insanların yaratacağı heyecanı ve iddiayı hak edecek yeni bir hükümeti görmek istiyor.
Koalisyon liderleri, başarının kendilerinden beklediği cesaret ve özveriyi esirgedikleri takdirde bunun neye mal olacağını görmelidirler.
Olacağı şu:
İlk seçimde hepsi tuz-buz olacaklardır.
Toplumsal öfke, umut vaat ettiği için değil, onları cezalandırmak için Tayyip Erdoğan gibi bir bilinmeyene iktidarı teslim edecektir.
Ecevit, Bahçeli ve Yılmaz, halkın beklediğini vererek kendilerine ve ülkenin geleceğine iyilik etsinler!