Pop Art akımının en önemli adı olan, ABD'li sanatçı Andy Warhol'un yapıtları 23 Ağustos'a kadar Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Galerisi'nde sergileniyor... Warhol (1928-1987), sadece yapıtları ve kişiliğiyle değil, sözleriyle de etkili olmuş bir sanatçıydı.
Örneğin pop kültür ve medya üzerine yazan herkes onun 1960'larda TV'ye ilişkin olarak söylediği şu sözü alıntılamıştır: 'Gelecekte herkes 15 dakika ünlü olacak.' Ancak bu laf o kadar fazla (ve abuk biçimde) dile getirilmişti ki Warhol daha sonra dalgasını geçmişti: 'Bu cümleden sıkıldım. Artık kullanmıyorum. Yenisi şöyle: 15 dakika içinde herkes ünlü olacak.'
Çoğu büyük sanatçı gibi Andy Warhol da bir 'düşünür'dü. Fikirlerini bilimadamları ya da felsefeciler gibi kavramlarla değil; mecazlarla, ironik sözlerle ortaya koyardı.
Mesela, 'Reklamın iyisi kötüsü yoktur' lafını çağrıştırırcasına şöyle demişti bir keresinde: 'Hakkınızda ne yazdıklarını hiç önemsemeyin. Sadece kaç santim olduğunu ölçün.'
Doğrularla yanlışların, gerçekle hayalin birbirine gireceği... Ne söylendiğinin değil, nasıl söylendiğinin önemli olacağı bir dünyayı haber veriyordu Warhol. Bu kısa ve çarpıcı söz de ona ait: 'Gerçeği isteyen kim!?'
Sahi gerçeği öğrenmek, doğruları işitmek istiyor muyuz? "Evet! Evet!" sesleri mi geliyor oradan? Yalan söylemeyin! Çünkü yalan gereklidir, onsuz yapamayız...
Virginia Üniversitesi'nde yalan ve aldatma üzerine ders veren sosyal psikolog Bella dePaulo, "Eğer herkesin özü sözü bir olsaydı, dünya cehenneme dönerdi" deyip yaşanmış bir örnek veriyor: "Bir deney hazırladık. Üniversiteden bir öğrenci, iki hafta boyunca hiç yalan söylemeyecek; ne düşünüyorsa, ne hissediyorsa ortaya koyacaktı. Ancak bir hafta bile geçmeden öylesine çok tepki topladı ki... Deneyi dahi tamamlayamadık."
(Ara not: Fotoğrafçı Erol Atar, Sibel Can hakkında ne demiş, okudunuz mu: "İyidir, hoştur da, sürekli yalan söyler. Gerçeğe en yakın yalanları ise bana söyler.")
Yalan ve propagandanın çocukları olarak büyüdük hepimiz. 'Bir Türk dünyaya bedeldir' dediler, inandık... 'Adalet mülkün temelidir' dediler, onayladık. 'Hızla büyüyoruz, geleceğimiz aydınlık' dediler, gurur duyduk.
Neden böyle davrandık; aptal olduğumuzdan mı? Hayır, işimize öyle geldiğinden. Yalanı söyleyen bir arzusunu dile getiriyor; bu sözler de dinleyenin kulağına hoş geliyordu.
Derken güm diye duvara bindirdik! Bir hayalden, bir rüyadan uyandık. Şimdi darbenin etkisiyle beynimiz zonkluyor, alnımız kanıyor, sinirlerimiz altüst...
Elbet iyileşeceğiz de, ders alacak mıyız? Tabii ki hayır. İyileşir iyileşmez birbirimize yalanlar söylemeyi yine sürdüreceğiz.
Ama bundan böyle elimizde şaşmaz bir ölçüt var: Para doğruyu söylüyor!
Neyse... Hadi bu karamsar yazıyı tatlı (sakarinli) bitirelim. Yazar Jesse Kornbluth ne demişti Andy Warhol hakkında: 'Tüm hayatı boyunca bir genelev kurmayı hayal etti. Bu fantezide kendine biçtiği rol ise kasiyerlikti...'
emreakoz@sabah.com.tr
Emre AKÖZ