Sıcaklar ve yüzde 90'ın üzerindeki nem oranından ötürü ruhi sorunun var mı diye soran vatandaşları yanıtlayayım. Hayır ciddiyim. Bence, otorite olmasam bile, bunu söylemeden duramayacağım bu halkımızdaki keskin mizah zekasının yeni bir tezahürüdür ve emin olun şimdiden antolojilerde yerini alacaktır. Biliyor musunuz bu ülkede mizahla uğraşmak kadar güç bir iş olamaz. Ben dostlarıma acıyorum. Bakın Latif Demirci'nin haline. Çocuğun saçı sakalı ağardı. Ne için? Tarım Bakanlığı ile mizah konusunda rekabet kolay mı?
Bir kere ne için "Türk Tipi Boğa ve Horoz" değil de "inek ve tavuk"? Maazallah zürriyetimiz tartışmaya açılmaz mı?
Size "Bitki Çeşitlerinin Tescil Edilmesine İlişkin Yönetmelik" kapsamında tescil edilen bazı bitkileri sunayım:
Ekmeklik buğday Murat1, Kırgız, Doğu 98, Altay 200, İzgi 2001, Alpu 2001, Atilla 12, Saraybosna, Turan, Alparslan, Nenehatun.
Mısır Türk Tek Melez 81.
Mercimek Fırat 87, Sazak 91, Kayı 91, Kafkas, Özbek, Emre 20, Malazgirt 89, Sultan 1. Nohut Aziziye, Çağatay, Diyar 95. Kurufasulye Şahin 90, Noyan Bey 98, Yakutiye 98.
Susam Özberk, Osmanlı 99, Tan 99, Orhangazi 99.
Haşhaş Anayurt 95...
Nasıl sevdiniz mi? Bakın bu bakanlıkla ilgili bazı gelişmeler aslında mizah olarak ele alınamayacak ölçüde acıklı. Epey zamandır Tarım ve Köyişleri Bakanlığı gıda ithalatına güçlük çıkartarak engel oluyor. Bir tarım ülkesi olma özelliğini elinde tutan ülkemizde bazı kritik ürünlerin korunması tartışılabilir. Ülkenin uzun vadedeki menfaatleri böyle bir korumacılığı vazediyordur. Bir dönem de Fransa ve Amerika arasındaki peynir krizini hatırlıyorum. Ben kişisel olarak korumacılığın dar bir alanda kalmasından yanayım. Aksi bir popülizmin, tarım sektöründe vasat ürünlerin dünya fiyatlarının üstünde desteklenmesinin nelere malolduğunu yaşayarak öğreniyoruz. Türkiye'de artık herkes dünya pazarlarında rekabet şansı olan fiyatta üretimle ortaya çıkmalı...