kapat
27.07.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

banner
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

www.euronet-tr.com
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
ÇETİN ALTAN(caltan@sabah.com.tr )

Yamyamca yönetimlerin sonucu

Mehmet Ali Birand, çarşamba akşamı CNN-Türk'deki "Manşet" programında, toplumsal bir patlama olasılığını işliyordu.

Yerli siyaset geleneğinde, dile getirilmesinden pek de hoşlanılmayan böyle bir konunun ön plana çıkma nedeni; son ekonomik krizlerle birlikte, gelir dağılımındaki uçurumun büsbütün büyümüş olmasıydı.

İstanbul'un en zengin kesimini oluşturan 120 bin kişilik bir azınlığın gelir düzeyine oranla, en yoksul kesimin gelir düzeyi 346 kat daha aşağıdaydı...

Ve Türkiye böylesi bir gelir dağılımı bozukluğunda, dünyadaki en geri 5 ülkeden biri durumundaydı...

Uluslararası bilimsel kuruluşlar, Türkiye'nin "gelişmekte olan ülkeler" kategorisinde değil, "az gelişmiş ülkeler" kategorisinde olduğunu açıklıyorlardı; yani Afrika ülkeleri düzeyinde falan...

Hamaset afyonlamasıyla "Türk'e Türk propagandası" yapa yapa, kul yığınları "yaşam kalitesi" açısından Yunanistan'ın bile 65 basamak altında bırakılmıştı...

Sözün kısası, onca afur tafura karşın, Türkiye tam yamyamca yönetilmişti...

Ve 20. Yüzyıl boyunca, yamyamca yönetimlere karşı çıkmış ozanlar, yazarlar, düşünürler; öldürülmüş, hapsedilmiş, süründürülmüş, yok edilmişti. Bunda eski zaman militerlerinin de rolü büyük olmuştu.

Mehmet Ali Birand, gelir dağılımındaki uçurumların daha da büyümesi nedeniyle toplumsal bir patlama olasılığını işlerken; Türkiye'deki gelir dağılımı adaletsizliği üstünde bilimsel yapıtları bulunan Mustafa Sönmez'le sosyolog Sencer Ayata'dan da çarpıcı bilgiler alıyordu...

Gelir dağılımındaki en belalı uçurum İstanbul'daydı. Trabzon'la Erzurum'un durumu daha başka; Orta Anadolu'nun durumu daha başka; Ege'nin durumu daha başkaydı..

Ancak son toplamda genel durum tam yamyamcaydı.

Siyasetçiler, Türk toplumunun hiçbir zaman aşırı bir tepki göstermeyecek kadar sabırlı olduğunu iddia ediyorlardı.

Zengin kesim de; Türk toplumu yapısının, yani aile içi geleneksel dayanışmaların çok güçlü olduğunu; bu nedenle de patlama sayılacak çalkantılardan kaygılanılmamasını çizgiliyordu.

Sencer Ayata ise "patlama" deyimini daha geniş boyutlu değerlendiriyordu...

Çanta kapma türünden küçük hırsızlıkların yaygınlaşması; aile için kavgaların genişlemesi, cam çerçeve indirme, vurma kırma türü yerel tepkilerin çoğalması, "toplumsal bir patlamanın" ilk sivilcelerine benziyordu biraz da...

Neyse ki, sivil toplum örgütleri, olgun ve anlayışlı davranıyorlardı; belalı hareketlenmelere yönelecek kadar da güçlü değillerdi.

Ankara'nın propagandasını yapma kâtipliğinin dışında kalmış ozan, yazar ve düşünürler; elli yılı aşkın bir süre önce saptamışlardı Türkiye'nin yamyamca yönetildiğini... Ve bir çıkmaza doğru sürüklendiğini...

Reşat Enis, 1944-47'de yazmıştı "Toprak Kokusu"yla "Ekmek Kavgamız"ı...

İlhami Bekir de, 1944'de yazmıştı "Taşlıtarladaki Ev"i...

Mahmut Makal 1946'da yazmıştı "Bizim Köy"ü...

Sabahattin Ali 1936-37'de yazmıştı "Kağnı" ile "Ses"i...

Sinsi talan ve iri yalanlara dayalı yönetimler ise, ülkedeki ekonomik gerçeklerin ortaya çıkmasını hiç mi hiç istemiyorlardı. Ve hemen üstüne yürüyorlardı bu tür gerçekleri aydınlatmaya çalışanların...

Soğuk Savaş yıllarında, Amerikan yardımlarıyla, Almanya'ya gönderilen köylülerin dövizleri olmasa, Türkiye çok daha önceden düşerdi bugünkü ekonomik debelenmelere...

Bir yönetim, hoşuna gitmeyen ozan, yazar ve düşünürlerini ezip yok etmeye başladı mı; farkına varmadan çirkinlik rotasında büyütmeye başlar lanetlenmiş kanatlarını...

Sonunda da ortaya çıkar ki, "ulusal gelir dağılımındaki adaletsizlik" açısından, yeryüzündeki en geri 5 ülkeden biri olmuş; Tanzania'nın dahi altında...

İnsanın bazen:

- Ne haliniz varsa görün...

Diyesi de geliyor ama; yine de diyemiyor.


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır