|
|
|
Bellek ülkesine yolculuk
Dramatik bir cinayet olayını enteresan bir teknikle, sondan başa doğru giderek anlatan gerilim ve 'hafıza' filmi 'Akıl Defteri', 'Matrix'ten tanıdığımız "Trinity" Moss ve 'Los Angeles Sırları'ndan Guy Pearce ile, bir kez daha seyredilmeyi hak ediyor
Beş duyumuzun yardımıyla açık seçik kavradığımız, yaşadığımız ya da yorumladığıımız olaylar vardır. Bir de, o beş duyuyla kavranamayan, ya bir gizem ve bilinmezlik halesine bürünmüş, ya da geçmişte, iyice hatırlanamayan bir zamanda kalmış olaylar vardır.
İşte bu ikinci durumda, işin içine eskiden hafıza, şimdiyse bellek dediğimiz şey girer. Bedenimizin bu tanımlanamayan ve belli bir yere yerleştirilemeyen fonksiyonu, sinema gibi her şeyi açık biçimde göstermeye yönelik bir sanatla kolay kolay bağdaşmaz doğrusu... Yine de sinemanın büyük ustaları bellek üzerine, hatırlama dediğimiz olay üzerine başyapıt düzeyinde filmler inşa etmişlerdir.
GERİYE SARIYOR
Hemen akla gelenler arasında Hitchcock'un "Spellbound-Öldüren Hatıralar" adlı gerilimi, geçmişin "Random Harvest-Unutulan Yıllar", "Love Letters-Aşk Mektupları" gibi melodramları ya da Alain Resnais'nin "Hiroşima Sevgilim", "Muriel" gibi filmleri gelir. Özellikle Resnais, belleği gerçek zamanın içine yerleştiren ve hatırlamak, hatırlamaya çalışmak çabasını somut bir dramatik öge gibi alan filmleriyle, bu alanın tartışılmaz ustası olmayı hak etmiştir.
"Following" adlı ilk filmini vaktiyle İstanbul festivalinde izlediğimiz genç yönetmen Christopher Nolan, yeni filminde daha çok Hitchcock'un yolunu izliyor. Ve bize, belleğini yitirmiş ve karısının tecavüze uğrayarak öldürülmesiyle sonuçlanan dramın izini sürüp katili bulmaya çalışan bir adamın öyküsünü anlatıyor.
Ama Nolan'ın filmi yine de önemli bir temel yenilik içeriyor. Baş kahramanımız, her polisiye filmdeki gibi düğümü çözmeye savaşırken, olayları geriye gidiş sırasıyla hatırlıyor. Böylece film, çeşitli ayrıntılarıyla bir cinayet olayını sondan başa karşımıza getiriyor.
Bu çaba filme kuşkusuz ki önemli bir yenilik kazandırmış. Bir filmin klasik yapısı ve alışılmış gerilimi parçalanıyor, yerine farklı bir yapı ve şaşırtıcı bir gerilim duygusu geliyor. Elbette sinema denen ve aslında her sanat gibi yenilenmeye muhtaç olan 7. Sanat açısından önemli ve araştırmacı bir tavır...
FİNAL TATMİN ETMEDİ
Nolan bu zor işi büyük ölçüde çözümlemiş. Filmi baştan sona (ya da sondan başa!) ilgiyle izleniyor ve bence en azından ikinci kez izlenmeyi hak ediyor. "Los Angeles Sırları"ndan çıkıp gelen Guy Pearce, "Matrix"le ün yapan Carrie-Anne Moss ve sayısız filmin karakter oyuncusu Joe Pantoliano yeterince iyiler.
Yine de, en azından tek bir izleyişte, film sonunda iyi çözümlenememiş gibi geldi bana... Bunca karışık bir entrikayı izleyen her seyirciye mantıklı ve anlaşılır bir çözüm sunulması şarttır bence... Ama ben finalde bunu bulamadım. Gerçi şöyle bir hissettirilen bir çözüm var, ama yeterince doyurucu ve de açık değil. Bakalım, belki bir kez daha izlerim. Filmi özellikle sinemada yeni, farklı bir şeyler arayanlar için görülmesi gerekli diye nitelemek, yanlış olmaz sanırım.
AKIL DEFTERİ (Memento)
* Yönetim ve senaryo: Christopher Nolan
* Görüntü: Wally Pfister
* Oyuncular: Guy Pearce, Carrie-Anne Moss, Joe Pantoliano
* Summit Entertainment yapımı.
Türk sineması dünyada
Yeni mevsimle birlikte Türk sineması yıllık dünya turuna başlıyor. Özellikle İstanbul Festivali'nde yabancı sinema adamlarının beğendiği filmler, birçok şenlikte dünya seyircisinin karşısına çıkacak.
İlk haber, Kanada'nın Montreal şenliğinde gösterilecek olan "Vizontele" ve "Dar Alanda Kısa Paslaşmalar". 23 Ağustos-3 Eylül arasında yapılacak olan Kuzey Amerika'nın bu önemli sanat olayında gösterilecek olan filmler, bizzat şenlik başkanı Serge Losique tarafından İstanbul'da görülerek seçildi.
1-11 Eylül tarihlerinde Mısır'ın İskenderiye kentinde yapılacak olan festival ise bu yıl Türk sinemasına özel bir yer ayırıyor. Festivalin başkanı Muhammed Salah imzasıyla bize gelen bilgi, altı filmlik bir toplu gösteriyi haberliyor. Nuri Bilge Ceylan'ın "Kasaba" ve "Mayıs Sıkıntısı", Zeki Demirkubuz'un "C Blok" ve "Masumiyet", Yeşim Ustaoğlu'nun "Güneşe Yolculuk" ve Serdar Akar'ın "Gemide" adlı filmleri, Mısır seyircisinin karşısına çıkacak.
Solucandan dinozora, hızlı evrim
Ivan Reitman'ın yeni "sabun köpüğü" filmi 'Evrim'de zenci bilimadamlarından, alışveriş merkezi basan dinozorlara, her şey var...
Evrim, Hollywood'un temel direklerinden Columbia şirketiyle Spielberg'in yeni DreamWorks şirketini bir araya getirmiş.
Bir üniversite laboratuarında çalışan biri zenci iki bilim adamı, Arizona çölünün ortasına iniş yapan bir göktaşını incelerken, taşta varolan organizmaları ve bunların insanlığın birkaç milyar yıl boyunca geçirdiği evrimi yıldırım hızıyla geçirme güdüsünü farkederler. Böylece, taştan fışkıran hücreler önce ilkel bitkilere ve iğrenç solucanlara, ordan türlü garip ve ölümcül yaratıklara dönüşür. Uygun koşullarda dinozorların gelmesi ve tüm bu yaratıkların dünya atmosferine uyum sağlayarak oksijenle beslenmeye alışmaları da gecikmeyecek ve böylece, uygar Amerika'nın ortasında, tuhaf ve ürkünç bir savaş başlayacaktır. "Hayalet Avcıları" serisiyle hatırlanan yönetmen-yapımcı İvan Reitman, önüne gelen 'ciddi' bilim-kurgu senaryosunu komediye dönüştürmeye karar vermiş. İyi de etmiş, çünkü sayısız örneği yapılan bir bilim-kurgusal korku yerine, çok az örneği olan bir bilim-kurgusal güldürü, sanırım daha özgün duruyor.
MURPHY'YE RAKİP
Filmin birçok kozu var. Gösterişli özel-efektler, iyi bir oyuncu kadrosu gibi. "X-Files" TV dizisiyle üne kavuşan David Duchovny'den düzeyli filmlerin oyuncusu Julianne Moore'a herkes komedi havasına uymuş ve iyi birer iş çıkarmış. Orlando Jones ise Eddie Murphy, Martin Lawrence gibi oyunculara yeni ve ciddi bir rakip!..
EVRİM (Evolution)
* Yönetmen: İvan Reitman t Senaryo: Don Jakoby, David Diamond, David Weissman t Görüntü: Michael Chapman t Müzik: John Powell
* Oyuncular: David Duchovny, Orlando Jones, Jullianne Moore, Sean William Scott, Dan Aykroyd
* DreamWorks-Columbia yapımı.
al.dorsay@superonline.com
Atilla DORSAY
|
|
|
|